Korona’dan daha tehlikeli virüsler var!

Değerli okurlar; Virüs maalesef hem dünyayı hem de ülkemizi esir aldı… Ülkemizde vaka sayısında artış yaşanmaya devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yapılan açıklamada corona virüsü nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 4'e yükseldiği hayatını kaybeden son bireyin 85 yaşında bir hanımefendi olduğunu duyurdu. Sağlık Bakanımız Koca tarafından Twitter üzerinden yayımlanan mesajda son 24 saatte yapılan 1.981 testin 168'i pozitif çıktı. 191 olan vaka sayımız maalesef 359'a ulaştı… Ölü sayısının dünyada 10 bini aşmasının ardından Türkiye'de vaka ve can kayıpları vatandaşlar tarafından araştırılmaya devam ediyor… Oysa koronadan daha tehlikeli virüsler görevlerini yapmaya halen devam ediyor… Mesela; cehalet ve adalet virüsü, fırsatı ganimete çevirme virüsü, ahlak virüsü, vurgun virüsü,  soygun virüsü… Saymakla bitmez! Bunların varlığını nedense hep olağan üstü dönemlerde fark edebiliyoruz… Lütfen, İnsanın hak ve hürriyetine saygı duyalım; hak ve adaleti rehber edinelim; sosyal adalete dayalı sosyal paylaşımı sağlayalım; emeğe saygı duyalım ve emek sömürüsüne son verelim. İnsanı, Yaratandan ötürü sevelim; hoşgörü sahibi olalım… Bir diğer konum ise araştırılmakta olan ama halen bir sonuca varılamayan korona virüsün neden ortaya çıktığı oldu… Uzmanların ve bilim adamların çoğu virüsün ekolojik dengeler yüzünden ürediğini söylemekte… Covid-19 salgını derin bir iklim ve çevre krizi yaşayan Dünya'da son yıllarda meydana gelen doğal afetler serisinin bir parçası mı? Koronavirüs yakın gelecekte meydana gelebilecek daha kötü salgınların bir başlangıcı mı? Tarihte yaşanmış en büyük ve ölümcül salgınların çoğu Asya ve Afrika çıkışlı ancak bundan daha önemli olan ortak özellikleri arasında; günlük hayatta bilimsel bilgi eksikliğinden kaynaklı hijyenik olmayan bazı etkinlikler veya beşeri faaliyetlerin çevrede oluşturduğu zararlar var. Kirlenen su kaynakları, kültürel diyet alışkanlıkları, aşırı avlanma nedeniyle doğada oluşabilen dengesizlikler bunlardan bazıları Günümüz medeniyetlerini, şehirlerini ve imkanlarını bir kenara bırakacak olursak, doğadaki büyük resme bakıldığında insanoğlu da diğer türler gibi sınırları doğa tarafından belirlenmiş hayat döngüsü ve dengesindeki yeri milyonlarca yıl boyunca pek değişmemiş olan bir tür. Ne var ki, son 10 bin yıl içerisinde insan kendine doğanın biçtiği bu sınırları tanımamayı ve bu çerçevede hareket etmemeyi seçti… Bu durum son yıllarda en çok sorulan sorulardan birini ortaya çıkardı: Doğa önümüze bu seçimin birikmiş faturasını mı koyuyor? Yani kısacası insanların kafasında deli sorular var… Rabbim hakkımızda hayırlısını versin… Hepinize Korona virüssüz günler diliyorum… Allah’a emanetsiniz…