Konya
°C
Yeni Meram

RAMAZAN-I ŞERİF’TEN BAZI HATIRALAR

RAMAZAN-I ŞERİF’TEN BAZI HATIRALAR- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.04.2021 01:48
15.04.2021 15:52
0
10527
ABONE OL
Ramazan ayları orucu, mukabelesi, iftarı, teravihi, sahuru, zekatı, fitresi gibi pek çok özellikleriyle hayatımızın her döneminde hatıralar bırakmaktadır. Geçen yıl, salgın hastalık dolayısıyla bunların büyük kısmını yaşayamadık. Belki ramazan ayının ferdi veya çekirdek ailedeki yansımaları öne çıktı. Yani önceki ramazanlar daha ziyade sosyal yönleriyle hatırlanmakta olduğu halde, geçen yıl gibi bu yıl da ramazanda kendi içimize dönük olacağız. Olanda hayır vardır, anlayışıyla inşallah kısa sürede eski hatıralar da tekrar canlanır. Bazı günler insan hafızasında canlı kalır. Ramazan ayı insanın farklı yaş dönemlerinde, farklı iklimlerde ve farklı coğrafyalarda hep hatırada tazelenir, durur. Bir grup genç, teravihi hızlı kılmak maksadıyla iftardan hemen sonra bir araya gelip arabayla en az yarı saatlik gidiş yarım da geliş mesafesinde “jet imam”a gitmeyi adet edinmişler. Namazda rükudan kalkıp secdeye giderken yapılan hızı ballandıra ballandıra anlatırlar. Tabii yaşlı cemaat bu hıza ayak uydurabilirse ne ala… Oysa kılınan namaz “teravih”, yani rahatlıkla ilgili… Bir de hatimle namaz kıldırmalar; bazı insanlar uzak mesafelerde de olsa hatimle namaz kılmayı tercih ederler. Geçen yıllarda hatimle namaz kıldıran camiler şehirlerimizde epeyce arttı. Bunda imamlarımız içinde hafızların artmasının önemli payı var. Ben de ilk defa hatimle teravih ilkokula giderken, tesadüfen evine misafirliğe gittiğimiz birisiyle gittiğim, Kapu camiinde kıldım, ama biraz da uzun sürmüştü… Teravih namazında zammı surelerin okunması, çocukluğumuzdan hatırımızda kalan güzel adetlerden… Eğer yaz aylarında gündüz inşaatlarda çalışıp, arkasından iftar ve bir de teravihe uzak camilere gitmeye çalışırsan, sahura, üstelik sabahleyin nasıl kalkacaksın? O zaman bayrama bir deri bir kemik çıkacaksın. Benim ramazanlarım ilkokul öncesi köyde geçti, o günlerden hatırımda kalanlar; gece sahura kalkınca ninemizin ocak başında bazlama yapması, bunun yağlanarak şerbetle birlikte yenilmesi veya daha önce yapılan erişte haşlanması… Bir de sahur vaktinde komşumuzun teneke çalarak sokak sokak gezmesi…Ne yapsın, köylü adama davul vermemişti. Ama şehirlerdeki davulcular konusu ayrıca bahsetmeye değer… Gurbette iftar yapmak veya yapamamak da çok zordur. Onun için gurbetçileri unutmamak gerek… Hele gayri müslim bir topluluk içinde ramazana kavuşmuş isen, daha da dirayetlisin demektir. Öyle değil mi, “oruç kalkandır”. Bir de karşında, seni sınav yapan kişi kahveyi yudumluyorken, o mis gibi kokuyu ciğerlerinin dibine kadar hissediyorsun, bir yandan da dudakların uzun günlerin orucundan dolayı çatlamış… Ya göçmenler, yolda kalmışlar, canlarını ve mallarını kaybetmişler! Onları da sevgiyle ve mali ibadetlerle desteklemek diğer inananların görevleri… Teravihte bazı camiler tabii iklim müsait olunca güzel programlar yaparlardı… Mesela cemaate namazdan sonra gül şerbeti dağıtırlar, hali vakti yerinde olan cemaat lokum, şeker gibi tatlı dağıtırlardı… Bazı camilerde bütün lambalar yakılır, ama çok sıcak olunca bir de imkanları varsa klima çalıştırılırdı, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…(Devamı gelecek)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.