Konya
°C
Yeni Meram
03.10.2015 14:31

Sözde bağımsız, özde bağımlı sendikacılık oynayanlara duyurulur

Sözde bağımsız, özde bağımlı sendikacılık oynayanlara duyurulur - Ümit Sürmeli - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
03.10.2015 14:31
0
9919
ABONE OL
Atatürk’ün; ‘Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür’ sözünü hiçe sayarak, onun yaptırdığı fabrikaları kapatanlara sandıkta destek olanlara ve ekonomik bağımsızlığımızı kazandırmak için ekonomide yaptığı devrimleri görmeyenlere bu yazdıklarım ders olmalıdır. Osmanlı’nın yabancılara verdiği kapitülasyonlarla bir devletin nasıl çökertildiğini anlatmayan, üstünü örten zavallı zihniyetler! Osmanlı döneminde o meşhur ecdatlarının Anadolu ‘da sadece ve sadece; han, hamam, çeşme, kervansaray, cami dışında hiçbir ekonomik atılım bırakmadıklarının üstünü örterler ve demiryollarımızın, karasularımızda gemi ticaretinin sadece batılı devletlere verildiğini hiç ama hiç söylemezler! Geçen hafta Atatürk ‘ün cumhuriyetin kuruluşu ile çok kısa zamanda açtığı fabrikaların ve millileştirdiği kurumların bir kısmını yazmıştım. Bunların hepsinin birer birer elimizden çıkarıldığını ve Sümerbank gibi dev bir kurumun yok edildiğini biliyoruz. Bu hafta 46 fabrikayı ve Anadolu’nun 46 şehrine ve ilçesine yayılan bu fabrikaları yazmak yerine Atatürk’ün sosyal fabrika rüyasını gerçekleştirmesini ve bir ilçenin çehresinin değişmesini anlatacağım. Günümüze dek tüm iktidarların dümen suyunda gezen ve sözde işçi haklarını koruyan sendikacılar!  Aşağıda yazdıklarımı okuyunca şaşıracak ve efsane lider Atatürk’e bir kez daha hayran olacaksınız. İŞTE SÜMERBANK NAZİLLİ BASMA FABRİKASININ ÖZELLİKLERİ 1-Fabrikada 700 kişilik sinema salonu vardır. Haftada; 2 defa memurlara, 2 defa işçilere, 2 defa da ustalara olmak üzere 6 defa film gösterilmektedir. 2- Fabrika ‘SÜMER HALK EVİ’ adıyla bünyesinde halkı kültürel bakımdan geliştirmek için kurulan ilk halk evine sahiptir. Halk evinin şubelerinde çalışanlar fabrika işçileridir. Halk evinde sunulan oyunlar için fabrika içinde bir sahnesi vardır. Halk evinde Nazillili genç kızlar ‘BİÇKİ- DİKİŞ ‘ kurslarına giderek meslek sahibi olmuşlardır. Halk evi çevre köylere geziler düzenlemiş, köylülerin sorunları ile ilgilenmiş, köylere ilaç ve doktor göndererek hastaların tedavisini sağlamıştır. (Bu halk evleri de tıpkı Osmanlıya bayıldığınız gibi Menderes tarafından bütün halkın yazdığı şiirler, koşmalar, türküler, tiyatro eserleri, milyonlarca kitaplar yakılarak yok edilmiştir. Alkışlayanlar neyi ve hangi zavallı zihniyeti tuttuklarını acaba anlayacaklar mı ?) 3-Fabrikanın korosu vardır. Fabrika çalışanları arasında bir müzik gurubu oluşturularak ‘KLASİK TÜRK MÜZİĞİ’NİN ‘ Anadolu’da tanıtılması için Denizli, Nazilli, Aydın ‘da konserler verilmiş ve halkın yoğun bir biçimde katılımı sağlanmıştır. Fabrikada ayrıca ilgi duyan işçilerin çalması için de bir piyano vardır. 4- Fabrikanın hamamı vardır. Bu hamam hem işçilere hem de Nazilli halkına hizmet vermektedir. 