Konya
°C
Yeni Meram

SURİYE

SURİYE-Tayyar Çimen

A+
A-
22.02.2018 10:49
0
7405
ABONE OL
Bugün, iç savaşlarla çalkalanan, şehirleri bombalanmış, yıkılmış, köyleri darmadağın edilmiş, kötü kaderli Suriye’den bahsetmek istiyorum. Bu ülkeyi evvelce görmüş olanların (biri de benim) üzüntüsü bir ayrı oluyor sanki. Reyhanlı Cilvegözü sınır kapımızdan girip, Halep’e doğru ilerlerken yol boyunca görmüş olduğum zeytin ormanları dikkatimi çekmişti. Sorum üzerine turist rehberimiz, Suriye’nin bir zeytin ve zeytinyağı ülkesi olduğunu ve Suriye’de o anda (2006) 7 milyon zeytin ağacı olduğunu söylemişti. Bugün de, savaşlar vesilesiyle ekranda gördüğümüz, Suriye arazilerinin, tarlalarının yetiştirilmiş zeytin ormanlarıyla kaplı olduğunu görüyoruz. Bu güzel ormanlar şimdi bomba yağmuru içinde ve terörist siper çukurlarıyla parça parça. Bu ülke 400 yıl bizim topraklarımızın içindeydi. Antep’de yetişen Antep fıstığımıza ticaret yoluyla Şam’a götürülüp, oradan İstanbul’a, saraya gönderildiği için, Şam fıstığı adı takılmış. Suriye’nin tarihi geçmişi çok uzun. Burada çok sayıda millet yaşamış. Dünyanın ilk uluslararası yazılı antlaşması olan Kadeş antlaşması, M.Ö. 1286 da, Hititliler’le Mısırlılar arasında burada yapılmış. Buralarda Asurlular, Medler, Babil, Persler, Makedonyalılar, Fenikeliler, Romalılar, Bizanslılar hakimiyet kurmuşlar. Daha sonra Araplar (M.S. 660) gelmişler onlardan sonra 11. yüzyılda Selçuklular, Haçlılar, 12.Yüzyıl’da S. Eyyubi, 13. Yüzyıl’da da Memluk’lar buralarda hakimiyet kurmuş. M.S. 1516 yılında da Sultan Yavuz Selim Suriye’yi Osmanlı topraklarına katmış. 4 asır Osmanlı idaresinde yaşayan Suriye, 1. Dünya Savaşı’nda, Araplar’ın İngilizler’le bir olup (1916) Osmanlı’ya saldırmaları sonucu İngiliz hakimiyetine geçmiştir. Daha sonra bölge Fransız’lara bırakılmıştır (1920-1946). 1946 yılında bağımsızlığına kavuşan Suriye, çok sayıda ihtilal yaşamış ve 1970 yılındaki bir darbeden sonra ve 1971’deki bir halkoylamasıyla bir pilot olan Hafız Esat’ı (1930-2000) devlet başkanı seçmiştir. Hafız Esat’ın 2000 yılında vefatı sonrası oğlu, göz doktoru Beşar Esat (1965- ) devlet başkanı olmuştur. 2011 yılında başlayan Arap Baharı karışıklıkları Suriye’ye de sıçradı ve ülkeyi iç savaşa sürükledi. Emperyalist ülkelerin (ABD ve AB) entrikalarıyla, İŞİD denen bir terör devleti meydana geldi ve ülkenin yarısından fazlası işgal edildi. Bunu sebep sayan ABD ve yandaşları Suriye’ye silahlarıyla birlikte geldiler. ABD kuzey Suriye’yi işgal etti, oradaki PKK kökenli Kürtler’i toplayıp silahlandırdı ve Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit etmeye başladı. Bir yandan da Rusya, Beşar Esat’ın davetiyle Suriye’ye girdi ve ona yardım etti. Sınır güvenliği tehdit edilen Türkiye’nin silahlı kuvvetleri 2 yerden Suriye’ye girerek teröristleri vurmaya başladı. Mehmetçik şimdi bu güzelim zeytin ormanlarında teröristlerle mücadele ediyor. 22 milyon nüfuslu Suriye’den yaklaşık 7 milyon insan komşu ülkelere kaçtı. (Türkiye’de 3,5 milyon). Güzel Halep şehri harabeye döndü. Bu felaket öncesi Halep şehrini gezerken, kaldırımlardaki modern kıyafetli bay bayan ahaliyi seyretmiştim. Bir Avrupa şehri gibiydi. Her kavşakta fıskiye vardı ve hepsi de şırıl şırıl çalışıyordu. Bunu söylerken Ankara Kızılay Güvenpark havuzunun kirliliğini ve bir türlü doğru düzgün çalıştırılmayan fıskiyesini düşündüm (!). Halep’in muazzam müzesini hatırlıyorum. Müzenin duvarındaki büyük Suriye haritası önünde, Türkçe bilen rehber bayan her nedense, Türkçe mi İngilizce mi anlatayım diye sorunca, Türk grubumuzdan bazı kişiliksizler, İngilizce diye bağırdılar. Dayanamadım, “biz bir Türk grubuyuz, Türkçeniz de güzel, lütfen Türkçe anlatın” şeklinde müdahale ettim, müzenin izahatını Türkçe dinledik, arkasından da, “Hatay haritada neden Suriye toprağı gösteriliyor” diye sordum. Rehber bayan, “Özür dilerim dedi önce Türkçe, sonra da İngilizce ayem sori dedi.” O Suriye’den şimdi eser kalmadı. Yazık oldu bu güzel ülkeye. Allah Mehmetçiğimizi ve bu ülkeyi korusun.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.