Tanrının Kırbacı

Avrupa, karanlık bir çağda. Gericiliğin, kokuşmuşluğun hüküm sürdüğü, köhnemiş Roma'nın son nefesini verdiği bir zamandaydı. Onların deyimiyle "Tanrı, Türkleri yaptıklarımızdan dolayı, bize ceza olarak gönderdi" diyerek Attila'nın gelişini haber veriyordu. Avrupalılar için Attila, hüküm sürdüğü yıllardan, bu yıllara ve hatta önümüzdeki yıllara kadar uzanan bir korku girdabının ilk halkasıydı. Attila, bilinenin aksine Avrupa Hun Devleti'nin ilk hükümdarı değildi fakat en parlak dönemlerini devlete yaşatan büyük bir liderdi. Hunlar,(Türkler) milattan önce başlayıp 4.YY'a kadar olan süreçte Orta Asya bozkırlarından, batıya doğru büyük bir göç hareketine başlamışlardı. Karakteristik özellikleri gereği, bağımsızlıklarına, yeni topraklar keşfetme ve keşfettikleri yerde devletler kurma geleneklerine sahiplerdi. Onları bu kutlu anlayış, Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya götürmüştü. Avrupa’ya geldiklerinde büyük bir fırtına başlayacak, adeta batılılar ne olduğuna anlam veremeden, büyük bir tufanda boğulacaklardı. Avrupa Hun hükümdarı Rua'nın ölümünden sonra kağanlık koltuğu iki kişiye kalmıştı: Bleda ve onun küçük kardeşi Attila. Bir süre devleti iki kardeş yönettikten sonra hükümdarlığı Attila, ağabeyinden almıştı. Attila'nın Kağan olduğu yıllarda ilk hedef, Kavimler Göçü esnasında, Türklerin gelmesiyle yer değiştiren, kaçan barbar ırkların saldırdığı ve ikiye ayırdığı Roma devletinin doğu kanadı olan Bizans idi. Yaptığı seferler sonucunda Bizans aman dilemiş ve vergi vermeyi kabul etmişti. Bu seferlerin ardı arkası kesilmemiş ve Bizans, Margos Antlaşması, Anatolius Barışı ile ödedikleri vergileri daha da fazlalaştırmış kesin bir şekilde Türklerin otoritesini kabul etmişlerdi. Attila için yeni bir hedef vardı: Hıristiyan Katoliklerin merkezi ve siyasi yapısı olan Batı Roma Devleti. Attila, savaş için bir sebep arıyordu adeta ve sebep olarak, Roma İmparatorunun kızını istemişti. İmparatorun kızıyla evlendikten sonra çeyiz için Batı Roma topraklarının yarısı istemişti. Roma teklifi reddettikten sonra Attila için yapılacak tek şey kalmıştı o da savaştı. Galya seferinde tam olarak sonuç alamasa da, Roma'nın gücünü adeta tarumar etmişti. Bir sene sonra büyük İtalyan seferi ile Batı Roma diyarlarında egemenliğini bütün dünyaya duyuruyor hatta Papa II.Leon tarafından karşılanıyor ve papa el etek öpüp bağışlanma talep ediyordu. Attila bu yalvarma karşılığında neden Roma'yı tamamen yıkmadığı yıllarca merak edilen bir konudur. Bu kararı alırken büyük ihtimal, Roma'nın artık tekrardan ayağa kalkamayacağını ve Roma'dan sonra Sasanilerin üzerine gideceği sefer sırasında Hıristiyanların ayağına bağ olabileceğini düşünmüş olabilir. Büyük Türk hükümdarı Attila, İtalyan seferinden kısa bir süre sonra 453 yılında şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini bilmekteyiz. Bazı tarihi kaynaklarda bu ölümün sebebinin Germenlerden esir aldığı daha sonra da evlendiği eşi "İldiko" tarafından yapıldığı söylenmektedir. Bugün Attila'nın mezarının, Tuna Nehrine gömüldüğü söylenirken naaşına dair somut bir bilgi bulunmamaktadır. Attila ve onun devleti büyürken, başarılardan değil, yenilgilerden dersler çıkartmayı başarmıştır. Attila'dan 1000 yıl sonra başka bir Türk hükümdar Avrupa’ya korku salmış ve onun vergi ile cezalandırdığı Bizans’ı, tarih sahnesinden silmiştir. Daha önce dediğimiz gibi kıyamet kopana kadar Türk'ün tarihi yazılmaya devam edecek... Takibe devam.