Konya
°C
Yeni Meram
17.01.2015 12:02

Milletimizi birbirine düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim

A+
A-
17.01.2015 12:02
0
6823
ABONE OL
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Maalesef Türkiye'de ve başka yerlerde peygamber sevgisi üzerinden, Peygamberimiz üzerinden birtakım kavga yapmak isteyenler var. Bu kavga yapmak isteyenlere de fırsat vermeyelim. Onun üzerinden milletimizi birbirine düşürmek isteyenlere sakın fırsat vermeyelim" dedi. Bozdağ, Sancaktepe Belediyesi Ensar Vakfı Ortaöğretim Öğrenci Yurdu ile Ensar Vakfı Sancaktepe Şubesi'nin açılış törenine katıldı. Son günlerde, alemlere rahmet Habibullah olan, bütün insanlar için örnek gösterilmiş, barışı ve insanı yaşatmayı emreden, sulhun her şeyden hayırlı olduğunu ifade eden Rahmet ve İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'i karalama konusunda kampanya içerisinde olan kişilerin çıktığını belirten Bozdağ, dinlerin ve o dinlere inananların kutsal kabul ettiği şeylere herkesin saygı duymasının esas olduğunu vurguladı. Bozdağ, şöyle konuştu: "İnanırsınız inanmazsınız ama eğer birileri ona inanıyor, ona değer veriyor, onu sayıyor, onu kutsal görüyor, o dinin mensupları da onu kutsal görüyorsa, herkesin ona saygı duyması lazım. Eğer saygı duymazsak, o zaman ne yaparız, onların gönüllerini incitmiş ve kırmış oluruz. Bütün dinler esasında birbirine saygıyı, insanlara sevgiyi emrediyor. Birbirine değer vermeyi emrediyor. Ama maalesef bazı zavallılar bu gerçeği anlamamış durumdalar. Biz dinlerin kutsallarına saygı duyarsak, en büyük saygıyı kendimize yapmış oluruz. Çünkü İslam öyle emrediyor. Bütün kitaplara, bütün peygamberlere, hak olanlarına imanı da emrediyor. Ama maalesef Türkiye'de ve başka yerlerde peygamber sevgisi üzerinden, Peygamberimiz üzerinden birtakım kavga yapmak isteyenler var. Bu kavga yapmak isteyenlere de fırsat vermeyelim. Onun üzerinden milletimizi birbirine düşürmek isteyenlere sakın fırsat vermeyelim. Onları iyi tanın. Peygamberi sevenler şiddete başvurmazlar. Peygamberi sevenler yalan söylemezler. Peygamberi sevenler iftira etmezler. Peygamberi sevenler masum insanları öldürmek için canlı bomba olmazlar." "Pek çok yerde Müslüman kardeşlerimizi tahrik eden başka kişiler var, provokatörler var" diyen Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Başka başka uluslararası, ulusal kişiler var, yapılar var. Onun için onları da iyi takip edeceğiz. Onların derdi Peygamber Efendimiz değil, onun üzerinden insanlarımızı birbirine düşürmek, İslam dünyası ve Müslümanları birbirine düşürmektir. Bu oyuna, tuzağa hiçbirimizin gelmemesi, izin vermemezi lazımdır. Sevgi peygamberinin, rahmet peygamberinin gösterdiği istikamette biz yolumuza devam edeceğiz. Severek, sayarak, değer vererek, hürmet ederek, yolumuzu yürüyeceğiz. Bunun aksini söyleyenlere 'hadi oradan' deyip, onlara yolu mutlaka göstermemiz lazım." "Türkiye'de hiç kimse bu milletin inandığı değerlere hakaret edemez" Bozdağ, ifade hürriyeti diyerek insanların kutsallarının aleyhine yazı yazmayı birilerinin bir kez daha düşünüp, değerlendirmesi gerektiğini söyledi. İfade hürriyeti denilerek, insanların değer verdiği, inandığı, uğruna her şeylerini feda ettikleri peygamberlere kimsenin hakaret edemeyeceğini belirten Bozdağ, bunun saygısızlığın en büyüğü olduğunu ve buna hiç kimsenin hakkı olmadığını söyledi. Bozdağ, şöyle devam etti: "Başka yerde yazılmış, ben bunu köşeme aldım, bunu yazdım' demek de doğru değildir. Birisi saygısızlık yapıyorsa, birisi terbiyesizlik yapıyorsa, sen