Konya
°C
Yeni Meram

“MUM GİBİ YAŞ DÖK Kİ, GÖNÜL EVİN AYDINLANSIN!”

“MUM GİBİ YAŞ DÖK Kİ, GÖNÜL EVİN AYDINLANSIN!”-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.03.2018 00:29
15.03.2018 16:30
0
8102
ABONE OL
Mum yanmadan, mum tutuşmadan, anlayamazsınız onun halini. Mum dibine ışık vermez deriz, unutmuşuz, yanmış, bitmiş deriz. Mum yandıkça, göz yaşı damlasına benzeyen, ona misal olarak getirilen erimesindeki o manzarayı hemen bir çoğumuz fark edemeyiz. Mum yandıkça sessiz sessiz ağlar denmiştir. Mum’un döktüğü gözyaşları ozanlara, şairlere, gönül ehline ilham kaynağı olmuştur. Mum yananlara misaldir. Hz. Mevlana, ömrünü, “Hamdım, piştim, yandım” diye özetlemiş geçmiş. Mum mecaz olarak; Sakinliğe, Sükunete, Sessizliğe, Kalenderliğe, Tevazu sahibi olmaya, Büyüklük taslayanların meclisine uğramayanlara nispet edilmiştir. Mumun, yanmanın verdiği aşkla dökmüş olduğu gözyaşları aydınlığın habercisidir. Karanlığın sona ermesidir. Hırsla ağlayanların, hırsından ağlayanların, yalandan ağlayanların, gözyaşlarının ardına saklananların, rol icabı ağlayanların haricinde kalanların ağlaması bir başka ağlamadır. Mumun döktüğü gözyaşlarına benzeyen o gözyaşlarının her bir damlası, insanı yaratanın nazarında inci tanesi gibi değerlidir denmiştir. Hislenen, duygulanan, gözyaşlarına dur diyemeyen, kendiliğinden boşanıveren o gözyaşları gönül evinin aydınlamasının müjdecisidir. Bizler, gönül evlerimizi aydınlatamayanlarız. Taş kalplerin, Gülmeyi unutmuş yüzlerin, İnadı kırılmayanların, İkna olma adına en küçük bir çabası dahi olmayanların, Kontrolsüz öfkelerini kontrol etme çabası göstermeyenlerin, Sevgisizlerin, Samimiyetsizlerin, Hoşgörüye tahammülü olmayanların, Hakaret ve aşağılamayı kendisine yaşama biçimi olarak kabul etmişlerin, Gönül evleri nasıl aydınlanacak? Umut bize Hakkın sözü sevgili okurlar! Her geceyi Berat! Her gece Kadir bil! Denmesi boşuna değildir. Bilinmez bir gecede, gecenin bir saatinde, bir haller olur o katı gönüllere, o taş kalplilere, o sevgisiz, merhametsiz, acımasız diye bilinenlere… O gecelerin birinde, Öyle bir an olur ki, Kalp muma döner yumuşar, Gözler dolar, Ve bütün haneyi inleten bağıra bağıra ağlamalar, hıçkırmalar başlar. Bu hal başına gelen nasıl olduğunu, nasıl birden bire böyle hislendiğini, duygulandığını anlayamamıştır bile. O kalplere ilham eden, o kalpleri elinde tutan mum misali gözyaşları döktürmüş, o insanların gönül evleri gündüze dönüvermiştir. Kalbin yanması böyle bir şeydir işte… Göz yaşları dökülmeden, insan ruhuna serinlik çökmeden, insan kendine gelmeden gönül evleri aydınlanmaz. Gönül evlerini aydınlatmak ne kulun kendi elinde, ne de gönül evlerini aydınlattığı iddiasında bulunanların elindedir. Mevla, kulunu ağlattığı gibi, güldürmeye kaadirdir. Ağlamak seremoni değildir. Ağlamak ne bir yarış, ne bir gösteriş, ne de, ne güzel ağlıyor diye anlatılan bir övgü ve takdir ifadesi, ne de adama bak ağlayamıyor diye kınanan bir toplum yargısıdır. Ağlatan murat etmedikçe, ağlama adına ortaya konan bütün ağlamalar samimiyetten ve içtenlikten uzaktırlar. Ağlamak, gönül evinin aydınlanmasına vesile olan anahtardır da diyebiliriz. Bazen gönül evinin ne olduğunu, ne anlama geldiğini bilmezden gelme gibi duruşlara ve bakış açılarına sahipmiş gibi görünmemiz anlaşılır ve kabul edilir gibi değildir. Gönül evinin aydınlanabilmesi için,  mum misali dökülen o gözyaşlarının sebebi pişmanlıktır.  Pişman olunan o anlar inanın, insanın kendi elinde değildir. Gönül evimizi aydınlatmak için keşke bir çabamız olsaydı! Çünkü, gönül evi aydınlanmış bir insanın… Dilinde küfür olmaz! Kem söz söyleyemez! Laf taşımaz, kimsenin aleyhinde bulunmaz, fitne ve fesada sebep olmaz! Kalbi mum misali yumuşar! Öfkesi, kini, nefreti kendiliğinden söner gider! Kin saçan gözleri, durulur, sevgiyle bakmaya başlar. İşte onun içindir ki, Hz. Mevlana, yüzyıllar ötesinden, bugünlere “  Mum gibi, yaş dök ki, gönül evin aydınlansın!” diye sesleniyor.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.