Konya
°C
Yeni Meram
10.08.2015 12:35

Üniversite arazisinin naklinde ''Paralel'' kumpas iddiası

Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen "Paralel Devlet Yapılanması"na ilişkin soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Selçuk Üniversitesinin (SÜ) arazisinde yer alan, sadece turizm amacıyla kullanılabilecek alışveriş merkezinin Mevlana Üniversitesine devri için birçok usulsüzlük yapıldığı öne sürüldü.

A+
A-
10.08.2015 12:35
10.08.2015 12:57
0
8721
ABONE OL
Paralel Devlet Yapılanması iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında, 74 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamedeki bazı ayrıntılar dolayısıyla örgütün amaçları doğrultusunda her türlü yolu denediği savunuldu. İddianamede, SÜ'ye ait arazideki otelin yanında bulunan, sadece turizm amaçlı kullanılabilecek alışveriş merkezinin Gevher Sultan Eğitim Araştırma Kültür ve Sağlık Vakfı (GESAV) tarafından kurulan Mevlana Üniversitesine tahsisi sürecindeki gelişmelere yer verildi. - Rektör, karşı çıkınca tutuklandı Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ/PDY) mensup Konya yapılanmasında yer aldığı iddia edilen bazı kişilerin, SÜ'ye ait arazinin Mevlana Üniversitesine devredilmesi konusunda SÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan'a gerçekleştirilen operasyon öncesi ve sonrasında bazı görüşmeler yaptıkları belirtilen iddianamede, görüşmeleri yapanlar arasında dönemin İl Emniyet Müdürü Mehmet Salih Tuzcu ve operasyonu gerçekleştiren KOM Şubenin Müdürü Anadolu Atayün'ün de bulunduğu ileri sürüldü. Üniversiteye ait araziyi GESAV'a tahsis etmemesi ve Mevlana Üniversitesine hami olmaması nedeniyle gerçekleştirildiği ileri sürülen operasyonda Okudan'ın tutuklandığı aktarılan iddianamede, şüphelilerin bir süre sonra cezaevinden tahliye edilen Okudan ile irtibatlarının Mevlana Üniversitesinin kuruluşuna kadar geçen sürede arttığı kaydedildi. Şüphelilerin, Okudan ile telefon görüşmelerinin teknik takibe takılmaması, Fetullah Gülen yapılanması mensuplarının Mevlana Üniversitesine "hami" olunması ve yer tahsisi konusunda Süleyman Okudan'a yaptıkları baskıların ortaya çıkmaması amacıyla, Anadolu Atayün tarafından söz konusu numaranın kasıtlı olarak Adalet Müfettişliğine bildirilmediği vurgulandı. - Gerçeğe aykırı bilirkişilik İddianamede, örgüt üyeliğinden tutuklu avukat M.O. ile M.H.H'nin örgütsel faaliyet kapsamında "gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmaya" azmettirmek suretiyle suça iştirak ettiklerinin anlaşıldığı ileri sürüldü. Arazinin üniversiteye devri için açılan davada mahkemece atanan bilirkişilerin yapacağı keşif öncesinde alışveriş merkezinin zarar ettiği, atıl durumda olduğu, katlanılabilir durum kalmadığı gibi gerekçeler sunulması için esnaf üzerinde sistematik baskı oluşturularak iş yerlerinin boşaltılmasının sağlandığına işaret edilen iddianamede, şunlar belirtildi: "Merkezin giriş kapısına çok sayıda güvenlik görevlisi konularak müşterilerin ve dükkan sahiplerinin içeriye girmesi engellendi. Birçok iş yeri zorunlu olarak ticari faaliyetlerine son verdi. Kira sözleşmesi bitmediği halde çıkmaya zorlanan iş yeri sahiplerinin eşyaları dışarıya atıldı, elektrik, su, havalandırma sistemleri ve doğalgazı çeşitli sebeplerle kesildi. Mahkeme sürecinde davanın tarafı olan ve şirketin avukatlığını yapan M.O'nun davanın bilirkişilerinden iki kişi ile düzenledikleri rapor öncesinde telefon görüşmeleri tespit edildi. Henüz mahkemece resmi bir bilirkişi görevlendirmesi olmadan taraf avukatlarının bilirkişiyle temas ettikleri HTS kayıtlarından anlaşılmıştır. HTS trafiğinden de anlaşılacağı şekilde, özellikle raporun