de onu yapmak zorunda değilsin. Onun için herkes ifade hürriyeti kapsamında görüşlerini elbette özgürce ifade edecek ama hakaret etmeden, sövmeden, saygısızlık etmeden... Eleştiri varsa onu mutlaka yapacaktır. Ama Türkiye'de hiç kimse bu milletin inandığı değerlere hakaret edemez, hakaret etme cüretini, ifade hürriyeti kılıfı altında gösteremez. Göstermemesi de lazımdır. Bu ifade hürriyeti değildir. Onun için buradan bir kez daha ifade ediyorum. Eğer bir insan yazarken, çizerken, konuşurken, küfürlü ve hakaretle konuşuyorsa esasında yazma, çizme, konuşma ehliyetine sahip değildir. Çünkü fikri olsa küfür etmez. Fikri olsa hakaret etmez. Fikri olsa hakaret içeren bir konuşma yazmaz, fikrini söyler." Mevlana'nın, "Kap içinde ne varsa dışına o sızar" sözünü dile getiren Bozdağ, "Sizin içinizde iyi şeyler varsa dışınıza iyi şeyler sızar. Güzellik varsa güzellik sızar, kötülük varsa kötülük sızar. Kabın içinde tertemiz su varsa onun içerisinden bir kir pas dışarı sızmaz. Onun için herkesin içindeki iyi şeyler dışarı sızmalı, kötü şeylerin hem içine girmesine izin vermemeli hem de dilinden dışarıya yansımasına da izin vermemelidir" dedi. "Önce kendini aydınlat sen" Dilin, insanların aynası olduğunu vurgulayan Bozdağ, dilin, sahibini ayrıntılarına kadar gösterdiğini anlattı. Bozdağ, şöyle devam etti: "Onun için dilimizden çıkana çok dikkat edeceğiz. Güzel konuşmak ve güzel ifadelerle derdini, meramını anlatmak fikir sahiplerinin birinci önceliği olmalıdır. Ben şimdi adının önünde 'Prof. Dr' yazan, bir gazetede köşe yazan, yıllarca o yazılarla 'aydın' olduğunu söyleyenlerin yazılarına bazen baktığımda diyorum ki, 'Madem aydınsın bu yazıda söylediğinde hiç aydınlık eseri yok. Karanlık bile bu yazıdan daha iyi'. Ama yazıyor, 'ben aydınım' diye geçiniyor. Önce kendini aydınlat sen. Kendini aydınlat ki başkalarını da aydınlatasın. Dilinden ve kaleminden küfür yağanlar, kendileri karanlıkta olanlardır. Başkalarını karanlıkta bulunmakla itham etmeleri sadece kendi içinde bulunduğu karanlığı aydınlık zannetmeleridir. Onun için bu karanlıktan lütfen çıkın, etrafınıza bakın, aydınlığın ne büyük nimet olduğunu siz de göreceksiniz." "Terör eylemini gerçekleştirenleri lanetliyorum" Bakan Bozdağ, Paris'te meydana gelen olay dolayısıyla bu terör eylemlerini gerçekleştirenleri lanetlediğini bildirdi. Bu eylemin bütün Müslümanlara, dünyanın huzuruna, barışına zarar verdiğini kaydeden Bozdağ, "İslam'a zarar vermez, Kur'an'a vermez. Onun muhafızı Allah'tır. Ama Müslümanım diyen herkesi incitmiştir" diye konuştu. Bozdağ, şöyle devam etti: "Bir insanı yaşatmayı bütün insanlığı yaşatmak kadar mübarek kabul eden bir dinin mensubu olanlar, nerede birisi ölüm diyorsa ona karşı durup, onun bu işi yapmasına herkesin engel olması, onları lanetlemesi lazımdır. Bugün bazı terör örgütlerinin verdiği zararı hiç kimse Müslümanlara vermiyor. Müslüman deyince insanların aklında kötü fotoğrafların oluşmasına maalesef birileri yaptıkları büyük yanlışlıklarla sebep oluyor. O yüzden bunların yaptıkları İslam'ı kirletemez, İslam'a ve Müslümanlara mal edilemez. Ama maalesef bazıları bir suç işleyenin eğer dini Müslümansa hemen 'İslami terörist' diye yapıştırıyor." Bir Norveçlinin 70 gencecik insanı kurşuna dizdiğini, Türkiye'den de Gizem Doğan'ın o saldırıda hayatını kaybettiğini hatırlatan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kimse dedi mi Hristiyan terörist? 