SARI SAÇLIM MAVİ GÖZLÜM

Sarı saçlım mavi gözlüm, sana hasret sana vurgun gönlümüz Nerdesin mavi gözlüm, nerde nerde nerdesin dost Bu gemi bu Karadeniz, Sarı saçlım mavi gözlüm Nerde nerde, nerde nerdesin dost. Ararım izini Dolmabahçe’den Bir daha dönmez mi bu yola giden İçimde sen, gözümde sen Sarı saçlım mavi gözlüm Nerde nerde, nerdesin dost. Kurban olam yürüdüğün yollara Kara peçe yakışmıyor kullara, Uyan bak bizim hallara Sarı saçlım mavi gözlüm, Nerde nerde, nerdesin dost. Bulutlar terinden, dağlar kokundan Sarhoştur sevdiğim Mahsuni bundan Bir daha gel gel Samsun’dan Sarı saçlım mavi gözlüm Nerde nerde, nerdesin dost. Aşık Mahsuni Şerif çağırmış, hasretle gel diyor. Adını anmadıkları, caddelerden, stadyumlardan, meydanlardan, kültür merkezlerinden, okul kitaplarından da yaptıkları hizmetleri gelecek nesiller bilmesin, tanımasın, anlamasın, öğrenmesin diye hayatını eserlerini, devrimlerini kaldırdıkları, Türk Milleti’nin parasıyla, emperyalist devletlerden tek kuruş almadan yaptırdığı 48 fabrikayı satarak, tarımı, hayvancılığı yok ederek, paramızı pul edip, Mehmetçiğimi tıpkı atamız dedikleri Osmanlı ağzıyla bilinmeyen maceralara sürükleyerek canından eden zihniyetlere ve Türk Milleti’ne şöyle seslenmişti Sarı Saçlım Mavi Gözlüm, -Bir gün cihan harbinden sonra Orta Doğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaklar. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz Cumhuriyetimizin yöneticileri bu halkların değil, emperyalist devletlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaklardır. Kurtuluş Savaşı’nda 7 düvele haddini bildiren Türk Halkı onlarında hakkından gelecektir. Yıl 1923 Amerikalı gazeteci Isaace F. Marcosson ile yaptığı röportajdan alıntıdır. Egemenliğimizi tek adamlardan aldığımız, egemenliğimize son vermek için ‘tek adam’ yönetimi olan padişahlığın, yurdumuzu 7 düvele teslim etmesine baş kaldırarak 23 Nisan 1920 tarihinde, Türk Milleti olduğumuzu ve egemenliğimize kast eden içerideki hainlere, dışarıdaki işgalci emperyalistlere gösterdiğimiz gün bu gündür. Kimse Çocuk Bayramı diyerek, Türk Milleti’nin saltanattan, tek adam baskısından, uşaklığından kurtulmaya ant içtiği bu günü, sömürgeci devletlere karşı başlatılan direniş gününü, egemenliğimize kavuşma gününü silmeye, görmezden gelmeye kalkışmasın. Milletler, tarih boyunca egemenliklerini ele geçirebilmek, baskıcı, halkın parasıyla dünyasını cennet yapmak için her türlü oyunu oynayan ve halkını süründüren tek adam yönetimlerinden kurtulabilmek için kan döktüler. Mustafa Kemal Atatürk Türk Milleti için büyük bir şans idi. Onu büyük yapan, emperyalist devletlere karşı verdiği savaştan sonra kendini padişah kulu gören bir ahaliden, millet olduğunun farkına varan bir ‘ulus devlet’ kurmasıydı. Bununla da yetinmedi. Türk Milleti’ni çağdaşlığa 15 yıl içinde dünya devletlerini şaşkınlığa uğratacak kadar hızlı ulaştırdı. Her şeyden önce Hilafet kaldırılınca, laik eğitim, çağdaş hukuk, medeni yasalar, kadın-erkek eşitliği, Türk Kadını’na sosyal yaşamda her türlü hak verilince, 2018’de bile bütün bunları