Konya
°C
Yeni Meram

Nereden Nereye

Nereden Nereye- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
05.08.2020 01:27
04.08.2020 19:28
0
6263
ABONE OL
Televizyon programlarındaki oturumları sıkça takip ederim. Çoğunlukla da farklı görüşlerde konukların katıldığı oturumları, tartışma programlarını tercih ediyorum. İçinde bulunduğumuz süreç gündem çeşitliliği bakımından oldukça zengin, bir o kadar da ehemmiyetli. Katılımcıların çoğu gazeteciler, akademisyenler daha az olarak da siyasilerdir. Bazen çok seviyeli, bilgilendirici, eğitici olurken; bazen de dinleyiciyi/izleyiciyi şaşkına çevirecek şekilde gerçek dışı ifadelerle zıvanadan çıkıyor. Türkiye’de yaşayan, 68 yılını bu ülkede geçirmiş biri olmasam “Acaba konuşulan ülke neresi?” diye sorasım geliyor. Öyle bir ülke anlatıyor ki: insanlar açlıktan ölüyor; memurunun, emekçisinin, emeklisinin maaşını ödeyemiyor; sosyal güvenceden yoksun, sokak çatışmalarının gölgesinde güvenlikten mahrum ve daha onlarcası... Kendi kendime soruyorum: Ülkenin dünü nasıldı ve bugünü nasıl? Çok geriye gitmeyeceğim. Ana-Sol-M Ecevit hükümeti zamanıydı, 2001 krizine maruz kalmıştık, yüzlerce firma, binlerce esnaf ve müteşebbis yok oldu gitti. Çok iyi hatırlıyorum, o yıllarda hükümet Amerika’dan 6 milyar dolar para istedi. Amerikan hükümeti senatoya, senato hükümete atıyor, top bir türlü taçtan sahaya giremiyordu. Yaklaşık bir yıl sonra 200 milyon dolar senato onayıyla Türkiye'ye verildi. Gazeteler "Nihayet can suyu geldi." diye manşetler atmıştı. Hatta doğruluğundan tam emin olmadığım şöyle bir haber okuduğunu hatırlıyorum: Amerika 6 milyar dolar talebimiz karşılığında teminat talep etmiş, Türkiye teminat verememiş ancak 200 milyon dolar karşılığında TMO’nun silolarındaki hububat teminat gösterilebilmiştir. Yanılmıyorsam 2003 yılı öncesi Türkiye'nin SGK güvence kapsamı %30’un altındaydı. Sağlık hizmetlerine erişilebilirlik ancak muayenehaneler üzerinden olabiliyordu. İlaca ancak parayla erişilebiliyordu. Bir ilaç kutusunun üzerinde en az beş kat yüksek fiyat kupürü yapıştırılmış olarak görürdük. SSK mensupları ilaçlarını eczanelerde alamazdı, sabah ezanı hastaneye gideceksin, sıraya gireceksin, gazeteden yapılmış külahlar içinde ilacını alacaksın. Emeklilerin maaş kuyruklarında saatlerce bekleyip kalp krizi geçirerek ölmeleri sıradan bir haberdi. Daha hangisini sayalım ki? Peki şimdi durum nasıl? Nüfusun %99’u sosyal güvence kapsamında; hastaneye, hekime ve ilaca erişilebilirlik mesafesi neredeyse sıfıra inmiştir. İsterse emeklinin maaşı evinde eline teslim ediliyor. Türkiye sağlık ve sosyal hizmet cenneti haline gelmiştir. Covid-19 pandemisi döneminde dünyaya parmak ısırtmıştır. Muhalefet körlüğüne yakalanmış kardeşlerim, vurgun mu yediniz, anestezi mi aldınız, bu gerçekleri ne zaman göreceksiniz? Bulunduğumuz coğrafya sıradan bir bölge değildir. Biz bir Yeni Zelanda, Danimarka, Norveç, Hollanda değiliz. Dün nasıl bizi bize bırakmadılarsa bugün de bırakmayacaklardır. Türkiye eski Türkiye değildir. Çok güçlü siyasi iradeye sahip bir cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz vardır. Çok bilinmeyenli