70 gencecik fidanı kurşuna dizdi diye Hristiyanlığı terörizmle özdeşleştirdi mi? Almanya'da her gün Türklere ait derneklere, camilere saldırılar yapıyor ırkçılar. Kimse bunu Hristiyanlara mal ediyor mu? Etmiyor. İsrail yönetimi gökten, karadan ölüm yağdırıyor. Çoluk, çocuk kadın hayatı kararıyor, yok oluyor, kimisi sakat kalıyor, başka sıkıntılar oluyor.  Buna karşı kimse sesini yükseltiyor mu? Suriye'de 300 bin kişi Esed'ın zulmüyle hayatını kaybetti, kimyasal kullanıldı. IŞİD şimdi yine orada katliam yapıyor, onu görüyorsunuz. Irak yine öyle, Afganistan öyle. Bu zulümleri yapan terör örgütleri, ülkeler, yönetimler silahları kimden alıyorlar. Lojistik destekleri, organizasyonu kimden alıyorlar. Bu kadar terör örgütü var, eylem yapıyor, silahı olmasa yapabilir mi? Yapamaz. O zaman soruyorum. Kim bu silahları bunlara veriyor? Kim lojistik desteği bunlara sağlıyor. IŞİD'in saflarında bulunanların dünyanın pek çok ülkesinden, dinleri, kültürleri farklı insanlar gelmiş oraya, peki bu organizasyonu kim yapıyor? Avustralya'dan, Amerika'dan Çin'den birbirini tanımaz, bilmez bu insanları bir araya getirip, bir hedef doğrultusunda tanımadıkları insanları öldürmek için kim azmettiriyor?" Türkiye'nin 30 yıldır terörle mücadele ettiğini dile getiren Bozdağ, Reyhanlı'da pek çok vatandaşın bir canlı bomba saldırısında hayatını kaybettiğini hatırlattı. Bozdağ, şöyle konuştu: "Teröre karşı seslerini yükselttiler mi? Ölen Türkler olursa ses yok, ölen Suriyeliler olursa ses yok. Ölen başkası olursa ses yok. Biz diyoruz ki ölen kim olursa olsun, öldüren kim olursa olsun, memleketi, dini, vatanı ne olursa olsun, bir terör varsa onun karşısında bütün ülkeler, yönetimler halklar bir olmalı, birlikte ortak mücadele yapmalıdır. Senin terörün, benim terörüm olmaz. 'Eğer Türkiye'ye zarar veriyorsa iyi teröristtir, başka ülkeye zarar veriyorsa kötü teröristtir' olmaz. Terörün hepsi kötüdür, teröristin hepsi kötüdür. Hepsiyle hep beraber mücadele etmemiz lazım." Bakan Bozdağ, "Bütün illere üniversiteyi biz götürdük, herkesin zorunlu 12 yıl eğitim almasının yolunu biz açtık. Vakıf üniversiteleriyle okumak isteyen herkese de üniversitelerin kapılarını açtık" dedi. Eğitimin her şeyin önünde geldiğini, iyi eğitimle ailenin, mahallenin, ilçenin, ülkenin, çevrenin daha iyi olduğunu, o yüzden de herkesin en büyük yatırımı eğitime yapması gerektiğini belirten Bozdağ, hükümetlerin, belediyelerin ve her türlü hizmet üretenlerin yaptıkları işlerle alakalı eğitime yapacakları yatırımın en büyük yatırım olması gerektiğini vurguladı. Bekir Bozdağ, "İş güvenliği konusunda eğitime ciddi yatırım yapabilmiş olsa firmalar, böylesi vahim kazalar azalabilir, belki hiç olmaz. Başka iş yapan, o işle ilgili eğitime önem verse, orada hem kalite hem de başka şeyler daha ileriye gider. Her alan için bu geçerlidir. O yüzden eğitime hepimizin önem vermesi şarttır" diye konuştu. Hükümet olarak eğitime büyük önem verdiklerini, hazırladıkları her bütçede bir numaralı payı eğitime ayırdıklarını dile getiren Bozdağ, okullar, öğretmenler ve imkanlarının çoğalmasını istediklerini anlattı. Bakan Bozdağ, şöyle devam etti: "Her zaman konuşulur, 'fırsat eşitliği olsun yeter' denilir. Ama fırsatların eşit olması eğer imkanlar eşit değilse adil sonucu getirmeyebilir her zaman. Onun için bir yandan fırsatları eşitlerken, öte yandan da imkanları eşitlemek için büyük gayret ve çabanın içerisinde olduk. Her yerde çocuklarımız belli sayıda, 20-30 kişilik sınıflarda okusunlar, teknolojik ve diğer imkanların yanı başında olsunlar, boş geçen dersleri olmasın diye büyük gayretlerin içerisinde olduk. 