MEKTUP DA NEYMİŞ, ANCAK BİR PAÇAVRAYMIŞ-1

Covid-19/Sars-Cov2 pandemisi var gücüyle yayılmaya devam ediyor. Buna karşı gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkelerde bilim insanları, bilim kurul ve kurumlarıyla çok boyutlu çalışmalarını, araştırmalarını sürdürüyorlar. Bu çalışmalar, yayılmayı önleyici, koruyucu tedbirler, aşılama (bağışıklama), virüse karşı ilaç geliştirme şeklinde gruplandırılabilir. İç savaşlarla boğuşan, açlık ve sefalet içinde, kurt, böcek yiyerek ayakta kalmaya çalışan ancak doğal zenginliklerini başta ABD, Fransa ve İngiltere olmak üzere emperyalistlerin sömürmekte olduğu yoksul ülkelerin hiçbir şeyden haberi yok. Haberleri olsa da umurlarında olmaz, yaş ortalamaları 45’in altında. Dünya sağlık örgütü durumun farkındaymış havasında duruma dikkat çekmek amacıyla bazı söylemlerde ve paylaşımlarda bulunuyor. Örgütün esas söz ve güç sahipleri emperyalist devletler. Bunların umurlarında olabilir mi? Asla! Çünkü hazırladıkları 80 yıl önceki antropoloji sözlüklerinde zencilere yer veremezler, nedeni sorulduğunda "Biz zencilerin insan mı, hayvan mı olduğuna karar veremedik.” derler. Dünya pandemiyle birlikte yeni kavramlarla tanışmak zorunda kaldı. Yeni normal sosyal hayat, kısıtlamalar, EBA eğitim sistemi, sanal toplantılar, alışverişler vs. Ülkeler bütün sektörlerde ekonomik olarak küçülme trendine girdiler. Bu arada dünyada siyasi ve sosyal çalkantılar da hızını hiç kesmedi, adeta pandemiyle yarıştı. ABD başkanlık seçimi yapıldı, Trump gitti, Biden geldi. Aylar öncesinden Türkiye ve dünyanın gündemi bu seçime odaklanmıştı. Ne değişecekti? Hiçbir şey. Nihayet Trump gitti, Biden geldi. Dünyanın en büyüğü olduğunu, geldiği yerlere yeniden yerleşeceğini, başta Türkiye olmak üzere, Rusya'ya, Çin'e, Pakistan'a, Hindistan'a tehditler savurmaya başladı. Her gün binlerce insan covid salgını nedeniyle ölüyor, 300 bin civarında insan evsiz, aç, sokaklarda yaşayan homeless, milyonlarca cinsi sapık-LGBT, bireysel silahlanmada 350 milyonla dünyada birinci sırada, kaynamaya hazır bir kazan. Bütün bu manzara apaçık ortadayken, kan dökmeye, terör üretmeye, ihraç etmeye, siyasi krizler çıkarmaya, maşalarına yeni maşalar eklemeye var gücüyle devam ediyor. Aslında dünyamız yaratılışta canlı, cansız bütün unsurlarıyla uyumlu, entegre ve koordinasyon içinde dizayn edilmiştir. Her şey insan için yaratılmıştır. İnsanlığın hizmetine verilmiştir. İnsanlık, tarihten günümüze kitlesel zulümlerin hakim olduğu dönemlerde İlahi Kudretin tecellisiyle terbiye etmek adına kitlesel felaketlerle nice nesiller yok olmuş, yerlerine yenileri getirilmiştir. Kuran’da bu kıssalardan sıkça bahsedilir, sonunda da "İbret almaz mısınız?" diye de uyarır. Pandemi karşısında perişan oldular, cesetlerini bile defnetmeyi beceremediler, tırlarda günlerce beklettiler. Ama yine de ders almadılar. Parmaklarına doladıkları iplerle dünyayı kukla gibi yönetme alışkanlığına sahip müstekbir emperyalistlerin ipleri ayaklarına dolaşmaya başladı. Dün böyle bir dertleri yoktu. Çünkü muhatapları çok terbiyeliydi. Otur deyince oturur, sus deyince susar, neyi, ne kadar, ne zaman konuş demişse o kadar konuşur. “Kim bu asi çocuk? Kendi yetmiyormuş gibi bir de başkalarını uyandırıyor." diyor. Elbette bu çocuk bir imparatorluğun yanmış küllerinden Türkiye cumhuriyetini kurmuş Türk Milletidir. Şimdi ABD eski alışkanlıklarını daha farklı üsluplarla depreştiriyor, parmak sallamaya devam ediyor. Çok sesli Bremen mızıkacıları rolünde 54 senatöre mektup yazdırıyorlar ve bizi bununla uyarıyorlarmış. Şimdi mektuba bir göz atalım. ABD’de 54 senatör ABD Başkanı Joe Biden’a gönderdikleri mektupta Türkiye’ye sert eleştirilerde bulundu. Senatörler söz konusu mektupta, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkesini giderek otoriterleşen bir rotaya soktuğu”nu belirterek, "Erdoğan, sistematik olarak ülkedeki muhalefeti ötekileştirdi, eleştirel medya kuruluşlarını susturdu ya da sistemin bir parçası haline getirdi, bağımsız hakimlerden kurtularak yerlerine partisine yakın isimleri atadı ve birçok gazeteciyi hapse attı." ifadesini kullandı. İmzacı senatörler ABD’nin Türkiye’nin önemli müttefiklerinden biri olduğu belirterek, bu nedenle "Türkiye’nin insan hakları sicilini etkileme fırsatına sahip olduğu"nu kaydetti. Senatörler Biden yönetimine seslenerek, "Türkiye ile insan hakları ve demokrasideki gerileme konusunda açıkça konuşulması gerektiğini" vurguladı. Mektupta Biden yönetimine, "Erdoğan ve hükümetine ülkede ve yurtışında bulunan muhalefete yapılan baskıya son verme, siyasi tutukluları serbest bırakma ve otoriter çizgisinden dönme vurgusunda bulunmanız çağrısı yapıyoruz." denildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın izlediği dış politikanın giderek daha "kavgacı" hâle geldiği belirtilen mektupta, "Türkiye’nin Suriye’de IŞİD’le savaşan ABD destekli Kürtlere saldırdığı, Amerikan teknolojisiyle uyumlu olmadığı konusundaki uyarılara rağmen Rus hava savunma sistemlerini aldığı, Azerbaycan’ı Ermenistan’la toprak anlaşmazlığını çözmesi için şiddet kullanmaya teşvik ettiği" ifade edildi. Mektupta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2016 yılındaki darbe girişiminden sorumlu tuttuğu yurtdışındaki Türk vatandaşlarının susturulmasını istediği savunularak, buna örnek olarak NBA oyuncusu basketbolcu Enes Kanter gösterildi. Türkiye-ABD ilişkileri Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri alması nedeniyle uzun süredir gergin. Halkbank davası ve Türkiye’nin 2016 darbe girişiminden sorumlu tuttuğu, ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in iadesi gibi konular da iki ülke arasında gerilime neden olan diğer konular.