yazım aşamasında 2 kez ve 4'ü çok kısa zaman aralıklarıyla arka arkaya olmak üzere 5 kez bilirkişi M.F.Y. ile taraf avukatı M.O. arasındaki HTS ilişkisi normal olmayıp, bilirkişiye 'Acelemiz var, eğitim-öğretim dönemine yetiştireceğiz' denildiği, bu kadar kısa aralıklarla gerçekleştirilen bu görüşmeleri, bilirkişi ile taraf avukatının fikir alışverişi yaptıklarının açık delilidir." Mahkemenin, 2009 yılı kasım ayında sözleşmede yer alan, arazinin sadece turizm amaçlı tahsis edilmesi yönündeki maddeye "eğitim" kelimesinin de eklenmesine karar verdiği vurgulanan iddianamede, bu karar neticesinde Massera Alışveriş Merkezinin yerinin Mevlana Üniversitesine tahsis edildiği bildirildi. İddianamede, SÜ arazisindeki, sadece turizm amaçlı alışveriş merkezi olarak kullanılabilecek taşınmazın Mevlana Üniversitesine devri için yapılan usulsüzlüklere ayrıntılı şekilde yer verildi. Örgüte üyelikten cezaevinde bulunan avukat M.O'nun tanık olarak dinlenen kişiye, "Mehmet, ne yapıyorsun, daha sen bizi anlamadın mı? Biz devletiz, bizimle sen asla baş edemezsin. Zarar gören sen olursun. Bak, yarın bizim kuracağımız üniversitenin yerini incelemeye Milli Eğitim Bakanı gelecek, istersen seni onunla görüştüreyim… Bizi Milli Eğitim Bakanı'na dahi şikayet etsen bir şey yapamazsın" diyerek gözdağı verdiği iddia edildi. Dava konusu olayda davacının zarar ettiğini, bu nedenle kira sözleşmesinin iptalini istediği, bu hususun başlı başına muhasebe hesabını gerektirdiği belirtilerek, bilirkişinin bu hususta kar-zarar oranını gösteren muhasebe belgesi olmadan, kira sözleşmesinin ana unsurunu oluşturan 5 yıldızlı oteli değerlendirmeye hiç katmadan konuya ilişkin rapor verdiği bildirildi. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığınca bilirkişi olarak alınan serbest muhasebeci mali müşavir raporunda Ekopark Turizm İnşaat Sanayi ve Tic. AŞ'nin yıllar itibarıyla ciro ve karlarıyla (tüm faaliyetleri dahil) yapılan hesaplamada zarar etmediğinin belirtildiği aktarılan iddianamede, diğer iş yerlerinin kira bedelleriyle mukayesesi sonucunda Ekopark ve Gevher Sultan Eğitim Araştırma Kültür ve Sağlık Vakfı (GESAV) arasındaki kira sözleşmesinin muhasebe açısından mantıklı izahının bulunmadığı tespitine yer verildi. Bilirkişi raporunda, alışveriş merkezinin istenildiği gibi çalıştırılmamasının nedeni olarak konumu dışında, sözleşmenin yapıldığı 13 Ağustos 1999 ile uyarlama davasının açıldığı tarih arasında geçen 10 yıllık periyottaki iki büyük ekonomik kriz ve 17 Ağustos 1999 depreminin gösterildiği vurgulanan iddianamede, şunlar kaydedildi: "Sonuç olarak da 'Ortaya çıkan bu yeni durum karşısında alışveriş merkezi olarak tasarlanan kısmın bu niteliğini devam ettirmesi mümkün gözükmemektedir' kanaatine ulaşılmıştır ancak unutulmamalıdır ki söz konusu nedenler, davacı Ekopark Turizm İnş. San. Tic. AŞ, söz konusu irtifak hakkını 25 Temmuz 2005'te devralmadan önce var olan hususlar olup, irtifak hakkı bu durum bilinerek devralınmıştır. Başka ifadeyle Ekopark Turizm İnş. San. Tic. AŞ'nin alışveriş merkezi bakımından devraldığı şartla,r 2005 yılından davanın açıldığı 2009'a kadar çok önemli bir değişikliğe uğramamıştır." - "Devirle büyük kamu yararı bulunduğu tespitine katılmak mümkün değil" Bilirkişi raporunda, alışveriş merkezinin eğitim amacıyla kullanılabilmesinde büyük kamu yararı bulunduğu kanaatine ulaşıldığı aktarılan iddianame, şöyle devam etti: "Ancak vakıf yükseköğretim kurumlarıyla ilgili mevzuat ve bu çerçevede yapılan değerlendirmelerde devlet üniversitesi arazisinde vakıf yükseköğretim kurumu bulunmasının önemli sakıncaları olduğu da muhakkaktır. Bu nedenle SÜ arazisi içinde bir vakıf