2002'de Türkiye'de 400 bin civarında ortaöğretimde öğretmenimiz varken, şimdi 850 binin üzerinde öğretmenimiz var. Yani 400 binin üzerine 450 bin ilave yaptık. Yeter mi? Yetmez. Bilişim sınıflarıyla bütün okullarımızı buluşturduk. Öğrencilerimizin bilgisayarla tanışmalarını daha okulun ilk zamanında sağladık. İstanbul'da internet sorun değil ama Anadolu'nun köylerinde, şehirlerinde, beldelerinde ciddi sorunlar vardı. Şimdi Türkiye'nin en ücra yerine gidin, orada okullarda interneti göreceksiniz. Teknolojinin imkanlarını oralara kadar ulaştırdık." "Herkese üniversite kapılarını açan anlayışı getirdik" Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, okullaşma oranını çok ileri noktaya taşıdıklarını, bu nedenle sınıf mevcutlarının azaldığını söyledi. İstanbul'da henüz arzu ettikleri noktaya gelmediklerini ama ciddi mesafeler aldıklarını anlatan Bozdağ, Fatih Projesi ve akıllı tahta ile öğrencilerin daha büyük imkanlara kavuşacağını dile getirdi. Şu anda bu projenin hızlı bir şekilde yürüdüğünü, pilot uygulamaların Türkiye'nin tamamına yayıldığında teknolojinin bu imkanlarından insanların tamamının faydalanacağını belirten Bozdağ, "Eğitim konusunda atacağımız adımların tamamı, neslimiz daha iyi olsun, ülkemiz daha iyi osun, insanımızın refahı, düzeni daha iyi olsun temel anlayışı çerçevesinde atılıyor" dedi. Eğitimde, "4+4+4" gibi büyük bir reformu yaptıklarını kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu: "Birileri buna karşı çıktılar ama bu Türkiye için en önemli reformlarının başında gelmektedir. Bir yandan zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarırken, öte yandan meslek eğitimine önem veren bir anlayışı hayata geçirdik. Ara eleman yetişmesi ve başarılı olan herkese de üniversite kapılarını sonuna kadar açan bir anlayışı getirdik. Geçmişte imam hatipler bahane edilerek, meslek okullarına giden bütün yavrularımızın önü gayri adil bir şekilde kesilmiş, devlet eliyle haksızlık, hukuksuzluk yapılmış, mahkemeler bu haksızlığa, 'adalet'  kararıyla onay vermişlerdi. Hamd olsun şimdi bütün bunların tamamını kaldırdık. Şimdi ticaret lisesinden mezun yavrumuz istediği yeri tercih edip gitme hakkına sahip. Hangi meslek lisesine gederse gitsin, her biri hak ediyorsa, başarıyorsa istediği üniversitenin istediği bölümüne gidebiliyor. Fırsat eşitliğini sağladık, imkan eşitliği konusunda da çabamızı artırmaya devam edeceğiz." "Herkesin lise mezunu olduğu Türkiye'yi AK Parti iktidarı kurdu" Bekir Bozdağ, kız çocuklarının Türkiye'de bazı yerlerde ortaokuldan sonra okutulmadığını belirterek, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla Türkiye'nin her yerinde kız-erkek çocukların en az lise mezunu olacağını söyledi. "Herkesin lise mezunu olduğu bir Türkiye'yi AK parti iktidarı kurdu" diyen Bozdağ, şöyle konuştu: "Hani diyorlar ya 'Çok eğitim alanlardan AK Parti korkuyor'. Yok öyle bir şey. Bütün illere üniversiteyi biz götürdük, herkesin zorunlu 12 yıl eğitim almasının yolunu biz açtık. Vakıf üniversiteleriyle okumak isteyen herkese de üniversitelerin kapılarını açtık. Şu anda üniversitelerin dolmayan kontenjanları var. Türkiye burslarıyla her yıl yurtdışından binlerce öğrenciyi Türkiye'de okutuyoruz. 