Konya
°C
Yeni Meram

Konya'dan Bir Vali Geldi, Geçti ; Kemal Katıtaş

Konya'dan Bir Vali Geldi, Geçti ; Kemal Katıtaş - Rıdvan Bülbül - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.08.2016 02:17
16.08.2016 03:39
0
11413
ABONE OL
Konya’dan bir Vali geldi geçti, o sadece Vali değil aynı zamanda yürekli - dirayetli bir imparator, nev’i şahsına münhasır olan (kendine özgü) bir kişi ve yöneticiydi. ... Halkın sevgisinin önüne hiç bir güç karşı çıkamaz. Halk, severse. İçten,  kökten, yürekten sever. Halk, herkesi sevemez; çalışkanı, doğruyu, dürüstü iyi niyetliyi, sever. Halk, halkın içine gireni, kendisine geleni ve yakın duranı sever.    Halkın sevgisinde, diğer bütün sevgilerin toplamı vardır. Halkın bu anlamda yaklaşımı bir sevgi pınarıdır. Halkın sevgisinde “zorlama “  yoktur; anne sütü gibi ak ve paktır, helaldir. Halkın sevgisi, helal sevgidir. Günahı, vebalı, sorusu ve sorgusu olmayan bir sevgi nitelemesidir bu. Halkın sevgisi ölümleri de aşar, sonsuza denk uzanır, gider ve sonunda da  ölümsüzleşir. Böylesi kişiler ölseler de ölmezler, yaşarlar hep! ... “Gerçekten iyi olanlar, gerçekten yüksek"tir.” (George Chapman) ...        Konya’dan 29 yıl önce bir Vali, gelip geçti; Vali gibi Vali; yönetici gibi yönetici; insan gibi insan; duygu yüklü bir şair. Bu portre, Kemal Katıtaş’tan başkası değildi. ... “Yere atmışlar cevherleri, Bulanın da avradını. Yalan dolan haberleri, Salanın da avradını.”    (Kemal Katıtaş) ... Kula kul olmayan, doğrularında devletin ve hükümetin tepe noktasında yer alanlara da gereğinde rest çeken, insiyatifini son noktasına kadar korkusuzca kullanan Konya’nın sevgilisi Kemal Katıtaş! O, sadece Vali değil, kendinden menkul aynı zamanda bir imparatordu. Öyle ki, bu niteliği İç İşleri Bakanlığınca da onaylanmıştı. ...     Doğruya engel olana, Hileyi düstur kılana , Menfaat denen ummana, Dalanın da avradını.    (Kemal Katıtaş) ... Onun yaşam ve yönetim anlayışı  özellikle günümüzde ve yarınlarda ders konusu oluşturacak önemdedir. Şimdi Adana’nın Ceyhan İlçesindeki  aile mezarlığında ebedi uykusundadır ve belki de yaşananlar  ve uygulamalar nedeniyle kemikleri sızlıyordur. ...    Çifte rozet takanın da, Adaletsiz Bakanın da, Yağ çekerek makamın da, Kalanın da avradına.    (Kemal Katıtaş) ... 8 Şubat 1984- 14 Ağustos 1987 yılları arasında Konya’da Valilik görevi yürüten  Katıtaş’ın Bingöl ve Kığı  ilçelerinde Kaymakam iken, halk tarafından verilen  imparatorluk unvanı İçişleri Bakanlığınca  “teşekkür” olarak karşılandı. Katıtaş, 14 Ağustos 1987 Cum saat 16.30’da makam odasında rahatsızlandı aynı gün 21.15 de kaldırıldığı Numune hastanesinde yaşama veda etti. Halka bu denli içtenlikle halka mal olmuş Vali Katıtaş için ölüm yıl dönümlerinde her hangi bir anma tören yapılmaması tam bir vefasızlık örneğidir; her 14 Ağustos  geldiğinde vurdumduymazlık yüreğimize adeta bir kurşun yarası gibi yansımaktadır. ...    Fare tutmayan kediye,    İltifat, bilmem ki niye,    Rüşvet niyetli hediye,    Alanın da avradını. ...   Haber bağlamında öylesi anılarımız var ki her biri birer gazetecilik öğretisidir.  Ders verdiğim İletişim Fakültelerinde bu anıları  öğrenicilerime hep aktardım, teorik bilgilerini pratiğe dökmeye çalıştım ve çok da başarılı oldular. Benim öğrenicilerimin medya sektöründe ayrı bir yer vardır. Bu konuda o kadar mektup ve e-mail alırım ki onlarla hep onur duymuşumdur. Vefasız bir toplum olduk; renkli, yetkin, dinamik, cesur bir üslup sergileyen Kemal Katıtaş’ı da maalesef çabuk unuttuk. Oysa, Onun zamanında Gazetecilik yapanlar var. Çoğuna “manevi evladım” derdi. Bunları, çekinmeden herkesin önünde açıklardı. Başkalarını bırakın, onlar da unuttu, manevi babalarını. Ölüm yıldönümünü şimdi kaç kişi anımsıyor? Çok acıdır ...    