Konya
°C
Yeni Meram

Lale devri ve yansımaları

Lale devri ve yansımaları-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
07.08.2017 14:55
0
5573
ABONE OL
 Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler Servi yürütmediler goncayı söyletmediler Taşradan geldi çemen sahnına bîçaredürür Devr-i gül sohbetine lâleyi iletmediler Âdeti hûblarun cevr ü cefâdur ammâ Bana ettüklerini kimselere etmediler (Necati) *** Değişik süreçlerde, “Lale Devri” benzeri gösterişli zaman dilimleri yaşana gelmiştir. Çoğunluk soğan ekmeğe talim ederken, mutlu azınlık “Lale Devri” gerçeği yaşamıştır. Gelir dağılımındaki dengesizlik, eleştirilmiş, ancak ötekileştirme konusunda radikal önlem ve karar alınmamıştır. ... Lale Devri, Osmanlı’nın  (1718- 1730) yılları arasındaki döneme verilen addır. Padişah III. Ahmet ile Veziriazam (Başbakan) Nevşehirli Damat İbrahim Paşa; İstanbul'da bir eğlence dönemi başlatmışlardı. Şarap su gibi akıtılıyor, her gece bir başka köşkte zevk-ü sefa içinde eğlenceler yapılıyordu. İstanbul, baştanbaşa lalelerle donatılmıştı, gösterişli bir yaşam sür- git devam edip gidiyordu. Bu zevk ve sefa günleri Patrona Halil adındaki hamam tellakının önderliğindeki başkaldırıyla sona erdirilmişti. İsyancılar; o bağları bahçeleri yakıp yıktılar; Lale Devri'ni sona erdirdiler. Lale devrine nokta konuldu, dönemin ürettiği sanat ve edebiyat ortamı süreklilik kazanmıştı. Divan şiirinde kırmızı rengi ile lale sevgilinin yanağına ve aşığın gözyaşlarına benzetilirdi. Ortasındaki siyahlık sevgilinin yanaklarına özenme ve onu kıskanma dolayısıyla bağrında meydana gelmiş bir yara, dağlama olurdu. Ortasındaki karalığı ile lale, üzerinde ben olan bir yanaktır. Sevgilinin yanağı ve aşığın gözyaşları laleden daha kırmızıdır. Divan şairinin sözünü ettiği lale, çok zaman şakayık denilen gelincik lalesidir. Bahar, lale devri olarak nitelenirdi. İran mitolojisine göre yıldırım, yaprağın üstündeki çiğ tanesine düşmüş, çiğ tanesi ve yaprak alev alarak donmuş, lale de ortaya çıkmıştır. Lale, yabani bir çiçek oluşu, çabuk solması, suya ihtiyaç duyması vs. özellikleriyle şiirde çok sözü edilen bir çiçektir. Savaş meydanı ile aşığın gözyaşlarını döktüğü yerler ise birer lale bahçesi olarak karşımıza çıkar. ... Halkı avutmanın en değişik örneklerinden biri de; “Lale devri” denen, 23’üncü Padişah III. Ahmet döneminde 1730’da yaşanmıştı. III. Ahmet’in, Sadabad Kasrı’ndaki görkemli eğlenceleriyle birlikte, Osmanlı tarihinde de yeni bir dönem başlamıştı; İstanbul artık yaşamasını ve eğlenmesini öğreniyordu. Her yer lale bahçeleriyle donanmıştı. Baharla yaz aylarındaki Çırağan sefalarının gecelerine, zamanın ünlü ozanlarıyla musikişinasları katılır, kaplumbağaların üstüne dikilmiş yüzlerce kıpırtılı mumun titrek ışıkları içinde,  masallar yaşanırdı. Kışın ise ağırlık, helva sohbetlerine kayardı. Rus Çarı Deli Petro, Tebriz’i ele geçirince bundan yüreklenen İranlılar da, Osmanlı sınırlarında saldırıya geçmişlerdi. .... III. Ahmet, yeni savaşların pahalıya mal olacağına inanıyordu. Savaşa gitmeden, savaşa çıkıyormuş gibi görkemli bir tiyatro hazırlandı. Bir savaş alayıyla Üsküdar’a geçildi. Donanma da kıyı boyunca Boğaz’a doğru açılıyordu. Geçit töreni tam 4 saat sürdü. Üsküdar’da halkı kandırmak için, her türlü önlem alınmıştı. ... Milliyet Yayınlarından “tarih dizisi”nden “suikastve ayaklanmalar tarihi”nden alıntı; “Bir yanda padişahın tuğları çekiliyor; III. Ahmet, çevresindeki uzun sorguçlu silahlı muhafız takımının ortasında at üzerinde gidiyordu. Arkada sarayın ileri gelenleri, padişahın kılıcını, yedek sarığını, abdest ibriğini taşıyordu. Halkta, savaş ilanı düşüncesini uyandırmak için her çareye başvurulmuştu. Fakat Kadıköy’e gelindiğinde, alay dağılmış, kasırlara ve Boğaziçi’ndeki yalılara dönülerek, zevk ve sefa âlemlerine dalınmıştı. Bu aldatmacanın foyası çabucak ortaya çıkmış, halkın kızgınlığını arttırmıştı.” ... Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada İşte üç çifte kayık iskelede amade Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-aba. (Nedim) *** Bir göz ki, bakışı güle ve laleyedönmüştür. Can, hep o lale bahçesinden söz açmaktadır. Ey Lale gel de şen yanağından renk at. (Hz. Mevlana) ... Lale bir kimliktir ve bir ruh kişiliğidir ki, Selçukoğulları ve Osmanoğullarında naz ile büyüdüler ve renk cümbüşü içinde yaşadılar. Bu günlerde laleli havayı soluyor, aşırı sıcaklarda nefes alıyoruz. Büyükşehir Belediyesi tarafından başta Alaaddin Tepesi Kentin çeşitli bölgelerinde yeşil alanlara dikilen laleler uygarlıkların merkezi Konya için kartpostal bir manzara oluşturuyor. ... İlk lâleler, Orta Asya'da, Tiyenşan dağlarının kuzey yamaçlarında görüldü.Kazakistan'daki arkeolojik kazılarda izlere rastlandı. Horasan ve İran’da yayılıp bahçeleri süsledi. İran şiirinde, Hayyam, Hâfız ve Sâdi gibi şairlerin gazel ve rubailerini süsledi ve renklendirdi. Büyük Selçuklu Devleti'nin devamı Anadolu Selçuklu Devleti, çeşitli kültürlerin yeşerdiği coğrafyada yeni bir sentez yarattı. Doğu Roma'nın İkonium'u Konya'ya dönüştü ve başkent oldu: Sanat eserleriyle donatılan Anadolu, farklı kültür- inançların yaşayabildiği cazibe merkezi haline geldi. --- Lâle, XI ya da XII. yüzyılda İran yoluyla Anadolu'ya geçti; Hz. Mevlana'nın ölümsüz şiirleriyle yayıldı. Lâlenin Tiyenşan dağının eteklerinde başlayan yolculuğunda Konya, konaklama yerlerinden birini oluşturdu. Karatay Medresesi pencerelerini çevreleyen çinilerde lâleye benzeri motifler görülüyor. Kubâdabâd gibi kimi saray bahçelerinde lâlezarlar bulunuyor. ... ■ Bahçelerde bir lale açar. Atalarımızın Tanrı Dağları'ndan sıcak iklimlere göçerken atlarının terkisine koydukları lalenin ta kendisidir. (Hafız Çelebi) ... ■ Lale utangaçtır, taze gelin kadar, iltifat görmüş nazenin kadar utangaçtır. Sabır- u sebatın, ölümden sonra dirilmenin adıdır. --- ■ Beni bir lahza müsait bulamaz idlale Ne beyaz bakire zambak ne ateşten lale. (Yahya Kemal) ... Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler Servi yürütmediler goncayı söyletmediler Taşradan geldi çemen sahnına bîçaredürür Devr-i gül sohbetine lâleyi iletmediler Âdeti hûblarun cevr ü cefâdur ammâ Bana ettüklerini kimselere etmediler (Necati) ... Padişah III. Ahmet ile Veziriazam (Başbakan) Nevşehirli Damat İbrahim Paşa; İstanbul'da eğlence dönemi başlatmışlardı. Şarap su gibi akıtılıyor, her gece bir başka köşkte zevk-ü sefa içinde eğlenceler yapılıyordu. İstanbul, baştanbaşa lalelerle donatılmıştı, gösterişli bir yaşam sür- git devam edip gidiyordu. --- III. Ahmet’in, Sadabad Kasrı’ndaki görkemli eğlenceleriyle birlikte, Osmanlı tarihinde de yeni bir dönem başlamıştı; İstanbul artık yaşamasını ve eğlenmesini öğreniyordu. Her yer lale bahçeleriyle donanmıştı. Baharla yaz aylarındaki Çırağan sefalarının gecelerine, zamanın ünlü ozanlarıyla musikişinasları katılır, kaplumbağaların üstüne dikilmiş yüzlerce kıpırtılı mumun titrek ışıkları içinde, perisel masallar yaşanırdı. Kışın ise ağırlık, helva sohbetlerine kayardı. Rus