2015 yılında 6 bin kişi, yurtdışından, değişik ülkeden öğrenci okutuyoruz, öte yandan da Türkiyemizden yine binlerce öğrenciyi yurtdışına lisans, yüksek lisans ve doktora için gönderiyoruz. Bu yatırımları ülkemizin geleceği, insanımız, hepimiz için yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Dün Türkiye'nin üniversitelerinde başı örtülü öğrenciler kapıda ağlıyor ve onlara müdahale edenler kendilerini kahraman görüyordu. " "Sıkıntı bazı hastalıklı beyinlerde" Bozdağ, Türkiye'nin üniversitelerinde başı açık, başı örtülü bir sıkıntının olmadığını belirterek, "Kavga var mı? Yok. İrtica var mı? Yok. Laiklik elden gitti mi? Yok. Hiçbir sıkıntı yok. Sadece insanların birbirini sevmesinden, kardeşliğinden rahatsız olanların sıkıntısı olabilir. Ama onun dışında herhangi bir sıkıntı yok. Ortaöğretimde bir sorun var mı? Yok. Kamuda çalışmanın önünü açtık. Bir sıkıntı yok. Sıkıntı nerede, bazı hastalıklı beyinlerde. Onlarda sıkıntı var, o sıkıntıyı çözecek güç de bizde yok" diye konuştu. Bu milletin evlatları, fertleri arasında herhangi bir sıkıntının olmadığını ve olmayacağını bildiren Bozdağ, "Birileri bunu anlamadıysa, anlayacaktır. Her oyun bu millet tarafından boşa çıkarıldı, çıkarılmaya da devam edecektir" değerlendirmesinde bulundu. Bilal Erdoğan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan da Ensar Vakfı'nın sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin dört bir yanında 130'u aşan şubeyle mümtaz bir vakıf olduğunu söyledi. Vakfın, TÜRGEV ile birlikte Amerika'da, New York'ta, TÜRKAN adıyla bir vakıf kurduğunu ifade eden Erdoğan, Ensar Vakfı'nın uluslararası bir boyut kazandığını bildirdi. Bilal Erdoğan, vakfın, eğitim hayatlarında yardıma ihtiyacı olan öğrencilere destek olduğunu belirterek, "Burs olsun, kalacak yer olsun, derslerinin desteklenmesi olsun, kardeşlik ortamı ve bir sıcak yuva sağlanması olsun... Bir gencin eğitim sürecinde karşılaşabileceği, yüzleşebileceği sıkıntılarla boğuşmasıyla her türlü desteği sağlamada yardımcı olan Ensar Vakfımızın Türkiye'de çok daha büyük faaliyetlere imza atması için bizlerin vatandaşlar olarak desteğimizi eksik etmememiz gerekiyor" dedi. Türkiye'de, son 12 yılda hükümetlerin çok büyük hizmetlere imza attığını, eğitim alanında çok büyük işler yapıldığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Ancak biz vatandaşlar ve veliler olarak, okullarımızı maalesef biraz yalnız bırakıyoruz. Bizler hem çocuklarımızın eğitiminde rol almak için  okul aile birlikleri ve Ensar Vakfı gibi sivil toplum kuruluşları üzerinden bu süreçlere katkıda bulunmak  zorundayız. Okul aile birliklerine katılmadıysak, katılmalıyız. Okulumuzun eksikliklerini tamamlamak noktasında, okulumuzdaki öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak, müdürlerimizin, idarecilerimizin sıkıntılarına destek olma noktasında biz de orada bulunmak durumundayız. Bunun ötesinde Ensar Vakfı, İlim Yayma  ve TÜRGEV gibi kurumlarımızı, vakıflarımızı desteklemeliyiz. Burslarla, diğer eğitim destekleriyle onların yanında olmak durumundayız. Böylelikle hem sivil toplumun, hem hükumetin desteğiyle Türkiye'nin eğitim kalitesini çok daha yukarılara taşımalıyız." Bakan Bozdağ, daha sonra Bilal Erdoğan ile Sancaktepe Belediyesi Ensar Vakfı Ortaöğretim Kurumu Öğrenci Yurdu ve Ensar Vakfı Sancaktepe Şubesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Zirve Akademi'nin açılışı Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Zirve Akademi'nin açılış töreninde ise her işin başının eğitim olduğunu söyledi. Dünyanın en güçlü ülkelerinin bilgiye sahip olan ve bunu üreten ülkeler olduğunu vurgulayan Bozdağ, gücün esas kaynağının bilgi olduğunu kaydetti. Hükümet olarak eğitime çok ciddi yatırımlar yaptıklarını bildiren Bozdağ, Türkiye'nin bütün illerini üniversitelerle buluşturduklarını, 81 ilde üniversite olduğunu sözlerine ekledi.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.