Medine Fatihi Konya Hamisi Fahreddin Paşa!

Bir Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi paşası ki, tarihe adını altın harflerle yazdırdı. Onun adı FAHRETTİN TÜRKAN. Hasta adam Osmanlının yenik düştüğü dünya savaşı sırasında, o Medine Fatihi olarak bu kutsal makamı koruyup kollama görevindeydi. Osmanlının Mondros Mütarekesi ile silah bırakmasından sonra, o Medine’de Sevgili Peygamberimizin MAKBERİNİ koruyup kollamayı yaparken, emrindeki askerinin iaşesi tükenmiş, sözde Medine çevresi Araplardan bir lokma ekmek dahi alamaz olmuş ve açlığın sefaletin de baskısı altında acı günler geçirirken, askerlerine yavrularım şu çekirge sürülerinden alıp saç üzerinde kavurarak yiyiniz. Ben yiyorum sizde yiyiniz emrini verir. Fahrettin Paşa istemeye istemeye görevini bıraktırılırken, Anadolu da Kuvayı Milliye’de Mustafa Kemal’in saflarına katılmak üzere Konya bölgesine gelir. Konya bölgesine gelmeden Atatürk’ten Akdeniz üzerinden yapılacak vatan müdafaasının planlarının yapılmasında Enver Paşa’nın da kendisine yardım edeceği talimatını alır. Fahrettin Paşa ve Enver Paşa, Akdeniz üzerinden günler haftalar süren yolculukla bir akşam saatlerinde, Yalıhüyüklü Tahsin Bey adındaki bölge eşrafının evine konuk olurlar. Tahsin Bey’in hariciyesinde, iki mümtaz komutan gecenin geç saatlerine değin sohbete dalarlar. Biri diğerine bir dini vecibe olarak Nuh Tufanı Kürre’i arz da umumi idi? Yoksa Hususi mi idi sorusunu sorar.Ve konu derinleştirilince içinden çıkılamaz konuma gelir. Sohbete Tahsin Bey girer. Bu sorunun cevabını bizim burada bir Camiül Eser mezunu idadi öğretmeni var. Ancak o muhterem inandırıcı bir yanıt verebilir der. Rica ederler o zatın buraya gelmesine yardımcı olunursa sevineceklerini söylerler. Tahsin Bey kahyasına görev verir, git Ortakaraviran İdadi öğretmeni Mustafa hocayı alıp buraya getir diye söyler. Kahya Mustafa hocayı at arabasına alıp getirir. Hocaya söz konusu soru yöneltilir. Mustafa Hoca cevap arz etmemden önce, zatı alilerinize bir soru sormama izin vermenizi diliyorum der. (Siz insanın topraktan mı yoksa, maymundan mı olduğunu mu bilirsiniz) dediğinde, el cevap olarak topraktan olduğunu biliriz dediklerinde, hiçbir kimseden bilgi almadım, yazılı bir eserden okumadım. Kanaatimi arz ediyorum, ‘NUH TUFANI ARZ ÜZERİNDE HUSUSİ OLDU’. Zira Adem yaratıldığında Hindistan’ın güneyindeki Aden Körfezi’ndeydi, Nuh Tufanı olana değin ancak dünyanın belli başlı yerlerine dağılmışlardı ki, Kürreyi arzın her yerinde insan yoktu derler. Hocayı tebrik ederler. Yanlarına yakın baş sedire davet ederler. İşte o Mustafa HOCA benim Rahmetli Kayın Pederim Mustafa ÇALTAŞI Hoca idi. Ve işte bu mümtaz insanlardan Fahrettin Paşa, İstiklal Savaşımızın kazanılmasında Konya bölgesinde en etkin ve aktif görevleri, Mustafa Kemal Paşanın emirleriyle sürdürür ve Konya bölgesinin İstiklal Savaşına katılımını disipline eder. Cumhuriyetimiz kuruluşu aşamasında Fahrettin Paşa Konya’da kutsal hizmetleri ifa ederken derin izler bırakmıştır ki, Arapoğlu makası adı ile bildiğimiz Mimar Muzaffer Caddesi, Atlı Tramvayların çalıştığı o dönemdeki parka onun adı verilir. Ne yazık ki tarihin derinliğine adı yazılmış mümtaz ve muhterem dünya büyüklerine, çamur at izi kalsın misali çamurlar atılmakta ve aziz ruhları taciz edilmektedir. Fahrettin Paşamıza ulusal basında Abdullah bin Zayed adındaki bir meczup hırsız suçlaması yaptı ki, yetkililerimiz resmi ağızdan cevabını suratına vurup, dersini verdiler. Tarihe mal olmuş değerlerimize, ne yurt içinden ve ne de yurt dışından hakaretler yağdırılmasına damarlarımızdaki asil kanlar müsaade edemez. Hele hele adını yaşattığımız değerler bizim ecdadımızdır. Ecdadımızın kemiklerini sızlatmamak da asli görevimizdir. Not: Anlatılar;Büyük Din Bilgini Merhum Mustafa Çaltaşı Hoca ve merhum Konya eşrafından Musa Ortakara