Konya
°C
Yeni Meram

Kur’an’dan Rahmet Esintileri: Yirmi birinci Cüz (1)

Kur’an’dan Rahmet Esintileri: Yirmi birinci Cüz (1)- Hüseyin TOPTAŞ- Yenimeram Gazetesi

A+
A-
30.07.2019 05:40
29.07.2019 15:42
0
3096
ABONE OL

İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?” (Hadid 16)

Rızkı veren Allah’tır

Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (1)

Allah kullarından dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.” (2)

Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (3)

Allah iyilik yapanların yanındadır

Allah hakkında yalan yanlış şeyler uyduran yahut kendisine hakikat geldiğinde onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? İnkârcıların sürekli kalacağı yer cehennemin içinde değil midir? Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarfedenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır.” (4)

Namaz Vakitleri

Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah'ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur.” (5)

Lisan ve renk farklılığı

Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.

O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.”(6)

Dinlerini parçalayanlardan olmayın

O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.

Bütün gönlünüzle O’na yönelin, O’na saygısızlıktan sakının, namazı kılın ve şirke sapanlardan, dinlerini parçalayıp -her bir grubun kendindekini beğendiği- fırkalara ayrılanlardan olmayın.” (7)

İslam coğrafyasında oluk oluk akan Müslüman kanı ve dinmeyen gözyaşı her geçen gün azalacağı yerde artarak devam ederken Rabbimizin bu uyarısına Müslümanlar dikkat etmek zorundadırlar. Peygamber Efendimizden hemen sonra Cemel’den Sıffin’e, Kerbela’dan günümüze kadar Müslümanlar birbirlerine karşı kılıç çekebilmişler, silah kullanabilmişlerdir. Müslümanlar siyasi mülahazalarla birbirlerini öldürmeyi mubah görebilmişlerdir. İslam, Müslüman olmayanların da dahil can ve mal emniyetine önem vermesine rağmen, neden, Müslümanlar birbirlerinin kanlarını İslam adına dökebilmektedirler?

Dini, kitlelere hâkimiyet aracı olarak kullanmak isteyenler, benim din anlayışım senin din anlayışından daha üstündür. Dolayısı ile benim anlayışıma tabi olmak zorundasın mantığı ile hareket ettiklerinden, fikir ve düşüncelerini karşılıklı tartışma ve müzakere yerine, ikna için, baskı ve terörü kendilerine en uygun yol olarak gördüklerindendir. Bundan dolayıdır ki din adına hareket eden ve yalnızca kendilerini haklı diğerlerini batıl gören zihniyet İslam dünyasında fitne ve fesadın çıkmasına, tefrikanın yaygınlaşmasına sebep olmuşlardır. Dini asli kaynaklardan öğrenerek parçalanmalara fırsat vermemek gerekir.

Akrabaya hakkını ver

O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (8)

İnsanlar düşünmeden karada ve denizde fesat çıkarıyorlar

İnsanoğlu yarınını düşünmeden çevresindeki birçok şeyi; imar ile ilgili yapılaşmadan avlanmaya, savaşta kullanılan silahlardan zirai ve ticari üretime kadar düzensiz ve yanlış uygulamalarla bozmakta çevreye ve doğaya zarar vermektedir. Sel yatakları üzerine inşaat yapanlar, sel geldiği zaman binaların gördüğü hasarı sel felaketine bağlayarak sorumlulukları üzerlerinden atmaya çalışıyorlar. Deprem bölgesinde yapılan inşaatlarda, deprem yönetmeliğine uymayan malzeme kullanımından kaynaklanan yıkımı depremin şiddeti ile bağlantı kurarak kendi sorumluluklarını fay hatlarına ve depreme yüklemeye çalışıyorlar. Kur’an-ı Kerim, yeryüzündeki denge ve düzeni bozan bu tür şeyleri ifade etmek için “fesat” (kötülük ve bozgunculuk yapmak) kavramını kullanır. Karada ve denizde ortaya çıkan fesadın, bizzat insanın kendi elleriyle işledikleri yüzünden çıktığını hatırlatarak insanları uyarmaktadır.

İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de (tuttukları kötü yoldan) dönerler.” (9)

İnsanın görevi nerede olursa olsun fesat çıkarmak, bozgunculuk yapmak değil ıslahtır. İnsanların, toplumların ve çevrenin ıslahı için gayret göstermektir. Islah için gösterilen tüm çabalar, gayretler salih amel olarak değerlendirilir.

Zalimlerin mazeretleri fayda sağlamaz

Sizi güçsüz yaratan, güçsüzlüğün ardından kuvvet veren, kuvvetli halinizden sonra da güçsüzlüğe duçar eden, saç ve sakalınızı ağartan Allah’tır. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, üstün kudret sahibidir.

Günaha saplanmış olanlar kıyamet koptuğu gün (dünyada) sadece çok kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar haktan (oradayken de) böyle saptırılıyorlardı.

Kendilerine ilim ve iman verilmiş olanlar ise onlara şöyle diyeceklerdir: "Andolsun, siz, Allah'ın yazısına göre, yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden dirilme günüdür. Fakat siz bilmiyordunuz."

Artık o gün zulmedenlerin ileri sürecekleri mazeretler fayda sağlamayacak, onlardan Allah’ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmeyecektir.” (10)

Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…

-----

  1. Ankebut 60

  2. Ankebut 62

  3. Ankebut 64

  4. Ankebut 68-69

  5. Rûm 17-18

  6. Rûm 21 – 22

  7. Rûm 31- 32

  8. Rûm 38

  9. Rûm 41

  10. Rûm 54-57

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.