Konya
°C
Yeni Meram

Nasreddin Hoca Der Ki...

Nasreddin Hoca Der Ki... - Rıdvan Bülbül - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
21.02.2017 08:21
0
8069
ABONE OL
Nasreddin Hoca, tarih- düşün – kültür ve Mevlana merkezli Konya turizminin mihenk taşı ve figürlerinden biri, gülmece ustasıdır. Konya coğrafyası Akşehir’den  yankılayan ince, zeka ürünü fıkra ve öyküleri  dünden bugünlere, bugünlerden de yarınlara ışık tutacak kıssa- hisse yüklü evrensel değerler. Nasrettin Hoca’nın, 122’lı yıllarda Konya/ Akşehir’de yaşadığına inanılan gülmece ustası Komik hikayeleri, anekdotları, özlü sözleri  fıkra ve öyküleri aynı zamanda felsefi kişilikli bilge. Osmanlı dışında kimi uluslar tarafından  da sahiplendi.Bir rivayete göre de.Eskişehir Sivrihisar’da doğdu, sonra Akşehir’e yerleşti; 1275-76 ya da 1285-86 yıllarında  Akşehir’de yaşama veda etti ve toprağa verildi. Hoca Nasrettin Hoca, Molla, Hacı, Efendi gibi lakaplarla anılır. Orta Asya’da Efendi lakabıyla bilinen Hoca’nın Özbek, Azeri ve Uygur kökenli olduğu  da öne sürülüyor.  Nasrettin hoca insan ilişkilerine yaptığı mizahi vurgularla yalnızca Türk değil dünya edebiyat tarihinin önemli figürü 1996-1997’de Unesco tarafından Uluslararası Nasretti Hoca yılı ilan edildi. Akşehir İlçesindeki Türbesine ilişkin, halk arasında çeşitli inanış ve gelenekler var. Halk yağmur yağmadığında Hocanın türbesine gider , yağmur duası eder. Mezarından alınan toprağın göz ağrısına iyi geldiğine, türbesine gelip de gülmeyenin başına bir iş geleceğine inanılır. Yeni doğan çocukların göbek bağı türbeye gömülür. Düğünlerden önce Türbeye gidilerek "mollalarının da al bize gel" diyerek  ilginç bir tören de yapılır. ... Nasreddin Hoca cimri olan bir tanıdığının evine gittiğinde bayat ekmek ile bir tabak bal ikram edilmiş,bayat ekmeği dişi kesmeyip sinirinden balı kaşıkla yemeye başlayınca ev sahibinin gözü yerinden oynamış;    -Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır. Hoca, hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve sonra da lafı gediğine koymuş; -Kimin içinin  sıyrıldığını Allah biliyor.   Hoca bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken kendi kendine düşünür; -Acaba, yaş çırpı kurusu gibi yanar mı? Daha sonra da şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur. Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar. Anırarak ve çifte atarak dört nala koşmağa başlar, Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır; -Aklın varsa göle koş! ...    Nasreddin Hoca’nın  evine tüccar  arkadaşı misafir olmuş. Hoca mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış, belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş. yanmanın etkisi gidince  başını tavandan indirmeyip sormuş; - Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?     Hoca hemen yanıtı vermiş; - Boğazıma ateş düştüğü zaman. … Bir gün Nasreddin Hoca kente  gelip arkadaşıyla birlikte  bir handa  kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş ; -Hocam, uyudunuz mu?  -Buyurun bir şey mi var? -Biraz borç para isteyeyim demiştim.     Hoca , horlamaya başlayıp seslenmiş; - Ben uyuyorum! … Padişah  Nasreddin Hoca’dan sormuş; -Hocam ben ölünce cennete mi gideceğim yoksa cehenneme mi ? Hoca korkmadan yanıt vermiş; -Cehenneme gidersiniz Padişahım? Padişahın sinirden sakalları titremiş.  