Konya
°C
Yeni Meram

'Kalpten Kalbe Bir Yol Vardır Görülmez'

'Kalpten Kalbe Bir Yol Vardır Görülmez'-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
27.02.2018 00:05
27.02.2018 16:08
0
6781
ABONE OL
İnsanlar kendini bilebilseydi Dünyada haksızlık, kavga olmazdı İnsan doğan yine insan ölseydi Belki de dünyada hayvan kalmazdı Tüm canların hak olduğun bilmese Hakk’ın aşkı yüreğine dolmasa O güzel Cemal’e aşık olmasa Neşet Ertaş o sazını çalmazdı, (Neşet Ertaş) *** Bozkır’ın tezenesi ünlü halk ozanı Neşet Ertaş’ın ölümü üzerinden 4 yıl geçti, sanki dün gibi. Gerçek sanatçılar ölümün üstesinde gelen, sonsuza değin yapıtlarıyla yaşamaya devam edenlerdir. Bunlardan biri kuşkusuz Neşet Ertaş’tır. O, Devlet sanatçısı unvanını “Halkın içinden çıkmış halkın sanatçısıyım “ diyerek kabul etmedi, tüm dünya’ya onurlu ders verdi, Neşet Ertaş olduğunu gösterdi. Halkın içinden çıkmış, hak ozanı sanatçıyı bile küstürdük. Küstü ve gitti. Almanya’da 30 yıl kaldı; sonra “ille de yurdum!”dedi, toprağına geldi, bir daha dönmemek üzere … Bizim gibi çok kimlikli coğrafyalarda tüm insanların ortak sesi olabilmek hayli zordur. Neşet Ertaş, türküleri, ve yaşadığı sade hayat ile bunu başarabilen ender sanatçılardandır. İşini severek yaptı sanatına önce kendisini İnandı, yüreğindeki insan sevgisi her şeyden üstün tuttu. Türkü okurken ciğerinden okudu mızrabını bağlamasına vururken yüreğini de bunun içine kattı. O, türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye yakıştıran adamdı; “Sazını çalarken kendinden geçen Gönülden gönüle kapılar açan Aşkın dolusunu nefessiz içen” bir abdal ruhuyla sanatı icra ederdi. … “Usta” sözcüğünü duruşu ve sanatıyla hak etmişti. Gönülden muhabbeti söyleyip, kalpleri ve kulakları muhabbet ile çınlatmak için bağlamasını eline alır, mızrabı gümbür gümbür ses verirdi. Çok zaman sazının kalın telleri yerine gönlünün ince telleriyle türkü okuduğunu görür, samimiyetini bozlak bozlak insanı dokumak için kullandığına tanıklık ederdiniz.. Neşet Ertaş, Bozkırın derin sesine ses katmış, Anadolu’nun yürekler burkan acılarından ezgiler çıkarmıştı. Kendi halindeydi ama bütün yüreklerde ortak duyulanları dillendirmişti. Medyatik değildi, kalabalıklardan ve şöhretten uzaktı. Parti, mezhep ve etnik kimlik çağrışımlarına yaklaşmazdı. Sazına sığınmış, sesine sığınmış ve kendisi olmuş, kendi üslubunu bulmuştu. Her haliyle sevgiyi saygıyı hak etmiş bir halk ozanıydı; kültür mirasımızdı. … Türkülerini dinlerken sevdayı, özlemi, gurbeti, anıları ve insanı bulmak mümkündü. Söylerken yüreğinize dokunduğunu, içinizi ısıttığını hissederdiniz. Kim olursanız olun, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ı ve Laz’ıyla, Alevi’si Sünni’siyle, genci yaşlısıyla, erkeği kadınıyla, inanan ve inanmayanıyla güzel yurdumuzun her köşesindeki herkes onu aynı heyecanla dinler, hissederdi. Okulda ve medresede yetişmemişti. Mızrabını, gönül tellerine vurur ve söylerdi; “Mecnun’um sahra içinde Yunus’um derya içinde Eyyub’um yara içinde” … Anadolu’nun bin yıllık müzik geleneğinden yetişmişti. Babası, bozlakların en usta sesi Muharrem Ertaş’tı, yetiştirenler arasında yalnızca babası değil, Hacı Taşan, Çekiç Ali Şemsi Yastıman vardı; Pir Sultan, Âşık Kerem, Dadaloğlu, Karacaoğlan Âşık Veysel de mana olarak kol kanat germişti. Bozkır’ın Tezenesiydi.(Ona bu betimlemeyi ilk kez Yaşar Kemal yaptı) Büyüdüğü ortam Anadolu’nun İslamlaşmasına rol oynayan Abdalan-ı Rum geleneğine uzanıyordu ve “Seher vakti çaldım yarin kapısın” dizesiyle güneşin doğduğu yurtlarda erenlerin kapısını çalıyor Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş’lardan ilhamlar yansıtıyordu, ılık mı ılık!. Hacı Bektaş, Tapduk, Yunus Emre, Mevlana’yı “Gel!” diye çağırırken kendisi de gidiyordu; “Dost elinden gel olmazsa varılmaz Rızasız goncanın gülü derilmez Kalpten kalbe bir yol vardır bilinmez Gönülden gönüle yol gizli gizli” … Sen ağladın canım ben ise yandım Dünyayı gönlümce olacak sandım Boş yere aldandım, boş yere kandım İrengi gözümde solan dünyada. Bilirim sevdiğim kusurun yoğdu Sana karşı benim hayalim