Konya Teknik Üniversitesi

■ Arayan hakkı en sonunda bulur. (Tevfik Fikret) ***    “ Bundan sonra önemli çalışmalarımız Konya Teknik Üniversitesi’nin kurulması konusunda yoğunlaşacak.”     Bu sözlerin sahibi Selçuk Üniversitesinin çiçeği burnunda Rektörü Prof. Dr. Sayın  Mustafa Şahin’dir.  Devir- teslim töreninde   Mustafa Hoca konuşmasını şöyle sürdürdü;     “Selçuk Üniversitesi, içinden yedi üniversite çıkardı. Bu konudaki tecrübesinin sekizincisi olacak Konya Teknik Üniversitesi'ni kurmaya yeteceğine inanıyorum...”  Bu söylem Teknik Üniversitesi için yeşil ışık yakmak, bir tür de işaret fişeğidir. --- Selçuk Üniversitesi Rektörü hemşerimiz Prof. Dr. Mustafa Şahin’in görevine başlar başlamaz önemli çalışmalarının Konya Teknik Üniversitesinin kurulmasına dönük olacağını açıklaması bölgemizde heyecan uyandırdı. Bu bağlamda öylesine çok destek telefonu ve e-mail aldım ki,  Konya Kamuoyu ve Sivil toplum Örgütleri aynı duygu ve görüş içindeler. İş adamı  Elektrik Mühendisleri Odasının uzun yıllar Başkanlığını yapan Elektrik Mühendisi Kemal Başarının heyecanını aynen yansıtıyorum; “ Rıdvan abi, Selçuk Üniversitesinin kuruluş belgesini getirdin.Sıra Konya Teknik Üniversitesinin kuruluş belgesini de getirecek heyetin içinde olursun inşallah.Rektörümüz devir teslim töreninde öncelikli yapacağı ilk işin Konya'ya Teknik Üniversite kurmak olduğun Basın Mensupları önünde açıkladı. Bu tutumu tüm Konya halkını, biz mühendis ve mimarları çok memnun etti.Başarıya ulaşmayan Sanayi ile Üniversite işbirliği Teknik Üniversitemizin katkısıyla gerçekleşecek ve önemli bir ihtiyaca cevap verecektir. Selçuk Üniversitesinin küllerinden doğacak Teknik Üniversitemizi haklımız ve özellikle sanayicilerimiz heyecan içinde bekletmedir. Konya’nın evladı Prof. Dr. Mustafa Şahinin projesini, halkımız, Sivil toplum örgütleri ve siyasal iradenin desteklediği de ortadadır.” ---    Kapımıza kadar gelen Teknik Üniversite, yanlış uygulama ve değerlendirme sonucunda elimizin altından kayıp gitmiş, buna koşut  Konya Üniversitesinin adı da Necmettin Erbakan Üniversitesine olarak değiştirilmişti.    Konya Üniversitesinin adının Necmeddin Erbakan’a dönüşmesi açık ya da kapalı eleştirilere neden oluşturmuş, kimi çevrelerce siyasal rant taşıdığı da öne sürülmüştü. Hatta bir siyasal partinin söz konusu düzenlemeden oy sağlayabileceği bile dile getirilmişti. --- Erbakan Hoca, Konya’yı çok severdi ve adaylığını memleketi Sinop’tan değil hep Konya’dan koydu. Adının Konya’da bir Üniversiteye verilmesi doğrudur.  Geçmişte yazmıştık ki; “Konya Üniversitesi yerine kurulmasına ivme kazandırılarak Teknik Üniversiteye Necmettin Erbakan adının verilmesi çok daha uygundur.” Teknik Üniversitemizin yasa tasarısı diğer illerle birlikte hazırlandı, bu nimet engellendi ve göz göre göre elimizden kayıp gitti. Ogün bugün, Teknik Üniversitesi konusu kanayan yaramızdır. Konu tartışıldı, çeşitli  polemiklere neden oluşturdu, düş kırıklığı yarattı. Merhum Erbakan, İTÜ çıkışlı başarılı bir mühendis, Türkiye’de değil,  dış ülkelerde de teknik adam bir mucit olarak ünlüdür. Dünya ölçeğinde buluşları vardır, gümüş motor onun eseri, ağır sanayi atağını da o başlattı. Teknik Üniversitemiz gerçekleşirse adı “Necmettin Erbakan Teknik Üniversitesi”  olmalıdır.  Bunu içtenlikle destekliyoruz. Şehir Üniversitesi özelliğiyle duyurulan  Konya Üniversitesi de adına dönüş yapmalıdır, ünlü İstanbul, Ankara Üniversiteleri gibi. Konya Üniversitesi, İç ve dış tanıtımımız bakımından önemli işlev üstlenecek, Teknik Üniversite ile kamu Üniversitesi sayısı da üçe çıkacaktır. Yeni Vakıf Üniversitelerin devreye girince eğitim – öğretim zinciri uzayıp gidecek çeşitli uygarlıklar merkez Konya da tarihsel misyonuna kavuşmuş olacaktır. ■ Taş yeşermez geçmiş olsa da nevbahar, Toprak ol da, bak nasıl güller açar.  (Mevlana) --- Geçmiş siyasetçiler Erbakan hoca ile yakın dostluğumu bilirler. Söz Erbakan Hocaya gelince kimi anılarımı anlatmak  farz oldu;    ■ Basından dostlarım telefon etti; “Odalar Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Milletvekilliğine bağımsız adaylığını koymak istiyor. Konya’nın nabzını doğru tuttuğunuz için ilk görüşmesini yapmak için adresinizi veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.” O yıllarda, Yeni Meram İş Hanında “Sabah” adında günlük bir gazete yayınlıyordum. Gazetenin isim hakkı bana ait olmasına karşın,  Sanayi Bakanlığına tescil ettirmediğimden, İstanbul’da yayınını sürdüren” Sabah “ için  hukuksal açıdan herhangi yaptırım uygulama  hakkı doğmadı. Atı alan Üsküdar’ı geçti bize gazetenin koleksiyonları miras olarak kaldı. Telefon konuşmasından dört saat sonra Erbakan Hocayla, karşı karşıyaydık. İlk fikir ve görüş alış verişinde bulunduk. Teknik Üniversiteden öğrenicilerini ve kendisine yakın duracak adları saptadık. Ben de nesnel gazetecilik anlayışımın gereği mesleksel etik ilke ve kurallarını öne çıkararak, yansız, doğru haberlerle destek vereceğimi belirttim. Sabah Gazetesinde atılan dostluğun temeli, giderek daha da güçlendi. Merhum Erbakan önce Başbakan Yardımcısı, sonra Başbakan oldu,  bireysel istekte bulunmadım. Çıkar ilişkisine dayanmadığından dostlukta kopma olmadı, giderek daha güçlendi.  Çok nazik ve beyefendi, vefaya önem veren bir kişilik yapısı vardı. İltifat etti, mültefit davrandı. Konya’ya geldiğinde aramama fırsat vermeden O, arar, Ankara’dan ise, gelip gidenlerle selamını hiç eksik etmedi. Makamlarına randevusuz giren kişilerden biriydim. İri yapısına karşın, nazik ve ince yüreği vardı. Vefa’ya önem veren bir Devlet adamıydı.. Gözlerinden zekâ fışkıran,  mühendis- politikacı- Devlet adamı Erbakan’ı ifade etmek kolay değildir. Sadece makinenin değil, politikanın da profesörüydü. Ünlü kimi Politikacılar –  iş başında olanlar dahil- rahle-i tedrisinden geçti; Cumhurbaşkanı- Başbakan- milletvekili etkili ve yetkili kişiler oldu. --- ■ Erbakan Hoca’nın eleştirdiğim bir yönü randevularına hep gecikmeli gelmesiydi. Başbakan iken Konya’da Belediye Başkanını ziyaret ediyordu; saat 10.da da basın toplantısı yapacaktı.  Basın ordusu izliyordu; saat 11.00 olmasına karşın gelmemişti. Meslektaşlarımın ricası üzerine Başkanlık katına çıktım, önümü güvenlik görevlileri kesti ve “yasak” dediler. Hoca ile yakınlığımı bilen Meram Belediye Başkanı araya girdi, Hocam yine beni ayakta, muhabbetle karşıladı. Hemen konuya girdim: “Sayın hocam, onlarca gazeteci aşağında bekliyor, saat onu geçti, on biri vurdu. Hızlı çalışıyorsunuz randevularda gecikiyorsunuz.” Hiç unutmam. Yanında oturan İç İşleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk “Hocam Rıdvan bey haklı” deyince sözünü yarıda kesti; “Rıdvan bey söyler ama, sen sus..”        Ortalık buz kesti.  Hoca konuşmayı sürdürdü; “Danışmanım olarak aynı uçakla Ankara’ya götürüyorum, bu işleri siz düzenleyin.” İncitmeden kabul etmedim. Hocamla dostluğumuz çıkarlar odaklı değildi. ■ Başbakanlığını kutlamaya gitmiştim. Özel kalem doluydu ve herkes sırasını bekliyordu. Zamanın İstanbul Valisi asker kökenli Vefa Poyraz da vardı. Özel kalem Müdürü Albay defterine adımı yazıp içeri girmesiyle birlikte kapı benim için açıldı. Uzun bir söyleşi yaptık. Kapıya kadar geçirdi,“kim bu?” diye şaşıranlar oldu. Bu Anadolu’nun alçak gönüllü insanıydı. ■ Başbakan olarak Konya’ya gelirken Ankara yolunda karşılayan kalabalıklar içindeydim. Hoca beni görünce,  yanıma geldi ve mahcup olduğum bir ifadede bulundu; “Konya için yola çıkarken seni göreceğim diye ayrı bir huzur duyarım.” ■ Başbakanlık günlerinde yine Konya’ya gelmiş, geniş salonunda ileri gelenlerle yurt sorunlarına ilişkin bir toplantıya katılıyordu. Arka sıraya ilişmiştim. Beni görünce yerinden kalktı, yanıma kadar geldi, elimden tutarak en öne götürdü ve  “Başbakan oluşuma en çok sevinen ” diye iltifat etti.  Vefa duygusunun zarif örneğiydi bu! Daha nice anılarımız var.    ■ Nefsini bilen kendini bilir.     Kendini bilen haddini bilir.    Haddini bilen Rabbini bilir. (Hz. Muhammed)

---

Kurulması olası Teknik Üniversite’ye  “Necmettin Erbakan” adının verilmesi merhum Hocamızın ruhunu da şad edecektir.