Tarihsiz eğitim talihsizliği

Bir ülkenin geleceğe güvenle bakabilmesinin en önemli yollarından biri kuşkusuz eğitim sistemidir. Çok klişe olarak düşünülse de eğitimin hasar gördüğü, kırıldığı bir ülkenin gelecek senelerini kurtarma şansı yoktur. Ne yazık ki ülkemiz eğitim noktasında hep hasarlar almış hep umutsuzluğa itilmiştir. Hükümetler gelmiş geçmiş fakat net bir sonuç alınmamıştır. Bunların yanı sıra eğitim en önemli paydaşları olan öğretmenler sistemin içerisinde her gün yeni problemler çekmektedir. Özellikle eğitim fakültelerinin durumu, atama bekleyen binlerce öğretmenin yaşadığı üzücü olaylar için bile onlarca hayat hikayesi anlatmaya değer durumdadır. Bunun yanı sıra materyalist bir dünyanın ister istemez entegresi olurken, eğitim programlarımızda sosyal, kültürel disiplinlerin göz ardı edilmesi içinde bulunduğumuz durumdan çıkmamızı engeller niteliktedir. Her anne babanın evlatları için istedikleri meslekler, doğal olarak, maddi anlamda daha çok kazançlı çıkacakları meslek gruplarıdır. Hal böyle olunca sosyal içerikli meslek gruplarına yönelimde, kalitede, ciddi derecede düşüş göstermektedir. 2017 yılında yeni üniversite sınavına yönelik skandal kararlar, bizim kendi değerlerimizi, kendi kültürümüzü ve yaşadığımız yerin özelliklerini, yeni nesillere öğretme noktasında büyük handikaplar doğurmuştur. Ne kadar yeni milli eğitim bakanımız, büyük bir motivasyonla eğitim planını açıklasa da insanlar üzerinde umutsuzluk hala had safhadadır. Hem ilköğretim hem ortaöğretim hem de yükseköğretim konusunda daha hızlı ve net adımlar atılmalıdır. Gelelim tarihe... Son yıllarda kendi tarihini televizyonlarda öğretmeye çalışan bir tarih anlayışı yerini okul sıralarına bırakmalıdır. Yeni neslin bir şekilde ilgisi çekilmeli ve bu konularla haşir neşir olmaları sağlanmalıdır. Fakat bunu yaparken üniversite sınavı gibi önemli bir ölçme sınavında tarih dersinde beş soru olmamalıdır. Umarım 2023 eğitim vizyonumuzda bahsedildiği gibi sosyal bilimlere önem daha fazla verilir, bu alanlarla alakalı iş kollarının istihdam alanları arttırılır. Sosyal bilgiler gibi komplike bir disiplinin alanını açarak, tarih ve coğrafya alanlarına yönelik çalışmalara başlayabiliriz. Neden olmasın?