TEMMUZ SICAĞINDA YANAN YANANA!

Temmuz ayı sıcakları insanları gölgede bile yakmaya başlarken, bu yakma konusuna piyasalar ve ekonomide eklendi. Değişik bir yangın bu! Uyutmuyor, uykuları kaçırıyor! Çare arayanların tansiyonları çıkıyor, Çaldıkları kapılar açılmıyor, Sıkıntının açmazları insanların yüzlerine, Hal ve hareketlerine yansımış durumda. Yangın adeta rüzgarla karışık büyüyor diye anlatıyor insanlar! Bu rüzgarın içinde; Vefasızlık var! İyi gün dostluğu var! Yüzünüze karşı üzülme maskesi takma, ardınızdan dostluğa ve arkadaşlığa sığmayan, yakışmayan laf saymalar var! Bu sıcakta, bu gergin ortamda, bu girdap içerisinde; Kimlerin dost? Kimlerin iki yüzlü? Kimlerin içten pazarlıklı, Kimlerin ardınızdan ne işler çevirme derdinde olduğunu daha net görüyorsunuz! Yangına mesnet olan miktarlar, İnsanları sallayan, Bunaltan, İşin içinden eş-dost yardımıyla kolayca çıkılması mümkün olmayan rakamlarda olabiliyor. Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş denir ya… En olmadık, en tahmin edilmedik geri dönüşler olur beklentileri de bir hayli yüksek! Bu manzara, beter olsun, düştüğü yerden bir daha kalkmasın diye beddua edilecek bir durum değil! Böyle beddua edenler yok mu? Elbette var! Bizim toplumumuzda hasetlik, kıskançlık, fesatlık, iyilik, hoşgörü ve yardımseverlik aynı sokağın içinde bir arada yaşıyorlar! Herkes birbiri ile kapı komşusu! Hiç beklemediğimiz birinden yardım ve destek görebildiğiniz gibi, en yakınınızda olduğunu düşündüğünüz ve dostluğundan adınız kadar emin olduğunuz birinden en büyük darbeyi yiyebiliyorsunuz! Sizinle birlikte ağlayan, üzülenlerden bir kısmının, aleyhinize türlü dolaplar çevirdiğini de, neden sonra görebiliyorsunuz! ***** Yanmanın insanı en darda ve zorda bırakan hali insanın içinin yanması, içinizin yangınlığı kolay sönecek gibi değil. Nasıl sönsün ki… Alacağınız, borcunuzu rahatlıkla karşılıyor, karşılamasına lakin, size dönüşü olması gereken paralar dönmüyorsa, sizin için çarkların durma noktası o andır. Alacağınızı alamıyorsunuz! Borçlu olanlar, borcunu ödemiyor! Bu durumu telafi edebilecek, karşılayabilecek, atlatabilecek imkanlarınız oldukça zayıfsa ne yapacaksınız? Biz bu coğrafyada; Sözün çekten de, Senetten de, Paradan da geçerli olduğuna defalarca şahit olduk. Ancak, birçok insan için, bıçağın kemiğe dayandığı, çeklerin geri döndüğü, esnaf arasındaki tabirle patladığı günlerdeyiz. Söz verenler, Sözüm senet diyenler, Benim sözüme güvenmiyor musun diyenler, Biz bugüne kadar kime ne söz verdiysek sözümüzde durduk diyenler, Söyledikleri sözün arkasında değiller! İflas bayrakları çekenler, İflasın eşiğinde olanlar, İflas söylentileri kara bir bulut gibi işletmelerinin üzerinde dolaşanlar, İflas etti ediyor diye dedikoduları şehrin bir ucundan bir ucuna yayılanlar! Ramazan ayı, seçim, piyasalardaki durgunluk, çarkların ağır-aksak dönmesi, doların bir ara beş liraya kadar yükselmesi, altının gramının iki yüz liranın üzerine çıkması; sözümüz söz, sözümüz senet gibi sözleri artık söylenmez, yanından bile geçilmez hale getirdi. Çünkü, çekler ardı ardına patlamaya başladı. Birçok küçük ve orta halli esnaf, ödenmeyen çekler yüzünden bugüne kadar olmadığı kadar sıkıntı ve açmazlarda, hatta çıkmaz sokaklarda. Orta halli bir esnafın 3-4 çeki ardı ardına patlarsa ne olur? O esnaf uykuyu kaybeder! Psikolojisi duman olur! Ramazan sonrası, bayram sonrası, seçim sonrası… Temmuz sıcaklarının tam ortasında durum bu!