Konya
°C
Yeni Meram

SİYASETTE, SÖZ DOKUZ BOĞUMDUR!

SİYASETTE, SÖZ DOKUZ BOĞUMDUR!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
03.07.2018 00:42
02.07.2018 15:43
0
5345
ABONE OL
Siyaset nazik bir konudur. Nezaket ister. Laf taşlarını sıralarken, lafın gidişatı, ahengin, nezaketin, hoşgörünün, karşılıklı sevgi ve saygının karışımından oluşan bir üsluba dayandırılmalıdır. Olmazsa, siyasetçi olmaya soyunanlar bir saman alevi parlayıp sönerler. Bazen o alev kendilerini yakar geçerde farkına vardıklarında her şey için çok geç kaldıklarını ancak o zaman anlarlar! Siyaset uzun soluklu bir yoldur diyenleri keşke can kulağıyla dinleyenler olsaydı. Hele ki siyasetin içinde aktif rollere soyunmuş ve bu roller için seçilmişseniz! Atalarımız, “Söz dokuz boğumdur, sekizini yut birini söyle” demişler, demesine amma, siyaset yolunda yürüyebilirsin denilenlerden bazılarının, ne sözü yutmaya, ne konuşurken düşünmeye niyetleri vardır! Çevrelerindeki danışmanlardan, yönlendiricilerden başkasını dinlemeyen aceleciler, Bir bardak suda fırtınalar koparacağını düşünenler, Kolayca ve kestirmeden kahraman olacağına inandırılanlar, Yahut düşündürülenler bugüne kadar bir dünya hüsran yaşadılar! Son pişmanlığın fayda etmediğini öğrendiklerinde, Kendilerini yaptıkları manasız, anlamsız çıkışlara cesaretlendirenlerin hiçbirinin yanlarında olmadıklarını yapayalnız kaldıklarında göreceklerini nasıl anlatsak ki… Siyasetçilerimiz, bu konuda sayısız örneğe şahit olmalarına rağmen aynı hataları yapmaktan, dolduruşlara gelmekten kendilerini alamadılar. Günümüz bu türden hata yapmaya meyledenlerle dolu. Alkışlayanları bol, yanlış yapıyorsun diyenleri hiç yok! Neden yok? Çünkü, hem onların, hem de siyasetçinin böyle birilerine tahammülü yok! ***** Herkes tarafından bilinir ve tasdik edilir ki, siyaset aynı zamanda sözü yerinde ve zamanında kullanma ve sarf edebilme sanatıdır. Hatip, hitabetinde etkili ve tesirliyse akan sular durur, zaman durur, insanlar her şeyi bırakır, hayran gözlerle ve sevgiyle konuşanı dinlemeye başlar. İnanın sabaha kadar konuşsa, kimsenin aklına kalkıp gitmek gelmez! Söz demişken, etkili ve tesirli sözler var, kalp kıran gönül yaralayan sözler var, taş yaran-baş yaran geri dönüşleri imkansız hale getiren sözler var. Siyaset; sözlerin atışmasına, kapışmasına, yarışmasına pek fazla müdahil olmaz. Kem sözleri, sataşmaları, hakaretamiz ifadeleri duymazdan gelir. Bilir ki, bu ifadeler bugün hasım yaptıklarını, yarım hısım yapar, akraba yapar, hatta kol kola girdirir, can ciğer kuzu sarması haline getirir. Yine de, siyasette, kaş yaparken göz çıkarmak pek tavsiye edilmez. Çünkü, siyaset yapacak insana, bu kulvar sadece bugünler için lazım değildir. Eskilerin siyaseti ilmiye dediği, yenilerin fazla itibar etmediği bir konudur bu konu. Bağırmak, çağırmak restleşmek, Meydan okumak, Hodri meydan diye kürsülerden laf savurmak, Uzatılan her mikrofona ulu orta konuşmak, Yerli-yersiz sataşmak, Olmadık ithamlarda bulunmak, Tehditvari konuşmalar yapmak, Genel olarak, siyasetin mecrasına terstir. Aynı şekilde yola devam edilmesi halinde, fazla naz aşık usandırır gibi bir hal ve ahval içine girilir ki, siyasetin naz çekme noktasında çok fazla sabırlı olduğunu söylemek güçtür dense de, siyaset ibret olsun diye, mecliste birbirlerine hakaret yağdıranları, meclis lokantasında bir araya getirirken, seçmene verdikleri mesajlara adeta nazire yapar geçer! ***** Siyasette, söz sanatsa, söz atına binmeden, meydana doğru o atı sürmeden olmaz denmiştir. Üslubun kabalığı, fütursuzluğu, sözün söylenme zamanının seçilişi, yazılı bir açıklama çok daha uygun olacakken, irticalen çamlar devirme, gaflardan kuleler inşa etme bir çok siyasiyi daha yolun başında zor durumlara düşürmekten başka hiçbir işe yaramamıştır. Haklı olduğunuzu sözlü veya yazılı bir biçimde öyle bir anlatırsınız ki, haksız olan pişman olur, cevabı da kullanılan siyasi üslubun dışına çıkamaz. Değilse haklıyken haksız oluverirsiniz! Siyasette ağır sözler, kaldırılamayacak sözler olabilir. Siyaset, her söze, her ithama, usulü dairesince ve aynı çerçevede cevap verebilmektir. Lafların laflara pes ettirdiği, lafların insan yumrukları yerine konuştuğu bir alandan söz ediyoruz. İlmi siyasetin erbap isimleri vardı bu ülkede… Söz onlara yakıştığı kadar kimseye yakışmazdı. Meclis kürsüsünden hakaret etmezler, adeta inciler saçarlardı. Öyle dokunaklı laflara sahiplerdi ki, onlardan o cevapları alanlar, mahcup olurlardı. Laf okları hedefe ulaştığında ise siyasetin güngörmüşleri haklılık terazisinde her daim ağır basarlardı. Siyaset meydanları bugüne dek nice atıp savuranı, nice kendisini Kaf dağında görenleri, nice kendini ne oldum delisi zannedenleri gördü. Güldü geçti… Olur böyle şeyler dedi… Öğrenir, alışır dedi… Akıllanır, doğrusunu bulur elbet dedi… Benim olmaya, olgunlaşmaya hiç niyetim yok diyenleri ise, süre sonunda aldı kenara, siyasetin unuttuğunu, bir daha hiç kimse ne hatırladı, ne de andı!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.