Konya
°C
Yeni Meram

“İYİYİ ARA, GÜZELİ ARA, DOĞRUYU ARA; AMA KUSUR ARAMA!”

“İYİYİ ARA, GÜZELİ ARA, DOĞRUYU ARA; AMA KUSUR ARAMA!”-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
25.05.2018 00:21
24.05.2018 17:23
0
6438
ABONE OL
İyiyi, güzeli ve doğruyu aramanın erdemine erişmek insanı mutlu eder, gönülleri huzura kavuşturur. Ancak, biz bu erdeme ulaşmak için değil, yaklaşmamak için elimizden geleni yapmanın derdindeyiz. Sadece lafın gelişi olarak iyiden, güzelden, doğrudan yana dem vuruyoruz kendimizi bildik bileli. Bunun adına ister avunmak deyin, ister iyiden, güzelden ve doğrudan yana görünmenin, görüntü vermenin günümüze yansıması! Biz iyilikleri, güzellikleri ve hakikati aramak deyince, Kusur aramayı biliriz, Kulp takmayı biliriz, Çekiştirmeyi biliriz, Birinin aleyhinde laf söylemeyi biliriz, Dedikodu yapmada, Suizanda bulunmada kimse elimize su dökemez. İyiyi arayana dudak bükmeye, Güzeli arayana manalı bakmaya, Doğruyu arayana, alemin doğrusu sen misin demeye bayılırız. Bizim bu güzel kavramlarla nedir alıp veremediğimiz? Yalancıya, Küfürbaza, Atıp savurana, Laf taşıyana, Yağcılık ve yalakalık yapana, Kraldan fazla kralcı geçinene, İnsanlara tepeden bakanlara, Caka satanlara, Nara atanlara, Edepsizlik yapanlara, Uluorta kaba-saba davranışlar gösterenlere, Kem sözlülere, Olan hoşgörümüzü bilen, anlayan, açıklayabilen var mı? Herkeste kusur arama merakımızın önüne neden geçemediğimizi, anlatacak birileri neden yok? Kime iyi desek, iyidir desek, mütevazi desek… Neresi iyi? Kime ne iyilik yapmış? Kim onu bir iyilik yaparken görmüş? Senin o iyi dediğin var ya…. Diye başlayan yakıştırmaları biliyorsunuz. İyi bir insanın değerini ne zaman anlayacağız? Hakkını ne zaman teslim etmeyi düşünüyoruz? Öldükten sonra mı? İşte bizim en büyük handikabımız bu! İnsanlarda kusur aramadığımız ne gün geçiyor, ne de an! Bizim aradığımız iyi insan, güzel insan, doğru insan yok mu bu dünyada? Varsa kim? İşin bu tarafına hiç aldırmadan, kimin adı geçse, kim hatıra gelse, en iyi düşünenimizin dahi, iyidir, hoştur lakin, amma, fakat, ancak diye başlayan bir dünya kusur yüklü cümlesi var! Neden var? Neden birisi hakkında iyi bir şeyler söyleyebilmek için, hep bu dünyadan ayrılmış insanların adını saymaya kalkıyoruz? Bu sayan, döken, anlatanlar; anlattıkları iyilik, güzellik ve doğruluğun neresindeler? Hz. Mevlana, “kusursuz dost arayan, dostsuz kalır” dememiş mi? Dostlarımızı kusurlarıyla birlikte sevmeyi, kabullenmeyi öğrenemediysek, bizlerin dostluğuna güven olabilir mi? Kusur arama üzerine her birimizin yüksek lisans yaptığı ayrı bir gerçek, içimizde master, doktora yapmışlar, akademik unvanlarla donanmış ve bezenmişler var! Kusursuzluk üzerine; Allame kesilenler, Dilbazlar, Şahbazlar, Dedikodu kumkumaları, Kendi çizdikleri kusursuzluk rotasına uymayan, herkes için söylemediklerini bırakmamayı kendilerine hayat biçimi olarak kabullenmişler. Yazıktır, günahtır, haksızlıktır diyene dahi düşman kesilen kusur arayıcılar, kendileri gibi düşünenleri baş tacı etmeye devam ediyorlar. Sözde iyiliği arıyorlar! Güzelliği kimselere konduramıyorlar! Doğruluk konusunda, en büyük hedefleri kimler mi? Doğruyu söyleyenler, Doğrucu Davut diye anılanlar, Doğruyu söylediği için dokuz köyden kovulmayı göze alanlar. Kusur arama inanın marazi bir hastalık. Bu hastalığı bile bile görmezden gelenlerin… Kusur arayanların anlattığı hikayeleri can kulağı ile dinleyenlerin…Bu kadar da olmaz, sevilen insanlara bunları yapmaya, demeye utanmıyor musun demeyenlerin! Hiç mi kusuru yok? Hz. Mevlana, yüzyıllar ötesinden “İyiyi ara, güzeli ara, doğruyu ara; ama kusur arama. . . !” diye ne güzel söylemiş. Rabbimiz, bu mübarek günlerde hepimizi iyiyi, güzeli, doğruyu görenlerden ve söyleyenlerden eylesin inşallah.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.