içine sindiremeyen ve Müslümanlığını kaybettiğini zanneden, ‘keşke Yunan kazansaydı’ diyecek kadar akıl sağlığını yitirenlere, yobazlara, hurafe peşinde halkı kandırmayı iş edinenlere ve saltanat artıklarına iyi bir ders verdi. Emperyalist devletler, egemenliğinin farkına varamayan siyasileri iyi tanırlar. Müslüman devletleri (Irak, Libya, Filistin, Suriye) bombalayan, Müslümanların üzerine bomba yağdıran, kendi attığı kimyasal silahları utanmadan bombalama bahanesi ile yok etmek istediği siyasi idarelere yüzsüzce atan (Aynı filmi ve aynı kimyasal silah masalını Irak’ın işgalinde utanmadan sergileyip, sonra da yanılmışız dediler) ABD’ye Müslüman, İslam olduğunu haykıran yönetimler, bu gözü dönmüş katil devletlerle işbirliği yapamazlar! Hem de Müslümanlarca kutsal sayılan günlerde atılan bombaların sahiplerine ‘stratejik ortağımız diyemezler!’ İsrail ile ne ticari ne siyasi işbirliği yapamaz, topraklarımızda üs kuran ABD ve NATO ile tüm bağları koparırlar. Sarı Saçlım Mavi Gözlüm bize, egemenliğimizi ne emperyalist devletlere ne de onlarla işbirliği içine giren siyasi iradelere kaptırmadan sahip çıkmamız için ‘Nutuk’ adlı büyük bir ders kitabı bıraktı. Bu kitabı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasını isteyen herkesimin okuması ve işbirlikçileri, Cumhuriyet düşmanlarını yakından tanıması gerekir. Hayretler içinde kalacaksınız! 19 Mayıs 1919’dan 23 Nisan 2018’e gelmişiz ama hainler hiç eksilmemişler, emperyalistlerle işbirliği yapanlar hiç eksilmemişler. Müslüman devletlere yağan bombalara sessiz kalmak hatta onaylamak ve alkışlamak bizlere hiç yakışmıyor. 23 Nisan 1920 ulusal egemenliğimize kavuştuğumuz o günü kimse unutmasın. ABD’ye İsrail’e, Fransa’ya, İngiltere’ye tüm emperyalist, sömürge devletlerine ve onlara destek veren herkese, her kesime karşı çıkmak önce egemenliğimizi korumak demektir. Unutturulmak istenen tarih, dış güçlerin emirleri doğrultusunda uygulanıyor. Emperyalistlerin en büyük engeli Mustafa Kemal Atatürk idi. Onun sağlığında üs kuramayacakları için, onun sağlığında TSK’yı dünyanın dört bir yanında kendilerine bekçi yapamayacakları için en büyük engel Atatürk idi. Onun sağlığında Türk Milleti’ni borçlu yapamayacaklarını biliyorlardı. Topraklarımızı madenlerimizi satın alamayacaklardı. Ürünlerimizin, toprağımızın, hayvanlarımızın, genleriyle de oynayamayacaklardı. Teklif dahi edemediler. Dikkatli olmalı ve ödün vermemeliyiz. Unutun diyorlar! Unutturun diyorlar! Kurtuluş Savaşı’nı, kahraman komutanları, devrimleri, ulusal bayramları, şehirlerin kurtuluş günlerini unutun. Onun için diyorum ki sizler de sahip çıkın Atatürk’e, Cumhuriyetimize ve TBMM’ne. Emperyalistler Türklerin kolay lokma olmadığını anlasınlar. Kurtuluş Savaşı, Kore, terör, Kıbrıs şehitlerimize, Kurtuluş Savaşımızın kahraman komutanlarına, İsmet İnönü’ye ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e binlerce minnet ve şükran. Nurlar içinde ışıklar içinde yatsınlar. Bu değerlerin kıymetini bilen, rahmet okuma erdemine sahip herkesin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.