KAZI HİKAYELERİ!

Kazı deyince aklımıza öncelikle kuyu kazmak gelir. Kuyu deyince de, su kuyusu tabi ki, Su kuyusu kazmaya, özellikle kaçak su kuyusu kazmaya ölüp gidiyoruz. Ne mi demiş şair? “Kuyu...kuyu… /Derin kuyu.../ Serin suyu.../ Sorumlunun hoştur huyu… /Kazan kazsın…/ Sen var, Söğüt gölgesinde uyu!” Çünkü, kaçak su kuyuları ruhsatlı kuyuların iki katından da fazla… 70 bine yakın… Yer altı sularının canına okuduk. Taban suyu seviyesi S.O.S vereli o kadar çok oldu ki… Bu imdat sinyalleri yetmeyince, Obruklar oluşmaya başladı. Sonrada bu obruklar nereden çıkıyor diye, çatacak, kızacak yerler aradık. Kaçak su kuyuları açma merakımız böyle devam ettiği takdirde, obruklar, kuyu kazanların evlerini göçürdüğünde şaşırmayacağız! Sadece kuyu kazmıyoruz. Çünkü, bu şehirde ne kazı biter, ne kazacak yer sevgili okurlar! ***** Dokunma deyince kazmaya dokunmak, kazmayı kavramak aklımıza ilk gelen. Konya, Selçuklu Başkenti! Üstelik tarihi bir şehir! İyi ki de öyle… “Gez dünya'yı, gör Konya'yı” sözü kime, neyi, nereyi ve kimi hatırlatıyor? Biz birde, tarihe dokunmayı ve tarihi dokunuşlar yapmayı da çok seviyoruz. Büyüklerimiz, yöneticilerimiz, Konya’yı çok sevdiklerini söyleyenlerimiz, “ Birlikte Konya’yız “ lafını dilinden düşürmeyenlerimiz, gençlerini, öğrencilerini Selçukluyu tanımaya, öğrenmeye göndermeyi bir türlü başaramadılar gitti! Gençlerimiz, öğrencilerimiz defalarca Çanakkale’ye gitti, Kapadokya’ya gitti, Mersine gitti… Bir sefer olsun, Sultan Mezarlarının olduğu, “Alaeddin Tepe”sine kadar çıkamadılar! Malum çok uzak bu tepe! Orada kimlerin yattığını, kaç kişinin yattığını, isimlerinin neler olduğunu, söyleyebilecek var mı? Türkiye'de dokunulmadık tarih kalmadı, gidilmedik şehir kalmadı, lakin Konya’ya henüz sıra gelmedi! Kazı çalışmaları olduğundan müsait filan değil galiba…. İşte onun içindir ki, kazı hikayelerimiz pek meşhurdur. Kimi yerleri biz kazarız, kimi yerleri arkeologlar, ekipler kazar. Tarihin, tarihi doku argümanına bayıldığımızdan olacak, şehrimizin tarihi dokusu diye bir başlarız konuşmaya, bir bakmışsınız koca bir seneyi tarihi doku konuşmaları ve mesajlarıyla doldurmuşuz! Kazma-kürek hikayesinde neresini kazsak bu şehirde her yer tarih. Alaeddin tepesini yıllardan beri kazdıkta kazdık! Millet petrol mü bulacaklar dedi! Höyüğün altında, “Amfiteatr” filan mı var dahi diyenler oldu? Kılıçaslan Köşkü’nün kalıntılarını çıkardık. Alaeddin Tepesinde neredeyse kazılmadık bir yer kalmadı. Tepenin gözünün yaşına bakan olmadı anlayacağınız. Beş-altı isim verdiler, her kazıda o isimler yalan oldu. Alaeddin tepesi göz önünde olduğu için kazılara, vurulan kazmalara bütün şehir şahit oldu. Bir tarihte Konya surlarının kalıntısı bulduk üzerine katlı otopark yaptık! En son lahit çıkan bir alanın üzerine de meydan yaparak, tarihi gömdük, pardon koruma altına aldık! UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Çatalhöyük gibi tarihi bir değere sahibiz. Çatalhöyük bu şehrin, bütün dünyaca bilinen ancak, şehrin pekte umurunda olmayan bir köşesi. Konya ilinin Çumra ilçesi sınırları altında yer alan Çatalhöyük, ilçenin 10 kilometre doğu bölgesinde yer alıyor. Sonra Kilistra var… Konya kent merkezine 50 kilometre uzaklıktaki antik kent, Meram ilçesi Gökyurt Mahallesi sınırı içinde bulunuyor. Kilistra, Kiliseler, şapeller, manastırlar, gözcü kuleleri, sığınaklar, antik yollar gibi mimari örnekleriyle oldukça önemli bir turizm potansiyele sahip olsa da, konuyu bilenlerin keşfettiği, bizim ise keşfetmeye pekte niyetimiz olmayan bir değer. Sille, Selçuklu Belediye Başkanları Adem Esen ve Uğur İbrahim Altay’ın yaptığı çalışmalarla turizme ve Konya’ya kazandırılan bir turizm cenneti. Astra Antik Kenti Konya ilinin Hadim ilçesine 17 kilometre uzaklıkta Bolat Köyü sınırları içinde yer alsa da, fazla bilinmeyen, gidilmeyen bir başka garip ve yalnız bırakılan turizm değeri. Isaura antik kenti ve Zengibar kalesi Konya- Bozkır Kara yolunun üzerin de Bozkıra 16 km uzaklıkta. Bozkırdan Konya yolunun 10. Km. sindeki Yazdamı- Hisarlık-Işıklar yol ayrımından saptıktan sonra Işıklar yolu takip edilerek Zengibar’a araçla ulaşılabiliyor. İsaura bugünkü Zengibar Kalesi olarak bilinen yer. İsaura, 1860 metre yükseklikte hakim bir tepe üzerine kurulmuş bir başka antik şehir. Isaura’da kaderine ve yalnızlığa terk edilmiş bir başka turizm değeri. Sille ve kısmen Çatalhöyük haricinde kalan yerler için ulaşım sıkıntılı. Orada kalınma gibi, yemek yeme gibi durumlar söz konusu değil. Gidenler ya akşam geri dönecekler yada, yakın ilçelerde kalacaklar. Onlarca yıldır, sadece Sille’yi çözebilmişiz. Kazıyoruz, tarih çıkınca kızıyoruz. Dünya Tarihi Şehirler Birliğinin Yönetimine girince seviniyoruz. Turizm değerlerine destek olmak, sahip çıkmak deyince nutkumuz tutuluyor, laf demetleri, laf buketleri sunup, geçiştirme ve öteleme yolunu seçiyoruz. Yılda en az 5 milyon ziyaretçi bekliyoruz denilen kürsü konuşmalarının üzerinden on yıldan fazla bir zaman geçti. Turizm cennetlerimiz eli böğründe, boynunu eğmiş, ellerinden tutacak, onları canlandıracak, bölgeyi heyecanlandıracak adımların atılmasını bekliyor!