5-Fabrikanın ressamları vardır. Fabrika bünyesindeki basma desenleri çizen desinatörler belli zamanlarda fabrika dışına çıkarak Nazilli ve çevresinin güzel resimlerini çizmişler ve bu resimler açık artırma ile satılarak gelir elde edilmiştir. Resim, heykel sergileri düzenlenen fabrikayı ve bu sergileri gezen halka güzel sanatları tanıma fırsatı verilerek bu sanatlar ve sanatçılar aşağılanmamıştır. Yani o dönemin yöneticileri sanatla ve sanatçıyla kavga etmemiştir! 6-Fabrikanın spor kulübü vardır. Spor kulübünün renkleri ‘Lacivert- Beyaz’dır. Adı Sümer Spor ‘dur. Futbol, voleybol, basketbol, güreş, yüzme, atletizm, bisiklet, boks branşlarında hizmet vermektedir. Sümer Spor futbol sahası Türkiye’nin ilk alttan ısıtmalı spor sahasıdır. Fabrika bünyesinde basketbol, voleybol sahaları, güreş minderleri, tenis kortu ve paten pisti vardır. Nazilli’de toplumsal kaynaşmayı güçlendiren ‘Paten eğlenceleri’  ve ‘ Bisiklet yarışları’ yapılmış ve bunlar Nazilli Basma Fabrikası’nın mirasıdır.  Sümerbank’ın ‘S’ sini bırakmayacağım diye böbürlenen bakanı hatırlayın bakalım! Kimleri destekliyorsunuz? 7-Fabrika halka bedava 6 ayda bir  ‘ıskarta basma ‘ dağıtmıştır. Çünkü Atatürk bu fabrikayı sosyal bir fabrika olarak kurdurmuştur. Türkiye’de devlet eliyle kurulan bu ilk basma fabrikasının temeli 1935’te atılmış ve 9 ekim 1937’de Atatürk  tarafından  nazilli Sümerbank basma fabrikası açılmıştır. Törene asker ve sivil büyük erkân katılmıştır. İŞÇİ HAKLARI NASILMIŞ, BAKALIM! 1-İşçi ve Memur Biriktirme Sandıkları İşçi Ölüm ve Hastalık Sandıkları Fabrika içinde 40 yataklı hastane, eczane, laboratuar. İşte bu hastanenin sağlık ekibi Nazilli’nin kabusu olan SITMA hastalığını kurutmuştur. Fabrika içinde işçilere mesleki eğitim veren bir kurs. İşçiler için beş sınıflı okuma- yazma öğretmek için kurulan mini bir okul. Bu okulun adı  ‘SÜMER İLKÖĞRETİM OKULUDUR. 980 öğrencisi olan bu okulda işçi çocukları için 26 yatak ve 40 mevcutlu bir kreş kurulmuştur. İşçi radyosu vardır. Fabrikanın hemen önüne işçiler için inşa edilen 264 dairelik ve 1000 kişilik lojmanlarda çok az bir ücretle evli işçiler,  350 kişilik lojmanlarda da bekar işçiler kalmaktadırlar. Lojmanlarda kalamayan işçiler için ise ‘GIDI- GIDI ‘ adı verilen mini bir tren kullanılmıştır. İşçilerin yiyecek ve giyecek temini için bir kooperatif kurulmuştur. Güzel bir fırın Yemekhane, Memur kantini 2-Fabrikanın ar-ge bölümü vardır. Fabrika içinde; Mekanik odası, fizik laboratuvarı, tarım laboratuvarı ile üretimin kalitesini artırmak için çalışmalar yapılmaktadır. 3- Daha fabrika açılmadan, fabrikada kullanılacak pamuğu yetiştirmek için çiftçilerin kullanacağı 200 adet modern tohum ekme makinesi satın alınarak çiftçilere dağıtılıp bunları kullanma eğitimi verilmiştir. 4- Fabrikanın atölyesi vardır. Dökümhane, marangozhane, demirhane, kaynak ve teneke işleri yapılan atölyeler. Ayrıca diğer fabrikalar için gerekli olan ahşap vurucu kolları da burada yapılırdı. 5- Fabrikanın elektrik ve su santralleri ile hem Nazilli’nin hem de fabrikanın elektrik ve su gereksinimi karşılanmıştır. 