SİMİT’E LAF YOK!

Bütün sektörler zora girse yiyecek-içecek sektörü zora girmez deniyordu. İnsanlar bir şekilde karnını doyuracak, bu sektörün çarkları iyi-kötü döner diye anlatılıyordu. Et dahil, hele soğan ithal edeceğimiz kimsenin aklına gelmemişti. Tarım ve hayvancılığımız fena durumda değildi! Kendi kendine yeten on kadar ülkeden biri olmakla az övünmemiştik! Sebze ve meyve üretiminde yaşadığımız bolluk ve pazarların her birimizi mutlu olarak evlerimize döndüren fiyatları karşısında, az mı mest olduk? Bir zamanlar, kilosunu 50 kuruşa aldığımız Patlıcan, yine kilosunu 50 kuruş civarında aldığımız Yeşil Biber, bizi şoke etti? 19 liraya patlıcan, 15-16 liraya yeşil biber etiketi görmenin sendromunu yaşadık. Soğan ve patatesin kilo fiyatlarının 10 lirayı test etmesi karşısında da donduk kaldık! Bakliyat fiyatları ayaklarını gazdan hiç çekmediler. Ufukta, ucuzlama emareleri olsa da, beklentiler iç açıcı değil. Nasıl olacak? Nasıl sonuçlanacak? Ucuzlasalar ne kadar ucuzlayacaklar? Ne her gün simit yiyebilirsiniz, ne de ekmek arası tavuk döner! Lokanta fiyatları, kırmızı ve beyaz ette, bakliyatta, sebze ve meyve deki artışa ne kadar direnebilir? İşin içinde, yağ yok, pirinç-bulgur yok, salata malzemeleri yok, yemekleri pişirecek tüp yani doğal gaz yok! Pişirenlerin, servis hizmeti yapanların, çalışanların emekleri ve alacakları ücretler yok! İnsanımızda da, artan fiyatlar karşısında, dışarıda yemek yiyecek para yok! Dışarıda bir şeyler yemek isteyenler, bugünlerde bir değil, üç kere düşünüyor! Eskiden ful dolu olan lokantaların ve dönercilerin son günlerde ki, doluluk oranlarına hiç baktınız mı? Şehrimizde marka resteurantlarda, en işlek olması beklenen saatlerde kaç masa dolu? Sektör, eski günlerini mumla arıyor desek yeri… Hazır Yemek Firmaları, mecburi fiyat artırımı tekliflerinde dertlerini anlatmakta ne kadar zorlanıyorlar merak eden var mı? İnanın; insanımızda, sektördeki işletmeler ve firmalarda, kendi açılarından oldukça garip, anlaşılmaz ve içinden zor çıkılabilecek bir süreci yaşıyorlar. ***** Yiyecek-içecek sektörü kırmızı et, beyaz et, bakliyat, patates ve soğan fiyatlarının düşme ihtimalinin her geçen gün azalması karşısında bir hayli şaşkın durumda. Nasıl şaşkın olmasın ki… Hazır yemek firmaları, dönerciler, yaklaşan Ramazan ayı ile birlikte lokanta ve resteurantlarda kara kara düşünmeye başladılar. Eski fiyatlar kurtarmıyor. Zam yapsalar, müşteri isyanda! İki arada bir derede kaldık diyen diyene… Konya firmaları, işletmeleri, kurumları, hazır yemek firmalarıyla öğle yemeği konusunda uzun zamandan beri yaptıkları anlaşma gereği yemek yiyorlar. En güzel örnek, bakliyat örneği… Yani Kuru Fasulye… Pazartesi gününün değişmezi Kuru Fasulye-pilav… Nereye giderseniz gidin, Pazartesi günleri Kuru Fasulye ile başlıyor. Hatta Nohutla dönüşümlü olarak Pazartesi günlerine başlanıyor. Kuru Fasulye bir bakliyat ürünü, Nohut’ta öyle… Pazartesi oldu mu, insanların gözleri Kuru Fasulyeye çevriliyor. Son zamlardan ister istemez nasibini alan, Fasulyede zamlandı. Pirinç de, bulgurda, salata olarak gelen marulda! Ortalama 5-6 lira olan kişi başı yemek, önce 7 liraya, bilahare 8-9 liraya kadar yükseldi. Şimdi 10 lira ve üzerini zorlamaya başladı. Belki, bu fiyatları buldu da, biz bu anlatılanların gerisinde kaldık! Ya da, eli kulağında! ***** Karnınızı en ucuz nasıl doyurursunuz? Simitle… Simit üzerinden örnekler verenlerin kulakları çınlasın! Asgari ücretlilere, ayda 30 gün simit yiyin, ayda şu kadar da tasarruf yaparsınız demeyi ihmal etmemişlerdi! Simit 1 lira 25 kuruş, 1 lira 50 kuruş… Tereyağlı olursa biraz daha pahalı… Şehirde marka olan bir pastaneden, fırından alırsanız, az biraz daha pahalı… Simit’e laf yok! Simit gibisi yok! Hatta, ha simit almışsınız, ha bir ekmek! Ekmek, simitten daha mı ucuz? Kesinlikle evet! Çünkü, ekmek fiyatları 75 kuruştan başlıyor. Tavuk Döner-ayran 6 liradan başlıyordu, önümüzde ki günlerde 7.5 lira demek üzere. Dışarıda yemek, gittikçe lüks olmaya başladı diyenleri duyanınız mu? Dışarıda yiyeceğime, evde yerim, daha ucuza mal olur diyenler yönlerini evlerine çevirmeye başlayalı çok oldu. Evlerde de tencere bedava kaynamıyor. Lakin, mutfaklarda pişen ve dışarıdan daha ucuza mal olan yemekler, bugünlerin vazgeçilmezi. Lokantalar ve dışarıda yemek-içmek ise, evlere göre sınıf atlamış durumda! Önümüz Ramazan… İftar var, iftar yemekleri var. İftar vermeyi düşünenler var! Geleneksel Çarşı-Pazar Ramazan artışlarımız ne alemde henüz bilmiyoruz! Mesela, Ramazan Pidesi kaç lira olacak? İftariyelik dediğimiz, hurma gibi, zeytin gibi ürünlerin fiyatı ne kadar yükselecek, ya tahin-pekmez? Sevgili okurlar! Galiba, buruk bir şekilde “Ramazan geldi, hoş geldi” diyeceğiz!