KONYA’DA HAVA KİRLİLİĞİ Mİ VAR?

Gördüğünüz gibi şehrimizde hava kirliliği filan kalmadı. Gören var mı, ya da hisseden? Zaten teyakkuz halindeyiz, nerede görsek savaş açıyor, anında kirliliği yok ediyoruz. Eskiden vardı o dediğinizden…Şimdi, hava kirliliği var cümlesini duymanız mümkün değil. Bitti çünkü…Bitirdik, savaşı biz kazandık, biz! Çıkın dışarı, korkmayın, çıkın…çıkın… Tertemiz hava… Çekin ciğerlerinize… Ohhh…misler gibi! Bu espriler, bu yaklaşımlar, bu cümleler keşke gerçek olsa, keşke gerçeği yansıtsaydı! ***** Hava kirliliği konusuna yıllardır somut bir çözüm getirilemedi. Getirilecek noktasında çözüm önerileri olsa da, hava kirliliğini kesin olarak çözmek gibi bir çalışmanın içerisinde değiliz! En azından şöyle dört dörtlük bir çalışmamız yok! Çözüm ne olabilir? Doğalgaz olmayan hane bırakmamak mı? Kaliteli olmayan kömürü kapı eşiklerinden içeri almamak mı? Mahalli Çevre Kurulunun almış olduğu kararları uygulamak mı? Hep beraber, hep birlikte bir çözüm arıyor muyuz? Laf bazında evet! Bundan on yıl önce Bankalar taksit atlat diye kampanyalara başlamıştı. Bizde de doğalgazcılar, mevsim atlat adıyla kampanyalara başlamışlardı. Bir türlü taksit miktarını uzun vadelere yaymamışlardı. Bu durumda, şöyle olmalı, böyle olmalı, o doğru, hayır benim dediğim doğru hengameleri arasında ne oldu dersiniz? Yırtılan Deli Bekir’in yakası misali, olan vatandaşa oldu! Kürsülerde herkes konuşmaya başladı; Konya, hava kirliliğinden kurtulmalıdır, mutlaka kurtarılmalıdır! Sözün güzelliğini, derinliğini fark ettiniz değil mi? Toplantılarda, kürsülerde pek de güzel gittiğine de şahitsiniz! Şu iyi niyete bakın hele…Ay atlamıyorlar, mevsim atlatıyorlar, mevsim! Kim kimi mi atlatıyor? Vatandaş, o parayı ben nasıl öderim dedikçe, ne duyan olmuştu, nede dikkate alan! ***** Son on yıldır, hava kirliliği konusunu bir türlü halledemedik. Kömür ve doğalgaz arasında yaşanan mücadele bir yana, her yıl galip gelen hava kirliliği oldu. Hava kirliliğiyle nasıl mücadele edilmesi konusu yıllar önce masaya yatırılmıştı. Halen masa da… “Masada kaldı gitti, yazık oldu” diyenleri de, dinleyecek, itibar edecek kimse yok! Kömürden, kömür dağıtmaktan, düşük kaliteli kömür yakmaktan vazgeçebildik mi? Şimdilik hayır! Vazgeçmeye niyetimiz var mı? Henüz o aşamaya gelemedik! Bu konuda bir kararlılık sergilemeyi düşünüyor muyuz? Olabilir tabide, kararlılık için bazı gerekçeler ve şartlar oluşmalı babından cevaplara ve açılımlara sahibiz. 17 Aralık tarihinde görücüye çıkar gibi, bütün bir yıl yapılan, edilen her ne varsa, açılışını o güne bıraktığımız soğuk Aralık gününü beklerken, birde dua ediyoruz! O gün rüzgar essin, şehrin üzerine çöken o kalın sis ve is tabakası dağılsın diye… Bazen rüzgar esip bizi kurtarıyor, bazen sisini ve isini çözemediğimiz hava eleştiri oklarıyla birlikte, yağmur misali üzerimize yağıyor. Ve büyüklerimize her yıl sisle mücadele konusunda bir türlü tutamayacağımız ve tutamadığımız sözler veriyoruz. ***** Çare doğalgazda diyenleri de çok dinledik. Doğalgazı şehrimizin her köşesine bucağına ulaştırma konusunda da, geldiğimiz nokta pekte iç açıcı değil. Hatalardan,yanlışlardan, yanlış uygulamalardan dönmeye rıza göstermedik. Vatandaşın rahatça ödeme imkanı varken, ödeme şartlarını kolaylaştırma yerine, zorlaştırma noktasında inadımız inat dedik. Sonra ne mi oldu? Ekim sonu, Kasım başı dediğimiz bu noktada, henüz ne sobalar, nede doğalgaz ısınma amaçlı yanmaya başlamadı. Bu sis, bu is ne diye soranlara vereceğimiz bir cevap var mı? Yok, lakin; Dayadık sırtımızı rüzgara, es deli rüzgar, este, kurtar bizi diye mırıldanıyoruz hep bir ağızdan! Geçtiğimiz aylarda, Suriyeli sığınmacılara, fakir-fukaraya kömür dağıttık. Kömür demek is demek, göz gözü görmeyen sis demek. Doğalgaz o eski aşkından ve şevkinden bir hayli uzak. Kış mevsimine girmesek de, kış geldim geliyorum demek üzere… İnsanlar soba almaya, sobalarını kurmaya başladılar. Doğalgaz faturalarının, kış ortamına henüz girilmediği için ne geleceği bilinmiyor. Normalde 30 liraya varmayan faturalar, şimdiden 45 lira ve üzeri gelmeye başladı. Doğalgaz, adeta yakın da görün der gibi. İste, siste bildiğiniz gibi… Sobalar, gazlar yansa da var, yanmasa da…Ne olacak bu şehrin hali diyorsanız, 17 Aralık geldiğinde, eserse bir deli rüzgar esecek, inşallah bir yılı daha kurtaracağız, seçim arifesinde!