Oruç günlerinden iş günlerine

Oruç günleri çabucak geçti, deyince, “Bunu bir de oruç tutanlara sorun.” Demeyelim. Günler gerçekten çok hızlı geçiyor. İşte mübarek bayram da geldi geçti. Günler, aylar, yıllar ve hatta ömür geçiveriyor. İnsanoğlu zamanı durduramıyor, geri getiremiyor. Bu durumda onun yapacağı tek şey onu, yani zamanı iyi kullanmak. İyi kullandığınız zaman, size huzur verir. Maddi ve manevi kazanç da bu huzuru arttırır. İnancı güçlü insanlar, her iki dünyalarına çalışma fırsatlarını kullanırlar. Yüce dinimizin hayranlık uyandırıcı bir hadisi var. Bunu çoğumuz biliriz. “Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya çalış ve yarın ölecekmiş gibi ahrete çalış.” Zamanımızı iyi ve doğru kullanmak konusunda ve çalışkanlık konusunda bundan daha mükemmel bir klavuz olabilir mi? Ne deniyor burada ? Yaptığınız işleri öylesine doğru, faydalı ve kalıcı yapınız ki, sanki 500 yıl yaşayacaksınız. Bu dünya işlerini yaparken de, o kadar akılcı, inançlı ve mümin olun ki, sanki yarın, ya da 1 dakika sonra öleceksiniz. Buradaki pozitif yaklaşım okadar açık ki, bu İslam dininin yüksek niteliklerinden biridir. Umutsuzluğun yerine sınırsız yaşama azmi, ahir dünya için temiz inanç ve hazırlıklı olma duygusu aşılayan bir dinimiz var. Bütün bu güzelliklerin yanında, yerine göre, cefakar, yerine göre vefakar dünyamızın çalkantılı hayatında, maddi ve manevi kazançlarla dolu bir mübarek oruç ayı (ramazan) nasip etmiş yüce tanrı. Bu mübarek aydan, fert olarak , toplum olarak, yönetim olarak yeteri kadar feyz aldık mı acaba? Diye kendime soru somadan duramıyorum. Siyasal havaya bakarsanız, bu o kadar iyimser olmamızı engelliyor. Yetkili siyasiler ilişkileri yumuşatmıyorlar, tersine daha da geriyorlar gibime geliyor. En basiti, milli çıkarlarımızın konu olduğu, dış politika konularında bile çetin görüş ayrılıkları ve zararlı tartışmalar var. Oysa eski yıllarda buna çok dikkat edilirdi. Dış polikanın kurtlar sofrası, çıkarlar çatışması şeklindeki dar sokaklarında, ülke sorumlularının her zamankinden daha fazla dayanışmaya ihtiyacı var. Güney bölgemiz tam bir terör ve savaş alanı haline geldi. Buraya ait kararlarda, milli bütünlüğe çok ihtiyacımız var. Diyorum ki, ülkenin iç meselelerinde tartışın, çatışın, siyasetinizi ortaya koyun. Ama dış siyasaette bunu yapmayın. Mübarek oruç ayı bu gerçekleri ve kardeşliği, uzlaşmayı, milli çıkarları, birlik olmayı bu siyasal insanlarımıza hatırlatmadı mı acaba? Siyasal rakiplerin, birbirleriyle oturup konuştuklarını, milli konularda işbirliği yaptıklarını, birbirlerine gerektiğinde anlam dolu espri bile yaptıklarını acaba ne zaman göreceğiz? Göremeyeceksek, “ saatler mi durmuş yoksa zaman mı, umutlar tükenmiş halimiz yaman mı?” Şarkısını mı söylemeye başlasak? Mübarek oruç günlerinden iş günlerine geçerken, kötümserliğe prim vermeyelim, yaz sıcaklarında işimize sarılalım siyasilerimizi de sağ duyuya ve uygar ilişkilere davet edelim. Ne dersiniz değerli okuyucularım? Saygılarımla. Tayyar Çimen