çoğdu Felek bulut oldu üstüme yağdı Yaşları gözüme dolan dünyada Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada (Neşet Ertaş) … Osmanlı ve Atatürk döneminde sanatçılara kol- kanat gerildi. Hükümdarlar sanatçılara Sarayda üst düzey görevler verdi, rahat ve huzurlu üretimlerini sağlamak için gerekli her türlü olanakları sağladılar. Sanatçıları ve yapıtlarını koruyanlara Batı terminolojisinde “mesen” denilmektedir. Zenginler ve asiller sanatçıları korumuş ve sahip çıkmışlardır. Mozart ve Beethoven de soylu kesimin desteklerinden yararlandılar. Mesen sözcüğü Roma İmparatoru Augustus’un danışmanı ve kültür işleri yönetmeni Gaius Clinus Maecenas’ın adından gelmektedir ve çoğu dillere sanat ve bilimin koruyucusu olarak yerleşmiştir. Hükümdarlar, krallar, prensler toplumun elit tabakası sanat koruyuculuğu işlevini yüzyıllar boyu sürdürmüşlerdir. Avrupa’da sanat koruyuculuğu, çalışmaların ve geleneğin sonucu ortaya çıkmıştır. Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Avusturya’da devlet kuruluşları ve kişilerin kültür ve sanat alanlarındaki katkılarının tarihi de eskidir. Atatürk, Sanat ve sanatçıya değer verdi ve her fırsatta korudu, kolladı; “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş” yaklaşımıyla hareket etti, dedi ki, ”Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.” … Neşet Ertaş gibi sanatçılar binde bir gelir, yaşarken değerleri bilinmez, yaşama veda edince gözyaşları dökülür. Sanatçılar kıt kanaat geçinir, ailesinin nafakası için gece gündüz çalışmak zorundadır. Belki de Neşet Ertaş gibi sanatçıların yetişmesinde yaşam öyküleri esin kaynaklarını oluşturmuştur Saz çalıp, şiir söyleyen sanatçılarının mayası acı ve gözyaşıyla yoğrulmuştur. Şiir, öykü, şarkı, türkü ve romanımızda ayrılık, özlem, dert, hüzün ana ilham kaynaklarıdır. … Neşet Ertaş, 1938’de,Kırşehir/Ç.içekdağ’da doğdu, 25 Eylül 2012’deİzmir’de Prostat Kanseri hastalığından yaşama veda etti. Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, 8 yaşına kadar doğduğu köy Kırtıllar’da sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü'ne yerleşti; 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybetti. Babası Yozgat'ın Kırıksoku Köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat'ın Yerköy ilçesine yerleşti. İlkokul yıllarında keman, ve bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde saz çalıp türküler söylemeye başladı. Kırşehir'den sonra 2 yıl Kırıkkale'de bulundu 1957’de İstanbul'a geldi; 2 yıl kaldı, Ankara'ya yerleşti, sahne hayatına devam etti. Askerlik sonrası Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve evlendi. 1978’de felç geçirdi ve işsiz kaldı. Kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gitti, tedavi oldu; 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri döner. Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 2011’ de İTÜ Devlet konservatuarınca fahri doktora ödülüne layık görüldü. Dünyada robot heykeli yapılan ilk saz sanatçısı. Mezar taşı yazısı; ''Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp , hakk'a bağlı. İncitme canı, incitme.'' … Neşet Ertaş dört yıl önce aramızdan çekilip gitti. Toplumumuz sevgi ve barış yüklü dil ve dizelerine her zamankinden bugün daha çok gereksinim duymaktadır. Gelişen olaylar ve değişen görüşlere koşut Anadolu felsefesinin ruhu özveri kültürüne daha muhtaçtır. Karşılıklı gülümseyelim dost ve tanış olalım. Terör belalarının üstesinden gelmenin manevi yolu da bu felsefe ve görüş içinde gizli olduğuna inanıyorum. İnsanları sevmenin ve birleştiricilik ruhunun egemen olması anlayışına sahip çıkmakla engelleri aşacağımız kanısındayız; “Dost elinden gel olmazsa varılmaz Rızasız bahçenin gülü derilmez. Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez.” … Neşet Ertaş, Abdallık geleneğinin son halkasıdır. Çeşitli gruplara ayrılan gelenekte Kırşehirli abdallar Neşet Ertaş'ı "Toplumun örnek alınmaya lâyık en gözde kişisi" olarak kabul ederler ve abdal geleneğinin en büyük temsilcisi sayarlar. Allah rahmet eylesin!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.