Konya
°C
Yeni Meram

ZEKATIN İKTİSADİ VE SOSYAL YÖNLERİ (2)

ZEKATIN İKTİSADİ VE SOSYAL YÖNLERİ (2)- Adem Esen- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
07.05.2021 01:09
06.05.2021 15:10
0
13084
ABONE OL
Günümüzde Musevi ve İseviler arasında zekat ve sadaka zorunlu mali görevler içinde yer almamakta, genel adalet içinde değerlendirilmektedir. İşte bunlar, böylece “vahşi kapitalizmin” esiri olmaktalar, oysa piyasa şartlarında rekabet ederek, üretim yaparak, bunları mübadele ederek kazanç sağlayıp arkasından da zekatlarını verselerdi kendileri ve insanlık için kurtuluş olurdu. Zira günümüzde az bir grup insan aşırı büyüklükte maddi imkanlara sahipken, dünya nüfusunun çok nemli biri kısmı ise insana yakışmayan şartlar altında yaşamaktadır. Birleşmiş Milletlerin ilan ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (Sustainable Develeopment Goals) içinde yoksulluğa son, açlığa son, sağlıklı ve kaliteli yaşam, eşitsizliklerin azaltılması gibi 17 amaç ilan edilmiş, bunlara ulaşmak için ortaklıklar kurulması yönündeki amaç içinde sadece kamu düzenlemeleri ve sivil toplum örgütleri gibi genel ortaklıklar yer almıştır. Yine, ILO Sosyal Koruma raporlarındaki tespitlere göre, iktisadi gelişme dönemlerinde devletlerin zayıf kesimlere yönelik transfer harcamaları artmakta, buna karşılık gerileme dönemlerinde de ilk payları kesilecek olan bu kesimler olmaktadır. Oysa zekat, devletin toplumun kırılgan kesimlerine yani fakirlere, yaşlılara, çocuklara ve kadınlara yönelik destekleri ve bu kapsamdaki transfer ödemelerinden önce hali vakti yerinde olan yani nisap miktarı zenginliğe ulaşan varlıklıların mallarının bir kısmını zekat ve sadaka olarak vermeleri halinde sosyal denge sağlanabilecek, böylece toplumlara huzur gelecektir. Fransız iktisatçı T. Piketty günümüzde sermaye üzerinden vergi alınmasından yanadır. Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital adlı kitabında,  sermayeden elde edilen kâr oranının uzun vadede ekonomik büyüme hızını aşması durumunda servet birikiminin yaşanacağı ve meydana gelen dengesizliğin toplumsal ve ekonomik eşitsizliklere yol açacağını savunur. O, küresel gelirin küçük bir öbeğin denetimine girmesini engellemek amacıyla artan oranlı bir gelir vergisi uygulamasının gerekli olduğunu öne sürer, yani ifade ettiği husus aslında, zekattır. İslam ülkelerinde düzenli istatistik kayıtları olmadığından toplumda, fertler veya sivil toplum kuruluşları aracılığı ile dönen transfer ödemelerini ölçmek zorlaşmaktadır. Bu konudaki çalışmalar da sınırlıdır. Mesela, bir hesaba göre Türkiye’de zekat potansiyeli 55 milyar Dolar, diğer bazı hesaplara göre 80 milyar TL’dir. Bir hesaba göre İslam ülkelerindeki zekat potansiyelinin 6-10 trilyon $ olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bunun ne kadarı gerçekten veriliyor? İslam dünyasındaki fakirlik ve bunun getirdiği sefalet, savaşlar zekat uygulamasının hakkıyla yerine getirilmediğini göstermektedir. Zekat vermeye (usul ve füru’) dışında yakın akraba ve çevreden başlanacağından zekat aynı zamanda aile, yakın çevre dayanışmasını sağlayan bir ibadettir. Toplumsal dayanışmayı sağlamak ve bu vesile ile toplumsal kesimler arasındaki husumetleri gidermeyi sağlar. Zekat, devlete verilen vergiye alternatif olarak düşünülemez. Çünkü günümüzde devletin tahsil ettiği vergi eski dönemlere göre, hele Peygamberimiz dönemine göre çok farklıdır. Peygamberimiz döneminde neredeyse tek vergi türü zekattır ve sarf yerleri de bellidir. Aslında zekatın bu niteliği günümüzde vergiler için belirtilen yasallık, ödeme gücünü gözetme, adalet, verimlilik gibi ilkelerde görmek mümkündür. Günümüzde devletin yaptığı işler, bunlara kamu hizmeti de diyebiliriz, çok çeşitlidir ve ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Zekat için ancak sosyal koruma vergisidir, denilebilir. COVID-19 salgını mevcut eşitsizlikleri derinleştirerek en yoksul ve en savunmasız toplulukları en çok etkilemektedir. Yine bu dönemde, bu salgın ekonomik eşitsizliklere ve savunmasız toplulukları krizin yükünü çekmeye bırakan kırılgan sosyal güvenlik ağları gündeme getirmiştir. Aynı zamanda sosyal, politik ve ekonomik eşitsizlikler salgının etkilerini artırmaktadır. İşsizlik küresel ölçekte önemi ölçüde artmakta ve toplumun çalışan kesiminin gelirleri de ciddi olarak azalmaktadır. Bu şartlar zekat konusunun toplumlar için ne derece hayati önem taşıdığını göstermektedir. İnsanlar böyle bir mali görevi yapmamakla aslında dünyalarını ve ahiretlerini karartmaktalar. Zekat verenler ise Allah’ın verdiği ihsandan dolayı nimetlere şükrederek ahiret kazancı, dünyada kardeşlerinin desteklerini kazanarak huzuru sağlamaktalar.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.