Konya
°C
Yeni Meram

Tarımsal Eğitimin Yılında Acı Gerçekler!

Tarımsal Eğitimin Yılında Acı Gerçekler! - Hanefi AYTEKİN - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
26.02.2018 05:09
0
9738
ABONE OL
Yıllar yılları kovalarken acı gerçeklerin, olumlu çalışmalarla silinip atılması gerek tarımsal eğitimin, gerek tarımda reform üzerine reformlar getirmesi vazgeçilemezlerdendir. Osmanlının tarihindeki olumlu gelişmelerden biri de tarımsal eğitime 1846’da geçiş yapılırken, gerçek anlamda bir tarımsal eğitimin verimliliği, Osmanlının mazisinde yer almamaktadır. 3 kıtada at oynatan Osmanlı karasabanın kuyruğundan adı reçber olan halkını kurtaramadığı gibi, ileri ülkeler traktörü yapıp toprağını işlerken, Osmanlı boyunduruğa koşulu bir tarafta eşek, öbür yanında öküz koşulu karasabanın kuyruğunda azap yapmaktan ileri gidememiştir. 1940’lı yıllarda Köy Enstitüleri ile birlikte yurdun yedi bölgesinde açılan Teknik Tarım Okullarında bilfiil köy çocukları eğitilip, köylerde modern tarım işletmeleri kurularak tarımda kendi kendine yeterli olmaktan öteye dış ülkelere yapılacak tarımsal ihracat hedeflenmişti. Tam bu aşamada örnek çiftçilerle ve köyün bağrından çıkan köy öğretmenleri ile büyük bir kalkınma hedeflenmişken, çok partili hayata girişimimiz örtüşme konumuna girdi. İşte böyle bir ortamda kalkınma vatan millet kavramlarının önüne siyaset yüksek setler kurdu. Koltuk kavgaları ön plana çıktı. Bu koltuk kavgaları o denli acımasız ve çıkarları için kırsalda uyandırılacak köylünün sadece oyunun alınması vazgeçilmezlerin başına geçti. Köy Enstitüleri ve Ziraat Okulları kapatılmalı idi. Gerekçe iğrenç ve adiceydi. Bir Eskişehir Milletvekili bindiğimiz eşek bizden akıllı olmasın ifadeleri ile söz konusu okulların kapatılmasını savunurken, ülke tarihinin kara yazıldığının farkında bile değildi. Netice de söz konusu okullar kapatıldı. Ülkemiz yakaladığı bir fırsatı çok partili hayata kurban etti. O günden bu yana tarımdaki gelişmeler kırsalın kalkınmasına imkan vermedi. Kırsal nüfusumuzun yüzde 80’ini oluştururken şimdilerde yüzde yedilere düştü. Kırsaldan şehre göç eğitimi felç ettiği gibi, gelir dağılımındaki dengesizlikler de aldı başını gidiyor. Şimdilerde nüfusumuzun büyük çoğunluğu açlık sınırının altında. Üretici değil, tüketici konumunda. Ve fakat şehir nüfusu üretmek yerine büyük bir tüketici olurken kırsaldaki tarım arazilerimizin büyük bölümleri atıl vaziyete geldi. Sayı Cumhurbaşkanı geçtiğimiz hafta içi hayvancılığı teşviki için atılımlar üstüne atılımlar yapılacağını müjdeledi. Bu atılımların bir fizibilite, plan ve programlarla kontrol altına alınıp köye teşvikin de sağlanması yoluna gidilmez ise bu teşvikler tarım dışına kayar, geçmişlerde defalarca olduğu gibi gerçek amaca asla ulaşılmaz. Kırsalda köy hayatı tarımsal verimliliğin olmazsa olmazlarındandır. Kırsal şehre gelmesin, şehir kırsala ters göç yapıp nasibinin süper olmasına adımlar atsın. Ulaşım araçlarımız süper imkanlar sağlarken, aile fertlerinin hepsinin üretime katkıları onlara asgari ücretin ötesinde gelir getirsin ki, gözü şehir hayatına takılıp kalmasın. İnsanların gözünün gördüğü yerde değil, karnını n doyduğu yerde felsefesi beyinlere perçinlensin. Ha burada köylünün alın terinin karşılığı eliyle tutup, gözüyle görmesi için Tarımsal Kalkınma Planlarımızda tohum ıslahından, sulama sorunlarına değin her konuda tarımın modernizasyona olağanüstü özen gösterip Türk çiftçisi ve kırsalına hizmet vermesi de olmazsa olmazlarımızdandır. Tarım sektörü ve sorunları bu sütunlara sığmaz. Emeği geçeceklere ve Türk çiftçisine yardım edeceklere yürek dolusu sevgi ve başarı dileklerimizi sunarız.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.