Konya
°C
Yeni Meram

Sağlıkta Geçmişi Unutma!

Sağlıkta Geçmişi Unutma!-Mustafa DEĞİRMENCİ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
08.10.2020 01:16
07.10.2020 16:23
0
3699
ABONE OL
Değerli Okurlar ; Geçmişte yaşanan hastane skandallarının, ilaç kuyruklarının, tedavi parasını ödeyemediği için hastanede rehin tutulan vatandaşlarımızın ve daha onlarca olumsuz örneğin konuşulduğu sohbet ortamlarına hemen hemen hepimiz denk gelmişizdir. Özellikle 90’lı yıllarda yaşanan aksaklıkları merak edenler için söyleyeyim, hastasınız ve hastaneye gitmeniz gerekiyor. Büyük bir mücadeleye hazır olmak zorundasınız. Neden mi? Az sayıdaki ve hijyenden bir haber olan hastanelerden birini mecburen tercih edeceksiniz. Şanslıysanız aynı gün içinde ( ortalama 6-7 saat sıra bekleyerek ) üstünkörü bir muayene geçiştirileceksiniz. Çünkü doktor az, hasta çok, hastane yetersiz, kimse sizinle uğraşmak istemeyecektir. Güç bela hastaneden çıktıktan sonra sağlık karnenize yazılan ilaçları almak için eczaneye gideceksiniz, ilaç yok ya da ücretli cevabını alacaksınız. Çünkü SSK ilaçların bedelini ödemiyor ya da olsa bile eczaneler SSK’dan ödeme alamadıkları için ilaçları vermek istemiyorlar. Sonra eczane eczane gezmek zorunda kalıyorsunuz, ve yine şanslıysanız kullanmanız gereken ilacı bir şekilde temin edip tedavinize başlıyorsunuz. Peki, oldu ya, hastaneye yatmanız ve orada tedavi görmeniz gerekiyor. Hastanelerde yer bulmak bir dert, hadi buldunuz diyelim temizlikten ve hijyenden eser olmayan odalarda hastalığınıza şifa bulmak ayrı bir dert. Yaşadığım bir olayla örnek vereyim, varın gerisini siz düşünün. Çocukluğumda devlet hastanesinde hastalığımdan dolayı yatmak zorunda kalmıştım. Gördüğüm manzara ise şuydu, aynı odada benimle beraber 8 hasta çocuk ve ebeveynleri vardı. Her yatağın başında refakatçi için plastik sandalye ( çoğunun artık pislikten rengi değişmiş ) konulmuştu, hasta yatakları askerlikte gördüğümüz ranzalar gibiydi. Hatta direk ranza şeklinde olanlar vardı. Aynı çarşaflar, yorgan ve yastık kılıfları yıllarca yıkanıp kullanmaktan deforme olmuştu. Öğün yemekleri yenilemeyecek kadar kötü ve lezzetsizdi, geceleri ortaya çıkan haşerelerden uyumaktan korkuyorduk. Sırf bu yüzden her gece bir çocuğun ebeveyni haşere nöbeti (!) tutuyordu. Lavabolardan bahsetmiyorum bile, odalarını anlattığım kadarıyla zaten lavaboların durumlarını da az çok tahmin etmişsinizdir. Doktorlar ve hasta bakıcılar ise anlayışsız ve sinirli, herkes bulunduğu ortamın kasvetinden fazlasıyla memnuniyetsizdi. Özetle o dönemlerde bir şekilde şifamızı bulduk ve bugünlerimizi gördük elhamdülillah. Şimdi o günleri az da olsa yaşamış bir yurttaş olarak konuşuyorum. Geçmişte yaşanan o karanlık günlere hiç şüphesiz 2002 yılında perde çekti Türkiye. Sağlık alanında yapılan devrimlerle, ülkemiz bulunduğu bölgenin sağlık üssü haline geldi. Yapılan hastaneler görüntüsü ve konforuyla beş yıldızlı otelleri anımsatıyor artık bizlere. Ve yine her hastanede çoğu ekipman mevcut, her hastane tertemiz. Doktor sıkıntısı yok, ilaç sıkıntısı yok, sıra bekleme derdi yok, parayla alabileceğiniz ilaçların bir çoğunun fiyatı bile makul seviyelerde. İşte tüm bu iyileştirmelerle de yetinmeyen devletimiz geçen hafta Cumhurbaşkanımızın da katılımlarıyla Konya Şehir Hastanesinin açılışını yaptı. 420 bin m2 kapalı alana sahip, 278 poliklinik, 609 hasta yatağı, 130 yoğun bakım, 10 KVC yoğun bakım, 48 yeni doğan yoğun bakım, 14 adet tek kişilik doğumhane, 12 perinatal servis, 19 tutuklu servisi, 3 iyot tedavi birimi, 17 yanık merkezi olmak üzere 416 yatak kadın doğum ve çocuk 433  yatak olarak hizmet verecek olan hastanenin yapımında emeği geçen her kim varsa, teşekkürü şahsım adına borç bilirim. Şehrimize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Lakin değinmek istediğim bir konu daha var. Siyasi partilerin futbol takımı tutar misali savunulduğu ülkemizde, yapılan faydalı yatırımları dahi görmezden gelip her şeyi eleştiren bir kesim maalesef var. "Bu kadar hastaneye ne gerek var" düşüncesindeki vatandaşlarımız, özellikle pandemi döneminde bu sorularının cevabını almış oldular aslında. Öncelikle şunu anlamak lazım, devlet bugünü düşünerek yatırım yapmaz. Artan nüfus, yerleşim yoğunluğu, olası salgın hastalıklar, savaşlar vb. gibi faktörler göz önüne alınır ve yatırımlar uzun vadeli olarak hayata geçirilir. Yani bugün ne gerek vardı, diye sorduğunuz sorunun cevabını belki birkaç yıl sonra, belki de ertesi gün almış olacaksınız. Ve geçmişi de asla unutmayalım, çünkü geçmişini unutan yaşadığı zamanın değerini bilemez. Saygılarımla…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.