Kürtler

Kürtler dendiği zaman, ağırlık merkezi Ortadoğu olan, Irak, Türkiye, İran ve Suriye’ye yayılmış kalabalık bir halk akla gelir. Bunun da ötesinde, biz Türkler için, Kürt dendiği zaman, bir yığın eşimiz, arkadaşımız, meslektaşımız, akrabamız akla gelir. Kürtler dendiği zaman, adeta kendimiz aklımıza gelir, kendimizden bahsediliyor kabul ederiz. Bunlar sebepsiz değil tabii ki. Ortadoğu coğrafyasında toplam takriben 30 milyon Kürt’ün yaşadığını üniversite kaynaklarından öğreniyoruz. Bunların en büyük bölümü Türkiye’de yaşıyor. Dağılım şöyle: Irak’ta: 6 milyon, İran’da: 8 milyon, Suriye’de: 2 milyon, Türkiye’de: 14 milyon. Görüldüğü gibi takriben 14 milyon Kürt vatandaşımız var aramızda. Aramızda başka kökenli yurttaşlarımız da var. 80 milyonluk nüfusumuzun, köken itibariyle, yuvarlak olarak yüzde 75’i Türk, yüzde 17’si Kürt ve yüzde 8’i öteki kökenler (Çerkezler, Gürcüler, Arnavutlar, Boşnaklar, Lazlar, Ermeniler, Rumlar vs). Bu verdiğim Kürt oranını, yani yüzde 17’yi çok yüksek bulanlar da var. Zamanımızda yapılan nüfus sayımlarında anadil, dolayısıyla köken sorulmuyor. 1965 nüfus sayımında bu soruluyordu. O zamanki oran çok farklıydı, yüzde 6 gibi. Nüfus artış oranının Kürt vatandaşlarda daha yüksek olduğu düşünülerek yapılan hesapta sonuç, bu gün için yüzde 10 çıkmaktadır. Yazar, Diplomat Bilal Şimşir’de, eserlerinde aynı oranı vermektedir. Bu oran ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olarak, ülkenin iyilikleriyle, kötülükleriyle hep beraber yaşayıp gidiyoruz. İnanıyorum ki, Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin vefakar, cefakar vatandaşlarıdır. Kürt tarihçiler, Kürtlerin çok eski yıllardan beri (antik çağdan beri, M.Ö.7.yy-M.S.2.yy) bu coğrafyada yaşayıp medeniyet kurduklarını, Urartular’ın dahi Kürt olduğunu iddia ediyorlar. Bunlara ait tarihsel kanıt kaynakların, egemen güçler tarafından yok edildiğini ileri sürüyorlar. Öte yandan görülüyor ki, bu cefakar halk, yakın tarihte bağımsız devlet şeklinde bir yönetime sahip olamamıştır. Şimdilerde, Kuzey Irak’ta, Irak Devleti bünyesinde, özerk bir Kürt yönetimi iken, bu statüden çıkıp, bağımsız bir Kürt Devleti (Kürdistan) olmak istiyorlar. Başkan Mesut Barzani, 25 eylülde, bunu halkoylamasına sunacağını ilan etti. Buna, başta Irak Hükümeti, daha sonra komşu ülkeler, Türkiye ve İran şiddetle karşı çıkıyorlar. İsrail alkışlıyor, ABD ise bu iş zamansız diyor. Onun için petrol ve gaz çıkarları ve İsrail’in güvenliği esastır. Sözünü dinleyen bir Kürt devleti, ABD için hiç de fena değildir. Hele şu Suriye’deki karışık işler bir sonlansın. Ondan sonra zaten meşhur uzun vadeli BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ele alınacaktır ABD tarafından. Bu menfur planda, Kürt Devleti vardır, yeni devlet sınırları vardır. Ne enteresandır ki bu planın içinde görevli olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da vardır. (2.Başkan olarak) Diplomasi, öylesine ustalık ve bilgi ister ki, akıl almaz. Acaba bizim başkan, bu menfur olayı içerden takip etmek için mi, bu planın içinde? Başka izah bulamıyorum. Barzani’ye dönelim. TSK Irak sınırında yığınak yaptı, tatbikat yapıyor. “Barzani, bu işi yapma” diyor, Irak Hükümeti, gerekirse askeri müdahalede bulunurum diyor, İran vazgeç Barzani diyor. Bence Barzani halkoylamasını yapar ve o iş orada kalır. Saygılar.