Konya
°C
Yeni Meram

'Şükür, Zenginliğin Süsüdür'

'Şükür, Zenginliğin Süsüdür'-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
06.02.2018 08:21
05.02.2018 16:43
0
8038
ABONE OL
Şükrü eda edilen az bir mal, şükrüne takat getirilmeyen çok maldan daha hayırlıdır. (Hz. Muhammed)Şükür, zenginliğin süsüdür.(Hz. Osman) Şükürle sabır birer binek hayvanı olsalardı, hangisine daha önce bineceğimi kestiremezdim. (Hz. Ömer) *** Sadece nimetlere değil başa gelen bela ve musibetlere de şükür gerekir. Şu sebeplerden dolayı gerekir:  Birincisi: Musibet, hastalığın, daha büyük olması düşünülebilir; eğer Allah o musibeti kat kat verseydi kim onu reddeder, önüne perde olurdu? O halde kendisine daha büyüğü verilmediği için şükretmelidir. İkincisi: Musibetin dininde olması mümkün. Bir kişi Sehl-i Tüsterî hazretlerine şöyle dedi: “Hırsız evime girip eşyamı götürdü.” “Allah’a şükret! Eğer şeytan kalbine girip tevhidi ifsad etseydi ne yapardın? Bu nedenle İsa aleyhisselam duasında  şöyle dedi;     “Allahım!  Musibetimi dinimde kılma!” Hz. Ömer buyurdu ki: “Ben herhangi bir bela ile mübtelâ olduğumda mutlaka Allah’ın dört nimetine mazhar olmuşumdur: 1- Dinimde olmadığı için, 2- Ondan daha büyüğü olmadığı için, 3- Onunla razı olmaktan mahrum olmadığım için, 4- Ondan dolayı sevap umduğum için!” ... Allah adamlarından birinin bir dostu vardı. Sultan onu hapsetti. O zat ona, “Beterin beteri var Allah’a şükret!” dedi. Hapsedilen adam dövüldü. Yine  haber gönderip haberdar etti ve şikayette bulundu. Dostun sözü yine “Allah’a şükret!” oldu. Sonra bir Mecûsî getirildi, onun yanına hapse atıldı. Mecusî de ishal olmuştu. Mecusî’nin eli ayağı zincire vuruldu. Zincirin bir halkası o adamın ayağına, bir halkası da Mecusî’nin ayağına takıldı. Dostu “Allah’a şükret!” diye karşılık verdi. Mecusî kalkmak zorunda kaldığında o da ayağa kalkıyordu. Mecusî’nin yanı başında duruyor, Mecusî def-i hâcet ediyordu, dostu yine konuştu; “Allah’a şükret, beterin beteri var! Hapsedilen kızarak “Bu ne zamana kadar devam edecek? Bu beladan daha büyük hangi bela olabilir?!.” dedi. Ârif kişi ona dedi ki: “Eğer Mecusî’nin beline bağlı bulunan küfür alameti  senin belinde olsaydı ne yapardın?..” ... ■ Şükürle sabır birer binek hayvanı olsalardı, hangisine daha önce bineceğimi kestiremezdim. (Hz. Ömer)Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir. (Şıbli)Nimetleri, Allah'a şükrederek elde tutunuz.  (A. Arvasi) Mihnete şükretmeyen, nimete şükretmez. (Hatim-i EsamŞükür; gönlünün, nimeti veren Allah'u Teala'ya tam bağlı olmasıdır. Tİrmizi) ... İslâm dünyasında Kuran’dan sonra en güvenilir kaynaklardan biri Sahih-i Buhari adındaki hadis kitabıdır. İsmail el-Buhari'nin Hz. Peygamberin hadislerini toplamaya kendini vakfettiği, yeni bir hadis duymak ve almak için de dere tepe dolaştığı, günlerce, haftalarca yol aldığı sıralardaydı. Kendisine birçok sahabi ile görüştüğü bilinen birinden söz edildi. her zaman yaptığı gibi uzun bir yol alarak söz konusu adamı buldu. Bu sırada kazığından boşanmış devesini boş torba ile aldatarak yakalamaya çalıştığına tanık oldu. Bunun içim de hiçbir şey sormadan geri döndü. Niçin boş döndüğünü, birkaç hadis not etmediğini soranlara şöyle yanıt verdi; - Devesini aldatarak yakalamaya çalışan adamın rivayet edeceği hadise güvenmem. ... ■ Aldatan kimse benden değildir. (Hz. Muhammed)Bize silah çeken bizden değildir, bizi aldatan bizden değildir. (Hz. Muhammed) ■.İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapmalı.  (R. Halit Karay) ... Büyük fıkıh (hukuk) bilgini, Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanîfe, (VIII. yüzyıl) bilimsel çalışmaları yanında ticaretle de meşgul olan zengin bir kişi. Bu saygın bilgin, öğleye kadar mescitte öğrenicilerine ders verir, öğleden sonra da ticari işleri ile uğraşırdı. Ders verdiği sırada bir adam mescidin kapısından seslendi; - Ya imam, gemin battı! (İmamın ticari mal taşıyan gemileri var.) İmam bir anlık tereddütten sonra dedi ki;    - Elhamdülillah.    Daha sonra adam yeniden gelip haber verdi;    - Ya imam, bir yanlışlık oldu batan gemi senin değilmiş. İmam bu yeni habere de karşılık verdi;    - Elhamdülillah! Haber getiren kişi hayrete düştü; -Ya imam, “Gemin battı” diye bir haber getirdik, "Elhamdülillah" dedin. Ancak batan geminin seninki olmadığını söyledim, yine "Elhamdülillah" dedin bu nasıl hamsetme ? İmam-ı Azam ayrıntı verdi; - Sen gemin battı diye haber getirdiğinde iç âlemimi, kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının yok olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah'a hamdettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde de aynı şeyi yaptım. Dünya malına kavuşmaktan kalbimde bir sevinç yoktu. Dünya malına karşı bu ilgisizliği bağışladığı için de Allah'a şükrettim. ... Zamanında İmam-ı Azam ile herhangi bir konuda tartışmaya girip de galip çıkan yoktu. Hem derya gibi ilmi, hem de herkese nasip olmayan zekâ ve mantığı sayesinde hepsinden galip çıkıyordu. Halife İmam-ı Azam'ı Kufe'ye kadı yapmak istiyordu. İmamı çağırdı, niyetini açıkladı. İmam-ı Azam, yanlışlıklarına alet olmamak için öneriyi kabul etmedi, dedi ki;    - Ben kadılık yapamam! Halife de herkes de biliyordu ki ondan iyi kadılık yapacak başka biri bulunamazdı. Bu nedenle Halife sert çıktı; - Yalan söylüyorsun, kadılık yaparsın! İmam-ı Azam’ın verdiği yanıt tam kıssaydı; - Eğer yalan söylüyorsam, yalan söylediğim için kadılık yapamam, çünkü yalancıdan kadı olmaz. Eğer "yapamam" dediğim zaman doğru söylüyorsam, sözün gereği kadılık yapamam. Bu nedenle her iki halde de kadılık yapamam. ... Suçların en büyüğü yalan söylemektir. (Hadis-i Şerif) ■ Sana güvenen bir insana yalan söyleme, sana yalan söyleyen bir insana asla güvenme.(Hz. Ali) Sana niçin yaptığını sorduklarında, utanacağın ve yalanlamaya kalkacağın işleri yapmaktan sakın. (Hz. Ali) Ayran içinde nasıl yağ gizliyse, doğruluk cevherinde de yalan gizlidir.(Mevlana) ... Süfyân-ı Sevri son anlarını yaşadığı sırada yastık altından bir kese çıkardı. İçinde altınlar vardı. Yanındaki dostlarından, bunları sadaka olarak dağıtılmasını istedi, hayretle karşılandı; “Süfyân-ı Sevri dünya malına önem vermez,  yanında dünyalık bulundurmazdı. Parayı saklamanın nedeni ne ola ki?” Hz. Süfyân-ı Sevri durumu şöyle izah etti: “Bu para ile, dinimi korudum. Şeytanımı ve nefsimi susturdum. Nefis ve şeytan ne zaman bana,'giyecek şeyin yok, dünyalık kazan“ diye vesvese vermeye çalıştıklarında da onlara altınları gösterir, başımdan kovardım, Altınları karşı silah olarak kullanırdım.” Altınlar dağıtıldıktan sonra, Hz. Süfyân-ı Servi, yaşama veda etti. ...    ■ Her Ümmetin Bir İmtihanı vardır, benim ümmetimin imtihanı da servet üzerinden olacaktır.  (Tirmizi, Zühd-26)    ■ Dünya Malına Kendini Kaptıran İnsan Bala Yapışmış Sineğe Benzer. (Şirazlı Sadi)  
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.