Konya
°C
Yeni Meram
03.02.2015 23:21

''Toplum ve aile yapısı bozuluyor''

A+
A-
03.02.2015 23:21
03.02.2015 23:22
0
5203
ABONE OL
2013’te 214, 2014’te 268 kadın şiddet kurbanı oldu. Hırsızların suç dosyası kabarık. Uyuşturucu kullanımı her geçen gün artıyor. Tüm bu olumsuzlukların nedenini sorguladığınızda, karşınıza geniş bir yelpaze çıkıyor. Kimine göre cezalar yetersiz, kimine göre suçlular topluma kazandırılmıyor. Hukukçulara göre ise en önemli etken, toplum ve aile yapısındaki bozulma. Kadına yönelik şiddet haberleriyle hemen hemen her gün karşılaşıyoruz. Çeşitli önlemler alınsa da bu haberlerin bir türlü sonu gelmiyor. Cinayetler, gasplar, hırsızlıklar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar nedeniyle hayatı kararanlar, suç puzzle’ının geriye kalan parçalarını oluşturuyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yaptığı bir açıklamada, cezaevlerinde toplam 155 bin 858 kişinin bulunduğunu, bunun 133 bin 223'ünün hükümlü, 22 bin 635'inin tutuklu olduğunu söylemişti. Bozdağ, 2001 yılında yüzde 54 olan tutukluluk oranlarının 2014’te yüzde 16,99'a gerilediğini, Avrupa Birliği'nde ise bu oranın yüzde 22,9 olduğunu bildirdi. CEZALAR CAYDIRICI MI? 155 bin 858… Türkiye’deki birçok ilin nüfusundan fazla. Bu durum karşısında toplumsal değer yargıları yıpratılıyor ve hukuki kararlar sorgulanmaya başlanıyor. Akıllara, cezaların caydırıcı olup olmadığı ve suç oranlarının neden bu kadar arttığı sorusu geliyor. Hukuki Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ömer Faruk Seleş’e göre, toplum ve aile içerisindeki bozulmalar, beraberinde suçu da getirebiliyor. Bu nedenle devletin yanı sıra sivil toplum kuruluşları gibi toplumun tüm kesimlerinin de bu konuda birlikte hareket etmesi gerekiyor. SUÇLU, TOPLUMA KAZANDIRILMALI Hukuki Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ömer Faruk Seleş, evrensel ceza hukukunda suçun karşılığında yaptırımların olduğunu, bu yaptırımların hapis ya da para cezası ile adli kontrol şeklinde olabildiğini söyledi. Seleş; “Kanun koyucu için yaptırımın amacı önemlidir. Söz konusu cezaların; öncelikle suç işleyecek kişileri caydıracak, engelleyecek, suç işleyen kişileri de bu cezayı yerine getirdikten sonra ıslah edecek yani böyle bir suça tekrar karışmasını engelleyecek, bir nevi onu topluma kazandıracak şekilde olması gerekir” ifadelerini kullandı. Suç niteliklerinin zamana göre değiştiğini, bazı cezaların bir süre sonra yetersiz hale gelebildiğini anlatan Seleş, ceza kanunlarının koşullara göre güncellenmesi gerektiğini kaydetti. ‘ŞİDDETE MARUZ KALANLAR KORUNAMIYOR’ Kadına yönelik şiddetin son zamanlarda arttığını hatırlatan Avukat Seleş;  “Ailenin temelinde ciddi manada bozulmalar yaşanıyor. Boşanmalar artıyor, buna bağlı olarak da şiddet gibi olaylar meydana geliyor. Toplum bu tür olaylara tepki gösteriyor ancak mağdur korunamıyor” şeklinde konuştu. Seleş, cezalar belirlenirken caydırıcılık unsurunun dikkate alınması ve kişilerin suç işlediği takdirde bir yaptırımla karşılaşacağını bilmesi gerektiğini dile getirdi. Cezaların kanuni anlamda yeterli olduğunu ancak uygulamada mağdurların korunamadığını belirten Seleş, bu konuda ciddi manada sıkıntıların yaşandığını, cezalar ne kadar ağırlaştırılsa