MENFAAT VE SİYASET

Dünyamızın bir menfaat dünyası olduğunu söylemek yanlış bir şey değil. Ben, “kendimden önce, memleketimin menfaatini düşünürüm, her şeyim memlekete feda olsun” diyenlere inanmayın. Hatta diyorum ki en çok da bu çeşit ifadeleri sık kullananlardan korkmak gerekir. İçinde bulundukları gizlenmiş, bastırılmış arzu, bu sözleri onlara çok sık söylettirir. Böyle olaylar, bilhassa siyasi politikayla uğraşanlar arasında görülür. “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim” diyen çok siyasetçi gördük. Bunların sonradan, kazandıktan sonra, namert olduklarını gördüğümüz gibi, hırsız olduklarını da gördük. Şimdi soralım. Ne demek “asla kendimi düşünmüyorum”? Bir halk deyimimiz var, “kendine hayrı olmayanın memlekete de hayrı olmaz” diye. Bir insan elbette kendini, ailesini ve hatta akrabalarını da düşünecek. Cuma hutbelerinde okunan yüce Allah’ın öğütlerinde bile bu var. Malum, seçimli, demokrasili siyasal dünyamızda, seçim devrelerinde yoğun propaganda (tanıtım) faaliyetlerine şahit oluruz. Bu faaliyetler için, tanıtım malzemeleri hazırlanır, seyahatler, geziler düzenlenir, buralarda yemekler, iaşeler söz konusudur, doğal olarak. Haftalarca bunları görürüz. Bütün bunlar olurken, vatandaşlar arasında şöyle konuşmalar geçer: - Biri, “Yav, falanca aday çok masraf ediyor.” deyince yanındaki” Sen ne diyorsun falanca onun belki iki katı masraf etti” vs vs şeklinde devam eder. Öte yandan, - “Yav adam, evini, arabasını satmış, kazanmak için gece gündüz geziyormuş” sesleri duyulur. Buna benzer manzaralar uzar gider. Bu olanlar karşısında, benim uyanık seçmenim gayet gerçekçidir. Bu konuda konuşmaları düşünceleri şöyledir: -Yav, adam çok masraf etti, kazanınca önce bu masrafları çıkarır herhalde. Daha öncekiler öyle yapmadılar mı? Makama geçtiğinde bir şeyi yoktu. Şimdi çalımından geçilmiyor. Değerli okuyucularım, özellikle siyasal propagandalarda, böylesine ağır masraflar bizim ülkemize has. Uzun yıllar aralarında yaşadığım, kerata Avrupa ülkelerinde, aday, eline bir pilli hoparlör alıyor, sokaklarda 15-20 kişilik küçük topluluklara kendini anlatıyor, sorulara cevaplar veriyor. Çalışmalarını böyle yapıyor ve kazanınca da, önce şu masraflarımı bir telafi edeyim demiyor.(!) Böylesi daha haysiyetli bir çalışmadır bence. Gelelim, “asla kendimi düşünmüyorum” diyen samimiyetsize. Biz diyoruz ki, düşün kardeşim, kendini de düşün, yeter ki adaletin ipini elinden bırakma ve Allah’ın her şeyi gördüğünü unutma. Hem kendine, hem de sorumluluğunu aldığın topluma hayrın olsun. Yeter ki, “ben menfaatimi asla düşünmüyorum” diye boş konuşma. Ünlü Fransız Düşünürü Motesquie’nin (1689-1755) bir sözü var: “Yeryüzünün en güçlü padişahı menfaattir.” Sıkıysa bu padişaha karşı gelin bakalım. Saygılarımla.