Tarih mi tekerrür eder hatalar mı?

Köşe yazısına başlamadan önce düşündüm, neler yazabiliriz, hangi konulara değinebiliriz farklı bir anlayışı, gazete köşesinden nasıl duyurabiliriz diye. Sağ olsun Ahmet Hakan Bahçıvan Bey destek çıktı ve Yeni Meram gibi bölgenin en köklü gazetesinde, daha da önemlisi tarihi köklere sahip olan bir gazetede köşe yazarı olmak bu genç yaşımda bana nasip oldu. Dilim döndüğü, kalemim yazdığı kadarıyla olması gereken modern tarih anlayışla alakalı yazılarımla karşınızda olacağım. Umarım bu büyük medeniyetin gelişimine ufakta olsa katkı sağlarız Yıllardır tarih bilimi ya da tarih dersi hep tek düze, monoton, basit şekilde anlatılmış, sadece geçmişe baktığımız dar bir pencere olarak zihinlerimizde saklı kalmıştır. Aslında bu kadar basit olmamalı. Tarihin geleceğe ışık tutan işlevselliğini hep bir kenara ittik. Belki de bu yüzden yıllardır hep aynı labirentte dönüp dolaştık. Takvimler 2001 yılını gösterdiğinde, tam da bugün dünyada birkaç asrı etkileyecek olan yeni haçlı seferleri başlayacaktı. Amerika tarihinde hiç eşi benzeri olmamış bir olay meydana gelecek, dünyanın kalbi olarak nitelendiren ‘ikiz kuleler’ ve ‘pentagon’ saldırı altında kalacaktı. Bizi ilgilendiren kısım bu saldırının arka planında nelerin yaşandığı olmalı, yada sonuç bölümünde bizi nelerin beklediği. 11 Eylül tarihinden sonra artık dünyada, sözde karizması çizilen bir Amerika Birleşik Devletleri ve onun karizmasını çizen sözde Müslüman örgütler bulunacaktı. Amerika Birleşik Devletleri kısa bir süre içerisinde kendine bir düşman yaratmış ve bu düşmanın gölgesine sığınarak Afganistan’a, Irak’a demokrasi getirmiştir (!). Ne demokrasi ama! Amerika’nın bu demokrasi kavramı kısa bir süre sonra da Suriye’de karşımıza çıktı. Olayın başkahramanı; 11 Eylül saldırılarındaki tek fail olan El-Kaide örgütü ya da yeni ismiyle DAEŞ olduğunu ve bölgedeki rejime karşı hareketlendirdiğini görmekteyiz. İşin garip yanı ABD’nin dün düşmanı olan örgütlerin bugün Ortadoğu’da anahtar rolüne bürünmesidir. Aslında yıllardır hep aynı senaryo hâkim, kendine bir düşman bul, bu düşmanı yok etmek için enerji hattının olduğu bölgelere teker teker baskınlar yap. Peki, biz bu çözümlemeyi daha önce göremez miydik? Görürdük. Nasıl görürdük? Tarihe sadece geçmiş olarak bakmasaydık ilham almaya kalksaydık görürdük. Daha önce görmüş olsaydık çokça övündüğümüz; ‘16 devleti yıkmışız ama 17’yi kurmuşuz’ demezdik. Başarısızlıklarımızın üstüne gider gelecek yüz yıllar içerisinde aynı hataların kurbanı olmaz, yeni stratejiler üretirdik. Gelelim bugüne. Bugün Trump ile beraber Amerika Birleşik Devletleri’nin karizması yeniden çiziliyor. Emperyalistlerin eskimeyen oyunlarına karşı 3 bin yıllık Türk milleti, tarihi yakından analiz etmeli ve bir Suriye, Irak, Afganistan durumuna düşmemelidir. Şu unutulmasın, tarih değil hatalar tekerrür eder...