da bazı olayların engellenemediğini kaydetti. Seleş, “Bu sorun cezaların ağırlaştırılmasıyla çözülecek bir konu değil. Koruma kararları çok rahat çıkıyor, birçok mağdur adli makamlara başvurmasına rağmen yine de şiddet olayları yaşanıyor. Burada cezaların caydırıcılığından ziyade, idareye yapılan başvurulara rağmen mağdurları koruyamama durumunun daha çok göz önünde bulundurulması lazım. Koruma kararlarının ciddi bir şekilde takip edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. ‘SUÇ EYLEMLERİNDE ÇOCUKLAR KULLANILIYOR’ 15 yaşından küçüklere yönelik uygulanan cezalarda ciddi indirimlerin olduğunu, hatta kanunda bu kişilerin şüpheli ya da sanık olarak değil, “suça sürüklenen çocuk” olarak tanımlandığını anlatan Avukat Ömer Faruk Seleş, “Kötü niyetli kişiler, organize bir şekilde çocukları kullanıyor. Hırsızlıkla ilgili cezalarda ciddi artışlar oldu. Adliyede karşılaştığımız bazı çocuklar, geçmişte 60’a yakın suça karışmış ancak tutuklaması yok. Çocuğu kullananların, suçu işlemiş fail gibi cezalandırılma durumları var fakat ceza hukuku anlamında bunu ispatlamak ciddi manada sıkıntı. Bu ilişkinin ortaya çıkarılması hem zor hem de söz konusu kişilerin cezalandırılması mümkün olmuyor. Bu kişiler mevcut durumu da gayet biliyorlar bu nedenle çocukları kullanıyorlar. Kullanan kişiyle ilgili teknik takibin yapılması ve iyi bir şekilde delillendirilmesi lazım ki cezalandırılabilsin. Böyle bir bağlantı kurulamadığı için çocukları kullananlara yönelik herhangi bir işlem yapılamıyor” dedi. 'EN ÖNEMLİ ETKEN AİLE YAPISINDAKİ BOZULMA' Toplumun genelinde bir bozulma olduğunu, bu bozulmanın aileden başladığını ve ailedeki problemlerin suç oranlarını da artırdığını dile getiren Seleş; “Ailedeki problemler sadece boşanmaya veya şiddete neden olmuyor. Ayrı çiftlerin çocukları çeşitli suçlara karışabiliyor. Kötü alışkanlıklar yaygınlaştı. Geçmişte sigara ve uyuşturucu insanları zehirliyordu. Günümüzde ise bunların kullanımı devam ederken bir de Bonzai denilen sentetik uyuşturucular çıktı. Konya’da da bağımlı sayısı çok” şeklinde konuştu. Aile içindeki sıkıntılardan dolayı boşluğa düşenlerin, uyuşturucuyu çare olarak gördüğünü, bu kişilerin para bulamadığı takdirde hırsızlık yapabildiğini belirten Seleş, “Hırsızlık ve gasp gibi olayların kökeninde aslında uyuşturucu bağımlılığı var” ifadelerini kullandı. ‘CEZALARI ARTIRMAK YETMİYOR’ Bu konuların toplumsal birer yara olduğunu altını çizen Avukat Seleş; “ Sorunların çözümü için herkesin birlikte hareket etmesi gerek. İstenmeyen olayların yaşanmaması için suçluların topluma kazandırılması lazım. Uyuşturucu ile ilgili bir suç varsa bunun tedavisine yönelik ıslah edici çalışmalar yapılmalı. Bazı kişiler hapisten çıktıktan sonra da aynı suçu işleyebiliyor. Uyuşturucudan cezaevine giren biri hırsızla da tanışıyor. Bu nedenle sonraki süreçte başka suça karışabiliyor. Cezaları artırmaktan ziyade ıslah edici çalışmalar düşünülmeli. Uygulama ve denetimin yaygınlaştırılması gerekiyor. Adliyenin hemen bütün birimlerinde yoğunluk var. Toplumun temelinde bir bozulma söz konusu. Konya’da 5 tane aile mahkemesi var, her biri çok yoğun bir şekilde çalışıyor” şeklinde konuştu. Adem SERİN
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.