yükseköğretim kurumunun yer almasında büyük kamu yararı bulunduğu tespitine katılmak mümkün değildir. Mevzuat engelleri hususunda hiçbir değerlendirmenin yapılmadığı, söz konusu sözleşmelerin konusunu teşkil eden 5 yıldızlı otelin tamamen göz ardı edildiği, sadece sözleşmede bahsi dahi geçmeyen alışveriş merkezi üzerinden ve davacı tarafından dava açılmadan bir yıl önce kira sözleşmesi imzalanan vakıf tarafından kurulacak vakıf yükseköğretim kurumu dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler eksik ve doğru sonuca ulaşmayı engelleyen görüşlerdir. Ekopark Turizm İnş. San. Tic. AŞ'nin, SÜ aleyhine açtığı davada hukukçu bilirkişilik yapan M.F.Y'nin dosyaya ibraz ettiği bilirkişi raporundaki tespitlerinin gerçeği yansıtmadığı, bu şekliyle gerçeğe aykırı bilirkişilik yaptığı anlaşılmıştır." - "Kiralama hayatın olağan akışına aykırı" İddianamede, kira sözleşmesinin yapıldığı 1 Mart 2008'de eğitim amacıyla kullanılması mümkün olmayan gayrimenkulün, belirtilen kira bedeli, kira süresi ve eğitim amacıyla kiralanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğuna işaret edildi. "Kaldı ki sadece turizm amacıyla kullanılabilecek bir araziyi eğitim amacıyla uzun süreliğine ve yüksek bir bedelle kiralamak basiretli bir tüccar gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırıdır" ifadesine yer verilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi: "Hem kiracı hem de kiralayan çok tecrübesiz dahi olsa normalde böyle bir sözleşme yapmayacakları aşikardır. Kira sözleşmesinin taraflarından hem Ekopark Turizm AŞ'nin avukatı olan hem de kira sözleşmesinin diğer tarafı GESAV'ın kurucu üyesi ve hukuk işlerini takip eden M.O'nun avukatlık mesleğini yaptığı göz önüne alındığında ileride ihtilaf çıkması kuvvetle muhtemel böyle bir sözleşmenin yapılmasında rol oynaması, bunun örgütsel faaliyet olduğunun göstergesidir. Örgüt tarafından eğitim engelinin aşılması hususundaki planın çok önceden yapıldığını, dolayısıyla eğitim engelinin (turizm amacı dışında kullanma yasağı) hiç önemsenmediğini ortaya koymaktadır. Bir il emniyet müdürü göreviyle hiçbir alakası olmayan bir konuda (Mevlana Üniversitesine yer tahsisi konusunda) üniversite rektöründen taleplerde bulunmuş olup, bu hususta Fetullahçı Terör Örgütü/PDY adına yürütülen örgütsel bir faaliyet olduğu anlaşılmıştır." - "Rektör de okkanın altına gidiyor" Prof. Dr. Önder Kutlu'nun, dönemin KOM Şube Müdürü Anadolu Atayün'ün 2007 yılında, dönemin SÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ş.Ç'ye, "Hocam, siz Süleyman Okudan'a yakınsınız. Yeni kurulacak üniversiteye (o an ismi belli değildi, sonradan Mevlana Üniversitesi adı verildi) hami üniversite olarak kabul etmiyor, diretiyor. Rektör, kendisini sıkıntıya sokacak. Nusret Argun falan kalmadı, zaten onun kalemi kırıldı, karar verildi. Rektör de okkanın altına gidiyor, siz elçi olarak bu konuyu rektöre iletin" şeklinde beyanlarda bulunduğu ifade edilen iddianamede, söz konusu talebin, hakkında terör örgütü suçlamasından birçok soruşturma yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/PDY adına gerçekleştirilen faaliyet olduğunun anlaşıldığı vurgulandı. Konya merkezli "Paralel Devlet Yapılanması" iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında, 22 Mayıs 2015'te 19 ilde düzenlenen operasyonda, adliyeye sevk edilen 18 kişiden, eski Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve Polis Başmüfettişi Anadolu Atayün'ün de aralarında bulunduğu 5 kişi tutuklanmıştı. Şüphelilerden 5'i adli kontrol kararıyla, 8'i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.   Kaynak : (AA)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.