Konya
°C
Yeni Meram
19.01.2015 10:55

Lale Devri

A+
A-
19.01.2015 10:55
0
5747
ABONE OL
■ Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler Servi yürütmediler goncayı söyletmediler. ( Necati) *** Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşcu, kendisini Milletvekili seçme hakkını kazandıran Cumhuriyet Dönemini eleştirerek “ 600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklâm arası sona erdi”  açıklaması tepkilere yol açtı Cumhuriyetin kazanımlarına karşı çıkmak  abesle iştigaldi. Bu seçilme yatırımı olarak değerlendirilirken Babuşcu ile ilgili bir başka  gerçeğe  daha ulaşıldı.  “ Tülay Babuşçu 2009’da eşiyle Lalesan adlı bir şirket kurdular.  Lale yetiştirip İstanbul başta Belediyelere satıyorlar.2013 yılında sadece İstanbul Belediyesine 3 milyon liralık Lale sattılar...” Konu önemli ve soruşturulmalıdır. Kamu vicdanı rahatlamalıdır. Biz, Lale’ye Lale Devriyle olarak yaklaşmak istiyoruz. Değişik süreçlerde, “Lale Devri” benzeri gösterişli zaman dilimleri yaşana gelmiştir. Çoğunluk soğan ekmeğe talim ederken, mutlu azınlık “Lale Devri” gerçeği yaşamıştır.  Gelir dağılımındaki dengesizlik, eleştirilmiş, kalıcı hiçbir önlem alınmamıştır.  Lale Devri, Osmanlı Devleti'nin(1718- 1730) yılarlıdaki  döneme verilen addır. Padişah III. Ahmet ile Veziriazam (Başbakan) Nevşehirli Damat İbrahim Paşa; İstanbul'da bir eğlence dönemi başlatmışlardı. Şarap su gibi akıtılıyor, her gece bir başka köşkte zevk-ü sefa içinde eğlenceler yapılıyordu. İstanbul,  baştanbaşa lalelerle donatılmıştı, gösterişli bir yaşam sür- git devam edip gidiyordu.  Bu zevk ve sefa günleri Patrona Halil adındaki hamam tellakının önderliğindeki başkaldırıyla sona erdirilmişti. İsyancılar; o bağları bahçeleri yakıp yıktılar; Lale Devri'ni sona erdirdiler. Lale devrine nokta konuldu, dönemin ürettiği sanat ve edebiyat ortamı süreklilik kazanmıştı.    Divan şiirinde kırmızı rengi ile lale sevgilinin yanağına ve aşığın gözyaşlarına benzetilirdi. Ortasındaki siyahlık sevgilinin yanaklarına özenme ve onu kıskanma dolayısıyla bağrında meydana gelmiş bir yara, dağlama olurdu. Ortasındaki karalığı ile lale, üzerinde ben olan bir yanaktır. Sevgilinin yanağı ve aşığın gözyaşları laleden daha kırmızıdır. Divan şairinin sözünü ettiği lale, çok zaman şakayık denilen gelincik lalesidir. Bahar, lale devri olarak nitelenirdi. İran mitolojisine göre yıldırım, yaprağın üstündeki çiğ tanesine düşmüş, çiğ tanesi ve yaprak alev alarak donmuş lale de ortaya çıkmıştı. Lalenin yabani çiçek oluşu, çabuk solması, su ihtiyacı vs. gibi özellikleriyle şiirde çok işlenen çiçektir. Savaş meydanı ile aşığın gözyaşlarını döktüğü yerler ise birer lale bahçesi olarak karşımıza çıkar. Halkı avutmanın en değişik örneklerinden biri de; “Lale devri” denen, 23’üncü Padişah III. Ahmet döneminde 1730’da yaşanmıştı. III. Ahmet’in, Sadabad Kasrı’ndaki görkemli eğlenceleriyle birlikte, Osmanlı tarihinde de yeni bir dönem başlamıştı; İstanbul artık yaşamasını ve eğlenmesini öğreniyordu. Her yer lale bahçeleriyle donanmıştı. Çırağan sefalarının gecelerine,  ozanlar, musikişinaslar  katılır kaplumbağalar üstüne dikilmiş kıpırtılı mumun titrek ışıklarla masallar yaşanırdı. Rus Çarı Deli Petro, Tebriz’i ele yüreklenen İranlılar da, Osmanlı sınırlarında saldırıya geçmişlerdi.  III. Ahmet, yeni savaşlara girmenin, pahalıya mal olacağına inanıyordu.   Savaşa gitmeden, savaşa çıkıyormuş gibi görkemli bir tiyatro hazırlandı. Bir savaş alayıyla Üsküdar’a geçildi. Donanma da kıyı boyunca Boğaz’a doğru açılıyordu. Geçit töreni tam 4 saat sürdü. Üsküdar’da halkı kandırmak için, her türlü önlem alınmıştı; “Bir yanda padişahın tuğları çekiliyor; III. Ahmet, çevresindeki uzun sorguçlu silahlı muhafız takımının ortasında at üzerinde gidiyordu. Arkada sarayın ileri gelenleri, padişahın kılıcını, yedek sarığını, abdest ibriğini taşıyordu. Halkta, savaş ilanı düşüncesini uyandırmak için her çareye başvurulmuştu. Fakat Kadıköy’e gelindiğinde, alay dağılmış,  kasırlara ve Boğaziçi’ndeki yalılara dönülerek, zevk ve sefa âlemlerine dalınmıştı. Bu aldatmacanın foyası çabucak ortaya çıkmış, halkın kızgınlığını arttırmıştı.” ■ Bir safa bahşedelim gel şu dil-i na-şada Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-abada İşte üç çifte kayık iskelede amade Gidelim serv-i revanım yürü sa'd-aba. (Nedim)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.