Turgut Özal’ın en güçlü olduğu dönemde eşleri Semra Hanım, Genel Başkan olarak Papatyaların çağrısı üzerine bir dizi etkinlikte bulunmak üzere Konya’ya geliyordu. Hanımların çoğunlukta olduğu onlarca kişi ve bürokrat Kulu Makasına karşılamaya gitmiş, Vali Katıtaş, eşini göndermişti.  Semra Özal, karşılamada Vali’yi sormuş, kendisinin değil eşinin geldiği bildirilmişti. Semra Hanım bunu içine Sindiremedi. Eşine şikâyet edince Özal soruşturulması için Devlet Bakanı Ahmet Karaevli’yi görevlendirdi. Bizim de içinde bulunduğumuz mekanda Karaevli telaş içinde Katıtaşı  aradı; “Semra nÖzal Hanımı karşılamaya niçin gitmediniz? Ankara’da adeta olay oldu. Hanımefendiden özür dileyiniz!” Dün gibi anımsarım Kemal Katıtaş hiç istifini bozmadı, eğilmedi ve büğülmedi;   “Ben karşılamaya eşimi gönderdim. Konuğumuz Sayın Özal olsaydı, karşılardım. Protokol anlayışım budur doğrudur,  özür f dilemem.”  Karaevli fazla ısrar edemedi. Zaten Sayın Vali de telefonu çoktan kapatmıştı. Karşı duruş karşısında Katıtaş’ın hemen görevden alınacağı dedikoduları çıkmıştı.   takmadı, çalışmalarını sürdürdü.   Gazeteci, habere ulaşabilmek için, ikili ilişkilere önem vermeli, bu duruşu bir ilke ve kural gibi algılamalıdır. Kaynağa yakın olmak  bizim meslekte, çoğu sorunları aşılmasının nalfabesi niteliğindedir. Bürokratlar, bilgi vermekten genelde kaçınmaktadır. Çoğu kez, en basit haber bile, inisiyatifini kullanamayan yönetici elinde, yasak duvarlarını gazeteci ince ve zekice buluşlarla aşmasını bilmelidir. Örneğin benimde üç yıl öğrenicim olan Ulusal Basının ses getiren gazetecisi  İsmail Saymaz, Araştırmacı gazeteciliği de harmanlayarak duvarları aşmasını biliyor. --- Üniversitelerde ders verdiğim süreçte mesleksel anılarımı  aktarmayı yeğler, teorik bilgilerini pratiğe dökmelerine zemin oluşturur bu bağlamda da Katıtaş’lı anılar da  ön sıralarda yer alırdı.  Konya’nın Ereğli ilçesi yakınlarında çok ölümlü bir trafik kazası olmuştu. Haberi TRT adına izliyor, ölülerin kimliğini alamıyordum. Yetkili yasak diyor, başka bir şey demiyordu. Haber 13.00 ana bülteninde yer alacaktı ve on dakikalık süre kalmıştı. Kafamda bir yöntem oluşturdum. Yasak duvarlarını önüme çeken yetkiliye telefon açıp, kararlı ve sert bir tonla konuştum “Ben, Vali Kemal Katıtaş! Kazada ölenlerin kimliklerini derhal yazdır. ” Yetkili Valinin adını duyunca “Emredersiniz”  dedi ve adları birer birer yazdırmaya başladı. Diğer telefondan da Ankara’daki muhabir adlarını kaydediyordu. Haberi ayrıntılarıyla birlikte saat 13.00 ana haber bültenine yetiştirmenin keyfiyle, Vali Katıtaş’ı aradım “Vali bey dedim, siz imparatorsunuz! Ben de bugün Vali oldum. Kazada ölenlerin adını Katıtaş rolüyle aldım ve yetiştirdim. Bilginize” Şık bir yanıt vermişti: “ Zaten valisin, ben imparatorum, sen gazetecilerin Valisi.” Olay, yine çok ölülü bir trafik kazasıydı. Ilgın ilçesindeki kazaya ulaşmak zorundaydık. Otomobilim onarımda olduğundan çare  saygı değer Vali Katıtaştı..Ankara’ya gidiyordu,  Araç telefonundan arayıp  anlattım, Katıtaş,: “Sen Vali değil miydin? Trafik Müdürünü hemen ara!”  “Sayın Valim, dedim. O bir kez olur. Başka taktikler uygulamak zorundayım. Trafik Müdürü benim de dostum. Sizi aramadan onunla bağlantı kurdum ancak olmaz’la karşılaştım.” Kararlı konuşmuştu: “ Yeniden ara ben imparatorum, sen gazetecilerin valisisin.” Müdürün tutumu ve sesi değişmiş   aracı göndermiş, emir demiri kesmişti. .. İmparator Vali Kemal Katıtaş’ı 29. Ölüm yılında  anıyor, örnek oluşturmasını diliyoruz.  Ruhu şad olsun! ...    “Kemal’de çoşuyor efkar Sözü etmez kimseye kar, Maliyetine riyakar, Olanın da avradını.”    (Kemal Katıtaş)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.