denklemler kurularak siyasi, ekonomik, sosyal komplolarla yolumuz kesiliyor, köşeye sıkıştırılıyoruz. Amerika, Rusya, İsrail, satılmış kukla BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) Mısır işbirliğiyle siyonist Kürt devleti kurma projelerini Zeytindalı, Fırat kalkanı, Suriye, Pençe kartal ve Pençe kaplan hareketleriyle tarihin çöplüğüne gömdük. Aynı şekilde onlarca yıldan beri Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgedeki haklarımızı gasp etmek üzere emperyalist ülkelerin ve onların “adı müslüman” kuklalarının oyununu da Libya’yla yaptığımız anlaşmayla bozduk, heveslerini kursaklarında bıraktık. Peki bu büyük başarılar kendiliğinden mi oldu? Elbette değil; siyasetin, dirayetin, azmin, inancın, aklın, istişarenin, cesaretin ve basiretin bileşkesinin sonucu oldu. Devletimiz, hükümetimiz bilinmeyenler kümesiyle örülmüş denklemleri, sorunları bir bir çözerken her biri için “Oralarda ne işimiz var?” diyenler kimden yanadır ve kimlerin kuyruğuna takılmışlardır? Savunma sanayimizin, devletimizin de ARGE ve inovasyon destekleriyle geliştirdiğimiz askeri hava araçlarımız, kara araçlarımız, ASELSAN’ın ürettiği istihbarat unsurlarımız, akıllı roketlerimiz, savaş gemilerimiz, %80’i kendimize ait denizaltılarımız, ordumuzun %75’ine yakın ihtiyacını kendi ürettiğimiz mühimmatlarımız sayesinde kazanıldı bu başarılar. Savunma sanayimiz yaptığı ihracatla artık kendi döngüsünü sağlayacak hale de gelmiştir. 2023’te muharip insansız yeni nesil uçağımızın da yolda olduğunu öğreniyoruz. 2021’de %70 yerli üretim hızlı trenimiz yolda. Yerli tünel açma makinalarımızı artık kendimiz üretiyoruz. Bu konuda dünyada dört ülkeden biriyiz. Okyanuslarda Afrika'ya enerji üreten gemilerimiz mevcuttur. Ayrıca Irak’ta, Lübnan’da, Pakistan’da enerji gemilerimiz faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu gemiler kendi tersanelerimizde üretilmektedir. Ayrıca sismik araştırma ve petrol arama gemilerini yaptık ve sahada çalışmalarını sürdürmektedir. Acaba felaket tellallığı yaparak tükenmişlik sendromu enjeksiyonu yapanlar bu gerçekleri ne zaman göreceklerdir? “Biz daha iyisini, daha fazlasını yapacağız" diyen muhalefeti ne zaman göreceğiz. 2003’te toplam baraj sayısı 157 iken bu gün 1000’i aşmıştır. Toplam tünel uzunluğu 18 km iken bu gün 450 km’yi aşmıştır. Duble yol 6000 km’den yaklaşık 30000 km’ye ulaşmıştır. Daha saymakla bitiremeyeceğimiz yüzlerce eser ve hizmet... Biz bu ülkede bunları görüp bilirken o muhalefet olarak tanımladığımız, gündüz körlüğü hastalığına yakalanmış kardeşlerimizin gözleri ne zaman açılacak ki? Demokrasiyi bütünleştiren, tamamlayan muhalefettir. Çok da önemlidir. Ancak muhalefet bakarkör hastalığına yakalanmışsa bu çok kötüdür. Elbette yanlışlar, eksikler ve hatalar vardır. Muhalefet doğruların yanında motor, yanlışın karşısında da fren olmalı, projelerini ortaya koymalı. Görünen o ki, daha çok muhalefet özlemi çekeceğiz. Bizim başkaca birlikte yaşayacağımız bir ülke yok, hangi siyasi görüşten olursak olalım, “Mesele vatansa gerisi teferruattır.” diyelim.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.