Kaliteli hayat..

Son 50 yılı göz önüne alacak olursak hayatımızın pek çok alanında artık teknolojik ürünlerin varlığı oldukça baskın olduğunu söyleyebiliriz. Akıllı evlerimizde artık bol kanallı, görüntü kalitesi çok yüksek, incecik, hatta sinemadaymışız gibi hissetmemizi sağlayan ses ve görüntü sistemleri ile donatılmış televizyonlarımız, çatıya çıkıp da görüntü düzeldi mi boğuşmamızı gerektirmeyen çanak antenlerimiz veya bunlara da ihtiyaç duymamızı gerektirmeyen internet üzerinden de televizyon izleyebilmemizi sağlayan uydu cihazlarımız ve hepsi ile ayrı ayrı uğraşmayalım diye akıllı kumandalarımız var.  Tabi bu rahatlığı tamamlamak için ergonomik olarak dizayn edilmiş istediğimiz takdirde bize masaj da yapan koltuk takımlarımız, ayaklarımızı her daim sıcak tutan ama kir tutmayan nanoteknoloji ile üretilmiş halılarımız da var. Hatta ayağa kalkmadan kumanda ile kontrol edebileceğimiz perdelerimiz ve yine gerektiğinde yine kumanda ile ışık şiddetini ayarlayabileceğimiz avizelerimiz de var. Buraya kadar sadece oturma odamızda teknolojinin nimetlerine kısaca değindik. Elbette diğer odalara gittiğimiz de ayrı teknolojik ürünlerde bize kolaylık sağlamak için bekliyor. Birkaç örnek verecek olursak oturma odasından çıktığımızda bizi hisseden ve kendiliğinden yolumuzu aydınlatan sensörlü lambalarla ulaştığımız mutfağımız da tam bir teknoloji laboratuarı gibi. İçerisindeki hava sirkülâsyonunu gıdaların daha uzun ömürlü kalabilmesini sağlayan akıllı buzdolabımız, yemeklerimizi ayrı bölmelerde hazır ettikten sonra uzaktan bile çalışıp her yemek için ayrı bir ısı derecesi ayarlayabilen akıllı fırınlarımız da var. Buna ilaveten elimizi sıcak sudan soğuk suya sokmayan, bulaşıklarımızın kirliliğini tespit edip ona göre program seçen akıllı bulaşık makinelerimiz benzer beceriye sahip akıllı çamaşır makinelerimiz, akıllı mutfak robotlarımız gibi daha nice akıllara durgunluk verecek teknolojik cihaz da var. Elbette teknoloji evin içerisinde her yerde bize akıllı ürünlerle kolaylık sağlamaya devam ediyor. Yine akıllı telefonlarımız ile dünyanın bir ucundaki kişilerle olduğu kadar karşı komşumuzla bile yerimizden kıpırdamadan iletişimden kopmamamız mümkün. Akıllı masaüstü bilgisayarlarımız, dizüstü bilgisayarlarımız, tabletlerimiz, oyun konsollarımız, resim çerçevelerimiz vb. birçok ürün bizi her daim hizmete hazır bekliyor. Şimdi asıl konuya gelelim artık. Bütün bunlar bizlere kaliteli bir hayat sürdürebilmek için gerekli olduğu konusunda bir de onca akıllı cihaza rağmen aklımızı kullanarak ulaştığımız yargımız var. Sahi bu arada “kalite” dediğimiz şey nedir ki? İşin açıkçası bu kalite denen şey aslında bizim ihtiyaçlarımızı minimum düzeyde karşılayacak niteliklere sahip olmak. Peki, tanımı ihtiyaçların minimum düzeyde karşılanması olan “kalite” neden bu kadar çok alanı kapsıyor ve karşılığında bizden ne talep ediyor? Şu an, yaşadığımız hayat içerisinde “kaliteli hayat” için gerekli görüldüğü öne sürülen oysa ki insanoğlunun kendi ürettiği yeni zorluklar için onlara çözüm olarak sunduğu bir tüketim çılgınlığının baş döndüren ve asla yetinmeyen sınırsız ihtiyaçlar dizisi içerisinde boğuşup duruyoruz. Kaliteli hayat, bize daha çok rahatlık, konfor ve zaman vaadinde bulunurken bizden de bir şeyler bekliyor. Elbette bütün bunlara ulaşmanın bir bedeli olmalı. Örneğin; bütün bu akıllı teknolojik ürünlere sahip olabilmek için aklımızı yitirecek derecede yoğun bir çalışma temposu, senelerce taksitlerini ödemeye çalışacağımız bir para birikimi, sevdiklerimize ayıracağımız daha az vakit, ömrümüzün nerdeyse tamamında bu kaliteli hayatı devam ettirmeye adamak, hayatımızı stres ve depresyonla geçirmek gibi basit hesaplar. İşte sevgili dostlar “kaliteli hayat” uğruna harcayacaklarımız, feda edeceklerimiz, vazgeçeceklerimiz onların bize sunacaklarından çok daha fazlasını talep ediyor. Bu yüzden bırakalım kullandığımız cihazlar akılsız olsun ama biz akıllı olalım. İhtiyaçlarımızı minimize etmek bize asıl huzur ve rahatı  sunacaktır. Hayatın kalitesi ona kattığımız anlam ve sevdiklerimize gösterdiğimiz sevgimiz olsun. Mutlu günler…