Çarı Büyük yahut Deli Petro, Tebriz’i ele geçirmiş İranlılar da Osmanlı sınırlarına saldırmışlardı. II. Ahmet, yeni savaşlara girmenin, astarı yüzünden pahalıya mal olacağına inanıyordu. Savaşa gitmeden, savaşa çıkıyormuş gibi görkemli bir tiyatro hazırlandı. Bir savaş alayıyla Üsküdar’a geçildi. Donanma da kıyı boyunca Boğaz’a doğru açılıyordu. Geçit töreni 4 saat sürdü. Üsküdar’da halkı kandırmak için, her türlü önlem alınmıştı. --- “Bir yanda padişahın tuğları çekiliyor; III. Ahmet, çevresindeki sorguçlu silahlı muhafız takımının ortasında at üzerinde gidiyordu. Arkada sarayın ileri gelenleri, padişahın kılıcını, yedek sarığını, abdest ibriğini taşıyordu. Halkta, savaş ilanı düşüncesini uyandırmak için her çareye başvurulmuştu. Kadıköy’e gelindiğinde, alay dağılmış, kasırlara ve Boğaziçi’ndeki yalılara dönülerek, zevk ve sefa âlemlerine dalınmıştı. Bu aldatmacanın foyası ortaya çıkmış, halkın kızgınlığını arttırmıştı.” ... Bu zevk ve sefa günleri Patrona Halil adındaki hamam tellakının önderliğindeki başkaldırıyla sona erdirilmişti. İsyancılar; o bağları bahçeleri yakıp yıktılar. İsyancılar Damat İbrahim Paşa'yı öldürdü, cesedini sokaklarda sürükledi, Padişahı tahtından indirip yerine Sultan Mahmud' u geçirdiler. *** Lale, folklor, kültür ve sanattır. Bundan esinlenip “Lale Edebiyatı “doğdu. Dönemin ürettiği sanat ve edebiyat ortamı süreklilik kazanmıştı. Divan şiirinde kırmızı rengi ile lale sevgilinin yanağına aşığın gözyaşlarına benzetilirdi. Ortasındaki siyahlık sevgilinin yanaklarına özenme ve onu kıskanma dolayısıyla bağrında meydana gelmiş bir yara, dağlama olurdu. Ortasındaki karalığı ile lale, üzerinde ben olan bir yanaktır. Sevgilinin yanağı ve aşığın gözyaşları laleden daha kırmızıdır. Divan şairinin sözünü ettiği lale, çok zaman şakayık denilen gelincik lalesidir. Bahar, lale devri olarak nitelenirdi. İran mitolojisine göre yıldırım, yaprağın üstündeki çiğ tanesine düşmüş, çiğ tanesi ve yaprak alev alarak donmuş, lale de ortaya çıkmıştır. Lale, yabani bir çiçek oluşu, çabuk solması, suya ihtiyaç duyması vs. özellikleriyle şiirde çok sözü edilen bir çiçektir. Savaş meydanı ile aşığın gözyaşlarını döktüğü yerler ise birer lale bahçesi olarak karşımıza çıkar. --- Lale, çağlar boyunca dünyanın her yerinde duyguların anlatılmasında sembol olmuş, yaşamın zorluklarını, streslerini törpüleyen, gerilimleri azaltan araç olarak yaşamımızda yer almıştır. Soğanlı ve otsu bir bitki olan lale çiçeğinin asıl vatanının Orta Asya olduğu, Türkler tarafından Anadolu’ya getirildiği sanılıyor. Anadolu’da 12.yüzyıldan itibaren el sanatlarında süsleme motifi olarak kullanıldı, şiirlerine taşıyan ilk şair de Mevlana Celaleddin-i Rumi oldu. --- Lale, en parlak dönemini 16-18 yüzyıllar arasında Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşadı 50 kadar çeşidinin resimlendiği çeşitli kaynaklara göre 2000’değişik türünün olduğu belirtildi. Lalenin Anadolu’dan ilk yolculuğu Viyana’ya Sonra Hollanda’ya ve KanadaBaşkenti Ottowa’ya geçti, dünyada tanınır hale geldi. Kanada, Hollanda ve Japonya’da Anadolu’nun bu ünlü çiçeğinin adına halen festivaller düzenleniyor. ... ‘Defter-i Lalezar-ı”nda İ 1681-1726 yılları arasında İstanbul’ da1108 Lale çeşidinden söz ediliyor 17.Yüzyılda  ‘Ser Şükufeciyan-ı Hassa’ diye Çiçekçi başılık kurumu, sonra da ‘Çiçek ercümen-i Danişi’in Çiçek Akademisi kuruldu Edirne’den Mardin’e kadar birçok kentte lale bahçeleri vardı.    
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.