Konya
°C
Yeni Meram

KAÇAN BALIK BÜYÜK OLUR!

KAÇAN BALIK BÜYÜK OLUR!- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
30.11.2020 01:40
29.11.2020 14:50
0
6296
ABONE OL
Gazetecilik hayatımda birçok serviste görev almama rağmen ekonomi servisinde hiç bulunmayan birisi olarak son birkaç gündür gündemde olan tartışmalar üzerine borsaya merak sardım. Zaman zaman borsa ile ilgilenen arkadaşlarımla yaptığım hasbihaller neticesinde ve dahil olmam konusunda ısrarları olsa da anlamadığım bir konunun içinde olmaktansa geride durmayı kendime kar saydım. Ama benim gibi düşünmeyip olayın ileriki boyutlarında olan isimlerin son birkaç gündür ateşli ateşli yaptığı tartışmalara biraz kulak kabartınca Katar’ın Borsa İstanbul’un yüzde 10'luk payını satın aldığı ve  bunun ülke için felaket olduğu yorumlarına hayret ettim. Dahası geçtiğimiz hafta Türkiye'yi ziyaret eden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad el- Sani ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla iki ülke arasında imzalanan 10 anlaşmadan birinin Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk hissesinin Katar'a satışı olduğu gelişmesini haber yapmıştık ancak olayın bunca tartışmalara neden olmasına takılı kalmıştım. Konuyla alakalı bir dizi araştırma yapıp olayın özellikle muhalif kesimlerce neden bu kadar vahim anlatıldığını anlamaya çalıştım. Öncelikle yüzeysel ve kısa da olsa borsaların nasıl işleyip para kazandığına bakalım. Yaptığım araştırmalara göre, borsaların nasıl yönetildiği düşünülürse herhangi bir finansal kurumdan farklı olmadıkları görülebilir. Ancak bir borsanın performansı, o ülkenin ekonomisinin gücüne ve yabancı yatırımcının duyduğu ilgiye işaret ettiği için bulunduğu ülke açısından önem taşıyor. Borsalar, bir yatırım aracı olan tahvil, bono ve hisse senedi gibi menkul kıymetlerin alınıp satıldığı pazar yerleri olarak tanımlanabiliyor. Tarih içinde borsaların kurulmasına ihtiyaç duyulmasının önemli bir sebebi şirketlerin hisselerini satacakları bir pazara ihtiyaç duymaları ve bu pazarın bir otorite tarafından düzenlenmesi gerekliliği olmuş. Nitekim borsalar, işlem yapılan şirketlerden ve menkul kıymetleri alıp satan taraflardan aldıkları işlem ücretleriyle gelir elde ediyormuş. Borsanın içeriğini kısa ifade ettikten sonra şimdi gelelim Katar’ın Borsa İstanbul’daki hissesine. Katar ile anlaşma imzalanmadan önce Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) Borsa İstanbul'daki payı yüzde 90,6' olarak görülüyor. Katar devletinin yatırım fonu olan Katar Yatırım Otoritesi'nin (QIA) yüzde 10’luk hissesi neticesinde Türkiye Varlık Fonu'nun Borsa İstanbul'daki payı yüzde 80,6'a düşmüş oldu. Yani öyle dillendirildiği gibi Türkiye’nin tapusunu verme durumu falan söz konusu değil. Aksine önemli ekonomik çevrelerce bu anlaşma, Katar ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesi olarak değerlendiriliyor. Bunun ötesinde bugün Katar’ın bu anlaşmasını yargılayanlara 2015’i hatırlatmak ve sormak istiyorum. Bakınız “2015 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Borsa İstanbul arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalanmış, böylece Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payına EBRD sahip olmuştu. Ancak 2019 yılında Halkbank'ın eski yöneticisi Hakan Atilla'nın Borsa İstanbul Genel Müdürü olarak atanmasının ardından EBRD payını TVF'ye geri sattı.” Bugün Katar’ın yaptığını o yıl Avrupa yaptığında neden bu kadar yaygara çıkmadı, neden o zaman ülkenin tapusu muhabbeti yapılmadı ? Bunun cevabı, şu detaylarla daha net anlaşılacaktır: Katar, Yatırım Otoritesi aracılığıyla yurt dışında 400 milyar doları aşkın yatırım gerçekleştiriyor. En çok yatırım yapılan ülke ise Fransa. Yani bugün ülkemizin attığı her adım karşısında kudurmuşçasına ataklar yapan hatta İslam’a, peygamberimize dil uzatıp şerefsizleşen Fransa. Bunun yanı sıra şirket Almanya'da son 30 yılda Volkswagen, Deutsche Bank, Siemens, Hochtief ve SolarWorld gibi şirketlere 20 milyar Euro'dan fazla yatırım yapmış. QIA'nın yan kuruluşu Qatar Holding de Alman otomobil üreticisi Volkswagen AG'de yüzde 14.6'lık pay ile en büyük hissedarlar arasında bulunuyormuş. 2011'de Fransa takımı Paris Saint Germain'i satın alan QIA, İtalyan markası Valentino'yı da Mayhoola for Investments SPC adlı bir yatırım şirketi aracıyla yaklaşık 700 milyon Euro'ya satın almış. Yatırım konusunda daha çok Batı Avrupa'ya yönelen Katar'ın İngiltere'de de 40 milyar Sterlin'den fazla yatırımı olduğu hesaplanırken. Bunların arasında HSBC kulesi, Shard Gökdeleni, Olimpiyat Köyü, Harrods mağazası, Savoy Oteli, Heathrow Havaalanı Londra Borsası'nın olduğunu da unutmamak gerekiyor. Şunun altını özellikle çizmekte fayda var, QIA'nın halihazırda Londra Borsası'nda da yüzde 10.3'lük payı var. Yani Borsa İstanbul’un yüzde 10’nu alan Katar sadece Türkiye’de değil İngiltere' de de borsa ortağı hem de 10.3’lük oran ile. Eee durum böyle olunca tabi "kaçan balık büyük oluyor" Yani Katar'ın az önce bahsedilen ülkelerin dışında bir ülkeye yatırım yapması, bu ülkelerin işine gelmiyor. Haliyle de bu durumun olumsuz propagandası için potansiyel sesler harekete geçiriliyor ve "ülkenin tapusu" gündem oluyor. Umarım şimdi o yaygaraların nedeni daha iyi anlaşılmıştır. Hatta bakın olayın kısa özetini İngiliz Financial Times gazetesi şöyle haberleştirmiş. “Financial Times: Katar yine zor zamanda yetişti” İngiliz Financial Times gazetesi Katar'ın yine Türkiye ekonomisinin zor bir döneminde çeşitli anlaşmalarla yetiştiğini aktardı. Gazete yapılan bu anlaşmaların, miktarları düşük bile olsa Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde önemli olduğunu vurguladı.” Uzun lafın kısası vesselam. Kalın sağlıcakla…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.