Konya
°C
Yeni Meram

MEYDAN!

MEYDAN!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
21.03.2018 00:28
20.03.2018 16:28
0
2473
ABONE OL
Eskiden ne meydanlar vardı, ne meydanlar. Er meydanları, savaş meydanları, siyaset meydanları, miting meydanları, seçim meydanları. Bizim nesil, az meydan görmedi. Meydan deyince aklımıza neler mi gelirdi? At gelirdi, meydan gelirdi, yiğit gelirdi! Sonra şan gelir, derlerdi büyüklerimiz! Bizim zamanımızda, o meydanlar bir başka şenlenirdi. Rahmetli Osman Bölükbaşı gibi binlerce insanı meydana toplayan, konuştukça insanların yüzünü güldüren, kahkahalar attıran, milletin moralini yerine getirenler vardı. Bizim nesil rahmetli Bölükbaşını nasıl unutabilir? Konya’nın Hükümet meydanında, az konuşmadı Bölükbaşı. Eski meydanlar, o hatıralardan izler taşıyorlardı. Yeni meydanlar betonun hakimiyetinde, donuk, hoş geldin derken bile, gelmeseydin de olurdu der gibiler! Gölgeleneceğiniz bir ağaç gölgesi dahi olmayan meydanlarda kışın donar, yazın yanarsınız diyenleri galiba hiç dinleyen yok! Yıl olmuş 2018, Mart ayının son on gününe gelmişiz! Meydanlarda atlı zabıtanın atlarını gördük en son! Meydan deyince de, Kültür havuzuyla meydanlık vasfına elveda diyen Hükümet Meydanını saymazsanız, Mevlana Meydanı ve Kılıçaslan Meydanı var. Bizim neslin büyükleri, meydan yiğitsiz olmaz derlerdi. Teşbihte hata olmasın! Günümüzün yiğitlerinde at yok… Kılıç yok! Ok yok, yay yok! Bugünün yiğitlerinde tercihen koyu renk elbiseler var! Markalı kara gözlükler var! 6-7 bin liralık son model akıllı ve hiç susmayan cep telefonları var! At yerine, lüks dört çekerler, son model arabalar var! Meydanların çevresinde park etmişler, sahiplerini bekliyorlar. Meydan, dolu olduğunda coşkulu, boş oldu mu sessiz ve sakin... Büyüklerimiz meydan yapıyorlar, meydan yapacaklar ya… Ne demişler, mevkiler geçer, makamlar gelir- geçer. Meydanlar kalır, sizin adınızla beraber anılır! Bestesi Tanburî Mustafa Çavuş’a, Güftesi Âşık Hıfzî’ye ait olan Hisârbûselik makamındaki “Dök zülfünü meydane gel” şarkısını bizim neslimiz iyi bilir. Mecazdan giderseniz, söz atı sürülür meydana. Söz atı meydana sürüldüğünde ne mi olur? Sözünüze inananlar, kani olanlar, ayakta alkışlarlar sizi. Doğru söze, ikna eden söze, doğruluğuna hükmedilen söze kim ne diyebilir ki… Şayet, sözünüz sözlerle kesiliyor, sözünüzün hükmü geçmiyor ve insanlar size inanmakta zorluk çekiyorlarsa söz atı o meydanda iki adım dahi gidemez! ***** Bizde son yapılan meydanlar referans olarak alındığında, yeşile meydan verilmeyen, yeşille barışık olmayan, yeşilden uzak, yeşile küs, yeşille arasında uçurumlar olan meydanlar akla geliyor. Yeni meydan, yeşil alanla ne kadar yan yana gelebilir sorusuna nasıl cevaplar verilebilir? Yeşil alan… Pembe yalan! Yeşil alan! Vaatli yalan! Yeşil alan! Kuyruklu yalan! Neden mi? İşte size Mevlana Meydanı! İşte size Kılıçaslan Meydanı eski adıyla Kent meydanı! Bizim meydanlarımız, meydanlara çekidüzen verenlerimiz yeşille barışık değiller! Eski Stadyumun devasa alanı, Konya’nın nefes alacağı, yeşil alanı bol bir meydan olur mu diye sormuş arkadaşlar! Meydan olur olmasına da, içinde yeşil alan olur mu, ne kadarı yeşil, ne kadarı betona kurban gider onu da, zaman gösterecek! Sonra nefes alma meselesi var! Nefes almaya nereye gidiyorsunuz? Merama! Silleye! Meram Dereye! Kızılören’e! Yüz kilometre kadar gittiniz mi, Beyşehir’e… Oralara kadar gitmeyin, gelin eski stadyumun oraya nefeslenin deniliyor! Hepsi iyi hoş, hepsi güzel, sözler güzel, konu güzel, alan güzel, vaatler daha da güzel… Lakin, bizim şehrin ortasını, merkezini yeşillikten arındırma gibi ilginç bir merakımız var! Bütün endişemiz, inanmak isteyip de, inanamadığımız konu bu!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.