Konya
°C
Yeni Meram

KEŞKESİ ÇOK BİR 8 MART DAHA!

KEŞKESİ ÇOK BİR 8 MART DAHA!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
08.03.2018 00:50
07.03.2018 16:51
0
8510
ABONE OL
Kadınlar 8 Mart’tan, 8 Mart’a hatırlanan, gönlü alınan, sadece o gün haklarında güzel şeyler söylenilenler olmamalılar! Kadınlar günü, ne yazık ki, her geçen yıl daha hüzünlü, daha buruk, daha kırgın ve daha yorgun gönüllerin eriştiği bir gün olmaya başladı. Kadınlar günü, bir önceki yıldan kalan, biriken, gittikçe ağırlaşan vicdani ve insani bir yığın olumsuz konu ile gündeme taşınıyor. Dünyanın en medeni sayılan, kendisine medeni diyen devletler de dahil olmak üzere, kadınlara karşı samimi olmayı başaramayan bir dünyada yaşıyoruz. Kadınlara verilen hakların azlığından yakınanların dışında, bu hakların haddinden daha fazla olduğunu iddia eden söylemler var. Bitip-tükenmeyen, barışın, huzurun hayal olduğu savaşların en büyük zarar göreni, mağdur edileni kim? Topraklarında iç savaş çıkıp en fazla perişan edilenler kim? Özellikle Afrika ülkelerinde açlık tehdidiyle karşı karşıya olanlar kim? Hiç hak etmedikleri kadar şiddete, tacize, tecavüze, töre cinayetlerine maruz kalanlar, bırakılanlar kim? Çocuk yaşta evlenmeye zorlanan, bu türden evlilikleri meşru sayma düşüncelerinin odağında olanlar kim? Kadınlar, genç kızlar ve çocuk yaştaki kız çocukları! Kadın hakları konusunun neresinde olduğumuzu sorgulayan var mı? Kadınlara verilen sözlerin tutulduğunu düşünüyor musunuz? Dünya, kadınlara yaptığı zulmün, çektirdiği eziyetin sancılarını çektiğini ne zaman anlayacak bilmem. Kadınları anlamayı, onları dinlemeyi, onlarla birlikte el ele verip, bu dünyayı huzur içinde, barış içinde yaşanır bir hale getirdiğimizde ve bu düşünceyi başardığımız da, inanın, hayat daha bir yaşanır hale gelecek! Onun içindir ki 8 Mart, Kadınların yılda sadece bir gün hatırlandığı, akıllara getirildiği, bugün kadınlar günüymüş, bugün de, annenizin dediği olsun diye yaklaşılan bir gün olmasın! 8 Mart, keşke polemiklere, tartışmalara, anlamsız kadın-erkek çekişmelerine ve diyaloglarına kurban edilen, yada alelusul bir şeyler söylenip geçiştirilen, bir an önce bitse de, 9 Mart gelse diye gözünün içine bakılan bir gün de olmasın! 8 Mart, keşke, kadın hakları konusunda, kadınlara verilen, tanınan hakların açıklandığı, aşılamayan konulara neşter vurulduğu bir günün adı olsaydı! 8 Mart, keşke, kadınların özgürce arkadaşlarına, komşusuna, evine, işine, anasına-babasına gidip gelmesini, çocuğunu güven içinde hastaneye, okula götürmesini, cadde ve sokaklarda sataşılmadan, tacizlere, kapkaççılara tecavüzlere maruz kalmadan gidip-gelmesini sağlayan tedbirlerin alındığının ilan edildiği bir gün olsaydı! 8 Mart, keşke, kadınlara cehennem azabı yaşatan eşlerinden boşanma isteklerini kolaylaştıran, boşandıktan sonra, eski kocasının kadının evini basan, kadını, çocuklarını, kadının ailesini katleden onur kırıcı davranışlara, zorla güzellik olmaz diyerek, dur denildiği, ağır yaptırımların getirildiği ve bu türden olaylara müsamaha gösterilmediği kararların müjdelendiği bir gün olsaydı. 8 Mart, kadınlara nedense bir müjde günü olamıyor! Neden olamıyor? Cevapsız sorularla geçiştirilen ve yapılacak, edilecek kelimeleriyle biten cümlelerin bir sonraki 8 Mart’a ertelendiği, ötelendiği, araya kaynatıldığı yıllar geçirmeye devam ediyor kadınlar! Onlar, anamız, annemiz dediklerimiz, önlerinden geçmediklerimiz…. Hatırlarından çıkmadıklarımız, bir sözlerini iki etmediklerimiz, kırmaya incitmeye korktuklarımız değil mi? Onlar, sevdiğimiz, gönlümüzü bağladığımız, acısıyla-tatlısıyla koca bir hayatı paylaştığımız, sırdaşımız, hayat arkadaşımız eşlerimiz değil mi? Onlar, bazen bizlere hem annelik, hem ablalık yapan, kimimize ağabeyim diye, kimimize ablam diye sarılan, umut bağlayan… Abla olup bizi büyüten, okutan, kol-kanat geren… Kardeş olup bizim okutup gelin ettiğimiz, bizi görünce sevinçle boynumuza sarılan kız kardeşlerimiz değil mi? Onlar üzülmesine kıyamadığımız, ağlamasına dayanamadığımız, kimine anamızın adını koyduğumuz üzerlerine titrediğimiz, gözümüzde hiçbir zaman büyümeyen kızlarımız değil mi? Onlar, birçoğumuzu büyüten, evlatlarından daha fazla sevdiklerini söylemekten çekinmeyen, yanlarında bulunmaktan mutlu olduğumuz masallarıyla, ninnileriyle uyuduğumuz, her yanlarına vardığımızda elini öpmekten sarılmaktan, kendimizi alamadığımız, anneannelerimiz, babaannelerimiz değil mi? Kızlarımı okuttum, ayakları üzerinde dursunlar istedim diyenlerimiz bile kadın haklarına sıra geldiğinde, neden kem-küm ederler hiç düşündünüz mü? Ezilmek kadının kaderi değildir diyeceğiz! Kadın ekonomik özgülüğünü kazanmalıdır diyeceğiz! Kadınlar, bu ülkede Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı olmalılar diyeceğiz! Sonra ufaktan-ufaktan çark edeceğiz, öyle mi? Kadınları yüreklendirenler bizler değil miyiz? Her 8 Mart’ta verdikleri sözleri unutma yarışlarına girenler, bakın Türkiye Cumhuriyetinin banisi Mustafa Kemal Atatürk kadınlarımız için ne diyor, “ Dünya'da hiçbir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez." "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Kahraman, vefakâr, cefakâr Türk kadınları, 8 Mart Kadınlar gününüz kutlu olsun!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.