Konya
°C
Yeni Meram

KAMU VİCDANI RAHATLADI, ULUSCA “OH!.” DEDİK...

KAMU VİCDANI RAHATLADI, ULUSCA “OH!.” DEDİK...-Yeni Meram Gazetesi-Rıdvan Bülbül

A+
A-
18.01.2017 10:28
0
7568
ABONE OL
■ Kim ki haksız yere suçsuz bir insanı öldürürse, sanki tüm insanları öldürmüş gibi sayılır. Kim de suçsuz tek insanın hayatını kurtarırsa tüm insanları kurtarmış gibi kabul edilir. ( Maide Sûresi) *** Yazı başlığını bir kez daha yineleyelim; Kamu vicdanı rahatladı, Ulusca “oh!” dedik. ■ Ortaköy'de yılbaşı gecesi 39 kişinin yaşamını yitirdiği korkunç Reina katliamını gerçekleştiren Ebu Muhammed El Horasani kod isimli saldırgan Ebu Muhammed El Horasani kod adlı teröristin Esenyurt'taki bir sitedeki adresini günler öncesinde belirliyen güvenlik güçleri 24 saat boyunca evi aralıksız izledi. TEM ekipleri saat 23.30'da saldırganın kaldığı örgüt evine operasyon düzenledi. Yoğun güvenlik önlemleri altında yapılan operasyonda Ebu Muhammed El Horasani kod isimli terörist ile Kırgızistan uyruklu bir erkek ile Senegal uyruuklu Dina A. (27), Somali uyruklu Aysha M. (27) ve Mısır uyruklu Tene Trare (26) sağ olarak yakalandı. Saldırganı yakalamak için Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde özel ekip kuruldu; 16 gün boyunca İstanbul'a geldiği günden itibaren yaklaşık 100 bin saat güvenlik kamerası görüntüsünü incelendi. Teröristin saldırıya giderken Zeytinburnu'ndan taksi ile yola çıktığını belirleyen polis, Beşiktaş'ta katliamı gerçekleştirdikten sonra yaralıların arasında dışarı çıktığı taksiye binerek yaklaşık 300 metre gittikten taksiden indirildiğini saptadı. Bir süre yürüyen saldırgan kaçış rotasında ikinci kez taksiye binerek Zeytinburnu'nda bir lokantaya geldiği belirlendi. Saldırıdan sonra 2 gün Zeytinburnu'nda kalan saldırganın daha sonra Esenyurt'ta bulunan eve giderek burada uzun süredir kaldığını da anlaşıldı. Polisin bir süredir izlediği sitedeki apartmanın 5'inci katında bulunan daireye operasyon düzenledi. Saldırgan, polis eve girince saklanmaya çalıştı, yatağın altına girerken kıskıvrak çatışma olmadan canlı olarak oğlu ile ele geçirildi. Alınan bilgilere göre Operasyon MİT ve Polisin ortak çalışması sonucu başarıyla sona erdi. Polisimizi ve İstihbarat Teşkilatımızı İç İşleri Bakanlığımızı, başta Bakan Süleyman Soylu olmak üzere içtenlikle kutluyoruz. ... Terörün insafı yoktur. Terörün merhameti de yoktur. Terör dobra değil kalleştir, arkadan vurur, kan emicidir. Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakıyor. İnsanlar ölüyor, sakat kalıyor. ışıklar sönüyor, yuvalar dağılıyor, Terörün, sağı, solu, ırkı, dili, milleti de yoktur. Terör, insana ve insanlığa karşıdır. Kanlı eller, cana- mala kastediyor, çoluk çocuk demeden, kadın erkek ayırım yapmadan, genç mi, yaşlı mı hiç bakmadan ve acımadan tetiği çekiyor. Terör, bir cellat mizansenidir. Terör, çağdışı bir zihniyetin kan kusan belasıdır. Terör, şeytanın değişik görüntüsüdür. Terör şeytanın insanlara ve insanlığa tuzağıdır. Kimin, nerede ve nasıl kurşunlarla delik-deşik edileceği önceden bilinememektedir. ... Daha önce de dile getirmiştik, Terörle manipulasyon, el ele, kol kola gitmeye başladı. Önemine koşut, kimlik, sistem, ad değiştirdi; Küresel terör var; ülkesel terör var; bölgesel terör var, devlet terörü var. Terör sözcüğü, Fransız Akademisince gerçekleştirilen 1798 sözlüğünde yer aldı . Daha sonra 1793 ile 1794 arasında Fransa'yı kan gölüne dönüştüren "Zanlı Yasasının” sonuçlarını ifade için kullanıldı. Devrim Meclisine "terör gündemi" olarak sunulan yasa, kimi yayın organları ve yazarlarca, dine, özel mülkiyete ve devrim muhaliflerine karşı bir savaş ilanı olarak değerlendirildi. Tasarının oylanmasından sonra öngörülen yaptırımlar onlarca kişi için uygulandı. Terör, sonra da küreselleştirildi “ Kamuoyunu şiddet yoluyla maniple etmek.” Tanımlar gelişen olaylarla ilgili birbirini izledi. Gelinen en son nokta şu; "Terör, belli bir iradeyi zorla kabul ettirmek için başvurulan her tür şiddettir." ... Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Düşmanla mücadelede- bu süreçte teröriste düşmandır-üç gücün tayin ediciliğine dikkat çekerken Bunların Milletin kendisi, Meclis, Silahlı Kuvvetler olduğuna vurgu yaparak, bu üç gücün iç ve dış olmak üzere iki cephede savaşacağının altını çiziyor. Önerilerinin ötesini Nutuk’tan öğreniyoruz; “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlûp olabilir; fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir. Bu gerçeği bizden daha çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlardır. Gerçekten “kaleyi içinden almak”, dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu amaçla şahıslarımıza kadar temasa gelebilen bozguncu mikropların, araçların varlığını iddia etmek doğrudur. Meclis’in düşünüş biçimi, çalışması, vaziyeti, düşmana ümit verici olmadıkça iç ve dış cephelerimizin yerinden oynamasına olanak yoktur....” ... ■ “Müslüman neden teröre yönelemez? Hiç tereddüt ve şüphe etmeden diyebiliriz ki, terör bir insanlık suçu, bir toplum belasıdır. Bu insanlık suçu sezildiği yerde söndürülmeli, görüldüğü yerde gömülmelidir. İslam böylesi evrensel bir suça asla müsamaha ile bakmaz, bir haklılık payı kabul etmez. Tam aksine açık seçik hükümler vaz ederek terörü toplum hayatından silip yok etmeyi hedefler. Madde bir: İslam’da her insan doğuştan masumdur. Dokunulmazlığa sahiptir!. Bu masumiyet ve dokunulmazlığı ömür boyu sürer. Kimse masum insanın canına, malına, namusuna, kast etme hakkına sahip olamaz! (Fitne (anarşi) uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin! ) Terör bu fitneyi uyandırmakta, kendine göre suçlar tespit edip yine kendine göre cezalar vermekte, kendini hem savcı, hem hakim, hem de infaz görevlisi görmektedir. İslam, böylesine hesapsız kitapsız anlayışa izin vermez. Müslüman bu tür cinayetlere fiilen ortak olmak şöyle dursun, fikren dahi taraftar olamaz, kalben bile meyilde bulunamaz. Madde iki: İslam’da tek insanın hayatı mühim değildir , denemez! Maide Sûresi’ndeki ayetin Uyarısı açıktır: Tek insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek kadar vebal ve günahtır. Bu itibarla, tek insanın hayatı da tüm insanların hayatı gibi kutsaldır. Tüm insanlık gibi korunmaya, saygı duyulmaya layıktır. Hiçbir bahane ile basite alınamaz, tek insandır denip de feda edilemez. Madde üç: Barış zamanında insan hayatına doğuştan böylesine dokunulmazlık getiren İslam, savaş zamanına da aynı koruyucu ölçüler koymuş, bunu fiilen uygulayarak insanlığa örnek olmuştur. Nitekim savaş için yola çıkmış askerlerine Allah Resulü’nün halifesi Hz. Ebu Bekir şu talimatı vermiştir; - Düşman topraklarında her şeyi yapma hakkına sahip olduğunuzu sanmayınız. Yaşlılarına, kadınlarına, çocuklarına, hasta ve din adamlarına dokunmayınız. - Hayvanlarını telef etmeyiniz, bağ, bahçe gibi yeşilliklerine zarar vermeyiniz. Sizin düşmanınız sadece cephede sizinle savaşanlar olduğunu unutmayınız!.” ... ■ Sıkıntıdan kurtuluşa giden gizli yol, o sıkıntının içindedir. ( Hz. Mevlana)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.