Selçuk Üniversitesi'nde millileşme serüveni anlatıldı

Mühendislik Fakültesi Prof. Dr. Halil Cin Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ferruh Yıldız, Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmettin Tarakçıoğlu, Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mahmud Sami Döndüren, Mühendislikte Gelişim Topluluğu Başkanı Muhammed Taha Berk, Genç Gönüllüler Topluluğu Başkanı İsmail Kağan Ertan, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. “YERLİ ÜRETİME YÖNELMEK GEREKİR” Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ferruh Yıldız, yaptığı konuşmada, teknolojiyi kullanan değil, üreten bir ülke konumuna gelmenin dünyada önemli olduğunu söyledi. Eğitimde, son yıllarda, sanayide yapılan birtakım değişim ve ataklarla teknolojiyi geliştiren, Ar-Ge üreten, bunları sanayi ve insan hayatını kolaylaştıran birtakım faaliyetlere adapte eden mantalite üzerine yoğunlaşıldığını ifade eden Prof. Dr. Yıldız, “Bunların sonucu olarak da hem ülke sanayi, hem savunma sanayi, hem de sosyal hayatın düzenlenmesi ve günlük hayatın kolaylaştırılmasıyla ilgili birtakım çalışmalar, gelişmeler ve inovasyonlar geliştirildi, tertip edildi. Siz normal şartlar altında, barış dönemi içerisinde başka ülkelerin geliştirdiği teknolojiyi kullanabilirsiniz ama bir savaş durumu söz konusu olduğunda ise dost ülke sınıfına girmezseniz bu teknolojiyi üretenler size satmış olduğu ürünlerde birtakım kısıtlamalar yapabilir ve size bunu kullandırmazlar. Biz bunlarla ilgili Batı’nın o çifte standartlı uygulamalarını geçmiş yıllarda yaşadık. Kıbrıs Barış Harekatı’nda, daha sonraki dönemlerde yaşadık. O zaman yapılması gereken tek şey; her ülkenin kendi milli projelerini geliştirip milli sanayisini geliştirerek tamamen yerli, kendi insanına özgü birtakım üretimler yapması gerekir” diye konuştu. “TÜRKİYE ZOR DÖNEMLERİNDE SAVUNMA FİRMALARINI KURDU” Açılış konuşmalarının ardından konferansa geçildi. Baykar Makine Genel Müdürü Haluk Bayraktar, dünyada havacılığın 1900’lü yıllarda gelişme göstermeye başladığını hatırlattı. Osmanlı dönemi, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde havacılıkla ilgili gelişmeleri anlatan Bayraktar, “ABD, Kıbrıs ile ilgili sorunlar çıktığında, Türkiye’ye ‘Marshall Yardımı ile sana verdiğim silahları, uçakları Kıbrıs’ta kullanamazsın’ diyerek Johnson Mektubu’nu kullandı. Bu tür gelişmelerle hataları tekrar fark ediyoruz, havacılıkta ‘bir daha girelim’ konuya deniliyor. Kıbrıs Barış Harekatı oluyor ve sonuç olarak Türkiye, ABD’den 45 ay ambargo yiyor. Ardından Türkiye o dönemde kendi savunma firmalarını kuruyor. ‘Kendi uçağını, kendin yap’ kampanyası tekrar başlıyor. Buna benzer kampanyalar, süreçler yaşanıyor. Ne zaman ki sıkışıyoruz yani ihtiyacımız oluyor ve tedarik edemiyoruz, o zaman işte bizim Aselsanımız, Tusaşımız bugünkü milli şirketlerimiz ve büyük firmalarımız ilk adımlarını atmış oluyor” ifadelerini kullandı. “PARADİGMA DÖNÜŞÜMLERİNİ YAKALAMANIZ GEREKİYOR” Bayraktar, özellikle 90’lı yıllardan sonra havacılıkta çok önemli bir paradigma değişiminin yaşanmakta olduğunu belirterek, “Bugün artık bir uçağın içerisinden insan alıp onun yerine bilgisayar koymak suretiyle çok daha etkili, tehlikeli, uzun süreli görevleri yapabilir hale geliyorsunuz. Havacılıkta bir değişim paradigması yaşanıyor. Biz o dönemde bir aile firması olarak ‘Türkiye havacılıkta 100 yıllık bir birikimi var ve eğer bu ülke tekrar havacılığı yakalayacaksa bu alandan girmemiz lazım’ dedik. Yani burası yumuşak karın, eğer biz bu alanda bir kıvılcım oluşturursak bu tutuşur, alev olur, yayılır, ülke çapında ve gerçekten dünya arenasında etkili sonuçlara ulaşabiliriz. Zira siz oturmuş bir teknolojiyi arkadan takip ettiğiniz zaman ona yetişmeniz mümkün değil. Onu paradigma dönüşümlerinde yakalamanız lazım. İnsansız hava araçlarının önemi de burada yatıyor” şeklinde konuştu.