Bu durumu gören Hoca yeniden jobuşmuş; ; -Kızmayın Padişahım aslında cennete gidersiniz diyecektim fakat cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen suçsuz kişilerden cennet dolup taşmış. Cennete sığmazsınız diye cehenneme gidersiniz dedim. ... Nasrettin Hoca vaaz verirken içeriye aniden giren birisi sormuş;      “Eşeğimi kaybettim. Dinleyenlere  gören var mı, diye sorar mısınız? “    Hoca cemaate dönmüş ve sormuş; “İçinizde kitap okumayan, sanatla, edebiyatla uğraşmayan biri var mı?”    Cemaat arasından bir kişi ayağa kalkmış;   “Ben varım boş şeylerle vakit geçirmem!”    Hoca bu yanıt karşısında eşeğini kaybeden adama dönmüş ve işaretini vermiş; “ Boşuna başka yerde arama senin eşeğin işte burada...” ... Hoca,  kadı iken adamın biri gelip demiş ki;  “Kadı Efendi filan adam benim kulağımı ısırdı, hakkımın alınmasını istiyorum.” Adam ısırmadığını, iddia sahibinin kendi kulağını ısırdığını söyleyince “bekleyin ben şimdi gelirim” der ve arka odaya geçer. Hoca arka odada insanın kendi kulağını ısırıp ısıramayacağını kontrol etmektedir. Fakat kulağını ısırmaya uğraşırken sırtüstü yıkılır, başı yarılır. Mahkemeye başı sargılı olarak çıkar. Adam iddiasını yineler;    “Adam kulağımı ısırdı, davacıyım!“    Davalı ise kendini savunur;     “ Kulağını kendisi ısırdı, ben ısırmadım bu adam yalan söylüyor.”  Davacı söz alır;        “İnsan kulağını ısırabilir mi çok saçma”  Hoca merhum söze karışır ve şöyle der:    “Isırır  hatta ısırmak için uğraşırken düşer başını bile yarar.” ..    Hoca Nasreddin turşuculuk yapıyormuş. "Haydi turşucu geldi, turşucuuuu" diye bağırdığında, eşeği de her defasında anırıyormuş. Bu durum bir süre daha devam edince, Hoca merkebin kulağına eğilmiş; "Yeter be! Turşuyu sen mi satacaksın, yoksa ben mi?" .... Hoca körükle ateşini yaktıktan sonra körüğün ağzını tıkayıp duvara asmış.    Hocaya sormuşlar; "Körüğü ne diye tıkadın?" "İçinde o kadar hava var ki, takmayayım da ziyan mı olsun!" ... Hoca dul bir kadınla evlenir. Beşinci günü kadının  erkek çocuk doğurduğunu görünce, hemen aşağı kata inip kalem, kâğıt, divit vesaire alır ve çocuğun kundağı yanına koyar. Lohusa kadının yanındakilerden biri bunu neden yaptığını Nasreddin Hoca'ya sorar. Hoca da başını sallayarak yanıtlar;    "9 aylık yolu 5 günde alan çocuk, nerede ise birkaç gün sonra okula da başlar." ... Hoca, karısını boşamak için mahkemeye başvurur. Yargıç karısının adını sorar. "Bilmiyorum." deyince yargıç yine sorar;    "Kaç yıldır evlisin?" "Kırk yıldır." "Kırk yıldır  evlisin de, insan karısının adını bilmez mi?" "Ne yapayım? Geçinmeye gönlüm yok ki, ismini bileyim." ... Hoca, bir gün aksi bir ata binmiş. At alabildiğine koşuyormuş. Yolda biri sormuş; "Böyle nereye hoca?"    "Atın istediği yere..." ... Hocanın kapısına gelen komşusu istekte bulunur;  - Şu senin eşeği bugün bana versene? Hoca, “At, avrat, bir de pusat. Hiç emanet edilmez” Atasözünden esinlenerek vermek istemez; ancak komşu olduğu için kalbini incitmeden, savmak için zorunlu yalan söyler; - Komşu, bakma kusura. Evde eşek yok!    Tam o esnada, ahırdan bir ses gelir. Anıran Hocanın eşeğidir. Hoca, utanır üzülür.Adam tam gidecekken, sesi duyunca durur ve sitem eder; - Aşk olsun Hoca. Hani eşeğin yoktu.İşte ahırda bağırıp durur. Demek ki, yanında  eşek kadar, kıymetim yokmuş! Hoca, yalanına kılıf bulur;    - Sen ne tuhaf adamsın. Bana inanmazsın da, eşeğe inanırsın! ... Hoca Nasreddin yaşıyor olsaydı, acaba ahval-ı siyaset için ne derdi?Yanıt basit Öylesine çok fıkra üretirdi ki..... ortaya konulanlar  sanki Nasreddin Hoca çoğu  fıkraları gibi...
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.