NE OLACAK BU SURİYELİLER?

Son zamanlarda toplumda oluşan antipatik tutumlara bakıldığında gündemin en belirleyici unsurunu Suriyeliler oluşturmaktadır. Türkiye’nin hemen her yerinde kümülatif bir biçimde yaşamaları, halk nezdinde büyük sorunları da beraberinde getirmiştir. Bugünlerde toplumun selametine zarar veren tutum ve davranışlar ise bunu en iyi şekilde özetlemektedir. Bu durum insanlar nezdinde tahkir ve tezyif edici sonuçlar yaratmıştır. Aslında Suriyeli kitleye dair görüşlere bakıldığında iktidar ve muhalefet seçmeninin tek ortak noktalarından biri demekte pek tabi mümkündür. Çünkü sosyolojik parametrelere bakıldığında ortak tepkiler aynı duygulara tezahür etmektedir. Çok ta haksız sayılmamakla beraber bu insanların talepleri de hükümet nezdinde dikkate alınmalıdır. Çünkü devletin imkanlarının bu konuda yeterli olduğu herkes tarafından bilinir. Özellikle bugünlerde insanlar bunu kendi yöntemleri ile hallederek olayın ne denli önem atfettiğini bir şekilde duyurmaya çalışmakta. Şehirler bazında bakıldığında ise; Elazığ, Kahramanmaraş, Gaziantep, Bursa ve son olarak Denizli’de yaşanan olaylar durumun vehametine dikkat çekmiştir. Bu durum da haliyle insanları haklı çıkararak tedirginliğin ne denli kırılgan bir hal aldığını özetlemektedir. Bugün ülkemizdeki Suriye politikasını, Orta Asya ve Kafkaslardaki Türklerin asimile politikası ile bağdaştırabiliriz. Suriye topraklarında başat güç olan Rusya, aynı politikanın izlerini Ortadoğu topraklarına taşımıştır. Bunu anlamak için Suriye’den gelen mültecilere bakmak yeterlidir. Suriye iç savaşından bu yana Rusya sistematik bir biçimde bununda planını en ince ayrıntısı ile yapmış bulunmaktadır. Vlademir Putin’li Rusya, Türkiye Cumhuriyetinin yumuşak karnını iyi çözmüş olacak ki bugün aslında bazı insanlar tarafından hoşgörü ile karşılanan Suriyelilerin gelecekte Türk ırk yapısına büyük zarar vereceğinin de kestirilemez olduğu da ortadadır. Ondandır ki bu noktada da Rusya’nın gizli emelleri olduğu atlanılmamalıdır. Bugüne değin Türkiye Cumhuriyeti hoşgörü mekanizmasını devletinin ideolojik aygıtı misali sahiplenmiştir. Amma velakin ilerde bir azınlık sorunu yaşamamak adına bazı şeylerin tadında bırakılması da atlanılmaması gereken en önemli detaydır. Eğer bu hoşgörü aygıtı kullanılacaksa sadece Suriye bazında değil, K.Irak’ta Barzani ve oluşumunun asimile ettiği Türkmen’e, Doğu Türkistan’da Çin soykırımına maruz kalan Uygur Türklerini de uygulanmasıdır. Suriye iç savaşı boyunca vazifesini fazlası ile yapan devletlere baktığımızda bunu en iyi şekilde göğüslediğimiz ortada değil mi? Daha ne yapılabilir ki? Bizler her zaman millet olarak bu soruların altından başarı ile kalktık. Yalnız bugünlerde bazı şehirlerde bu durumun istismar edilmesi, misafirliğin kısası makbuldür moduna herkesi alıkoymuştur. Suriye’deki iç savaş bugün Soçi mutabakatı ile belli noktaya getirildi. Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya arasındaki anlaşma sonucu oluşturulan güvenli bölgelere Suriyeliler gönderilebilir. Soçi mutabakatından önce dini bayramlarda Suriyelilerin girdi ve çıktı yapması da aslında olayın kontrol altında olduğunun kanıtıdır. Bunların elimizde oluşturduğu doneler bugün Türk halkını bu noktada haklı çıkarmıştır. Suriyeli kitle tarafından olaya bakıldığında da Türk Devletini kurtuluş olarak görmeleri de, her zaman millet olarak vicdan ve merhamet noktasında yıldızımızın parladığıdır. Ama dile getirdim ya her şey fazlası ile yerine getirildi. Bugün birçok Suriyeli ile konuşulduğunda kendileri de tez vakitte geride bıraktıkları memleketlerine dönmek istemekteler. Sancılı geçen süreçlerin ardından bugün bazı şeylerde netliğin oluşması onların perdesinde de hareketlilik yaratmaktadır. Burada hükümet olarak bu istekler göz ardı edilmemelidir. Hülasa aynı durum Türk Milleti adına da sorularına cevap yaratmalı bu konudaki tedirginlikleri giderilmelidir.