4 kazan ve 3 türbinli bu santral 2500 kw gücündedir. Fabrikada; balolar, danslar, partiler düzenlenmiş ve 1930 yıllarına kadar bu toplantıları bilmeyen halk katılmış, kadın ön plana çıkmış ve nazilli bu fabrika ile inanılmaz sosyalleşmiş, luna parklarla ve gece eğlenceleri ile şehir ışıl ışıl olmuştur. Öteki 46 fabrikada bundan farksız değildir. ATATÜRK’ÜN HEDEFİ Amaç fabrika kurmaktı. Amaç TÜRK Milleti’nin kendi ürününü işlemekti. Amaç dışarıdan mal almadan üretmek, önce kendi insanını giydirmek, doyurmak, fazlasını da dışarıya satmaktı. Amaç  devlet güvencesinde emeği ile kazanıp, vatan topraklarında tarımı, hayvancılığı güçlendirirken fabrikalarla yurdu donatmaktı . Demiryollarını millileştirdi. Ama rayını da vagonunu da Türk Milleti yaptı, yabancıya para kazandırmadı. Bayıldığınız ecdadınız Osmanlı’nın verdiği, Kabotaj Hakkını 1temmuz 1926’da geri alarak,  karasularımızda yük ve yolcu taşımayı yeniden Türk milleti’ne kazandırdı. Bunları, karalamaya çalışılan 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Türk Milleti’ne kazandırdı. Böyle bir millet olur mu? Toprağına, ormanına, deresine, gölüne, ürününe, fabrikasına,  hayvancılığına, tarımına, sınırlarına, diline, kültürüne sahip çıkmayanlara tapınan ama dünyada eşi benzeri olmayan bir KURTULUŞ SAVAŞI EFSANESİ ile yeniden çağdaş bir millet yaratırken de ne yakınlarına ne de kendine en ufak bir çıkar sağlamadan vatanı ve milleti için uğraşan bir liderine sahip çıkmasın? Mondrosla, Sevrlerle, kapitülasyonlarla tek dişi kalmış canavar misali, aç kurtlar gibi bekleşen batılı devletlerle  yaptığı antlaşmalarla  milletini satanlara sahip çıksın  ama  cumhuriyeti kuranlara sahip çıkmasın! acaba akıl tutulmasına mı uğradık diyorum? Bu yazıyı ‘BİR EFSANE LİDER ‘kitabının yazarı  Sayın HANRI BENAZUS ‘UN aşağıdaki görüşleriyle bitiriyorum. Atatürk, Yeni bir devlet kurarken ‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR…’ diyen ve Misak-ı Milli  sınırları içinde yaşayan tüm insanları etnik kökenlerine rağmen ikna ederek peşinden sürükleyen, ülkenin en zayıf zamanında  gerek dini gerekse etnik farklılaşmayı bahane ederek isyan eden çetelere karşı bizim 30 yılda başaramadığımızı başararak ülkede huzuru sağlayan BİR EFSANE LİDER. Not; Hanrı Benazus ‘un’ Bir Efsane Lider ‘ kitabından yararlanılmıştır. 4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ Her yıl, sessiz canlara sahip çıkanlarla yaptığımız etkinlikler için, derneğimizin yönetim kurulu ve üyelerimizle yaptığımız değerlendirme sonunda aldığımız kararı kamuoyuna açıklıyorum. Vatanımızın bölünmez bütünlüğünü savunan kınalı kuzularımız şehit olurken, böyle bir etkinlik yapmamaya karar verdik. Biz sessiz canlarımızı belediyelerimizle ve gönüllü dostlarımızla birlikte, sessizce beslemeye, sularını vermeye, yaralarını sarmaya, acılarını dindirmeye devam edeceğiz. Her zaman olduğu gibi önceliğimiz vatan, önceliğimiz kınalı kuzularımızdır.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.