Konya
°C
Yeni Meram
26.03.2016 11:19

İşte YDS’de dikkat edilmesi gerekenler

İşte YDS’de dikkat edilmesi gerekenler. Binlerce kişinin katılacağı Yabancı Dil Sınavı yarın ÖSYM tarafından tüm Türkiye genelinde 27 Mart'ta (yarın) yapılacak. İşte YDS'de kullanılabilecek kritik kelimeler. YDS'de nasıl bir yol izlemeliyiz?

A+
A-
26.03.2016 11:19
0
4169
ABONE OL
Mustafa Özay, binlerce kişinin katılımıyla 27 Mart'ta uygulanacak olan Yabancı Dil Sınavı’nda dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. Özay ayrıca, sınava girecek olanlara süreyi dikkatli kullanmaları uyarısında bulundu. Yılda iki kez uygulanan ve 03-15 Şubat tarihleri arasında başvuruları yapılan Yabancı Dil Sınavı’nın (YDS) İlkbahar Dönemi, 27 Mart'ta tarihinde ÖSYM tarafından Türkiye genelinde gerçekleştirilecek. Binlerce kişinin ter dökeceği sınav, yarın saat 09.30’da başlayacak ve 150 dakika sürecek. Türkiye Çevirmenler Derneği çevirmenlerinden ve www.ingilizcebitmistir.com’un sahibi Mustafa Özay, YDS ile ilgili önemli bilgiler verdi. Son yıllarda uygulanan dil sınavlarındaki soruların oldukça zor olduğunu ve Türkiye’de bu sınava uygun dil eğitimi verilmediği belirten Mustafa Özay, “Maalesef bu sınav Türkiye'de verilmeyen İngilizcenin sınavıdır. Çünkü Türkiye’de bu sınava uygun bir eğitim yok. YDS’de her soru dikkatlice okunmalı, analiz edilmeli ve çözülmeli” diye konuştu. “DİL SORULARINDA TAKTİK OLMAZ” Dil sınavlarında taktikler geliştirmenin olumlu sonuçlar vermeyeceğini belirten Mustafa Özay, “Sınava girecek olanlar, bazı kısa yollarla veya pratik yöntemlerle soru çözmek gibi aldatmacalara itibar ediyor. Oysaki dil sorularında kesinlikle taktik olmaz. ‘Şunu görürsen bunu işaretle’ tarzındaki yaklaşımlar büyük bir saçmalıktır. Zaten insanlar, taktiklere kafa yorarken sınav süresini tüketiyorlar. Matematik ve Geometri gibi alanlarda taktik ve teknik gibi yöntemlerle soru çözülebilir ancak yöntemler bile bir alt yapı gerektirir. YDS’deki tek taktik, her soruya düşen saniyeye hesaplamaktır. Çözümü kısa süren sorulardan kalan saniyeleri de uzun süren sorulara aktarmak gerekir” dedi. “HER BRANŞTAN GÜNCEL METİNLER OKUNMALI” YDS’ye hazırlanan kişilerin her türlü branşla ilgili güncel metinler okumak zorunda olduğunu ifade eden Mustafa Özay, “Her branştan gelen sorular YDS’yi çok daha zorlu bir hale getiriyor. Bu nedenle YDS’ye hazırlananlar, her türlü branşla ilgili güncel metinler okumalıdır. Ancak bu şekilde karşılarına çıkan cümleleri daha kolay anlayabilirler” dedi. Mustafa Özay, YDS’ye hazırlanan adayların bilmesi ve sınavdan önce incelemesi gerekenler hakkında ise şu bilgileri sıraladı: "In the mean time: Bu arada Soon after: Hemen sonra The minute: -ir...mez...maz (the moment that) Sooner or later: Er ya da geç Lack: -e sahip olmamak, yoksunluk, eksiklik Sooner/would sooner..than: -dense..yi tercih More and more: Giderek daha çok Speaking generally: Genel olarak In the long run: Sonunda Straight away: Derhal, hemen More often than not: Çoğu kez Strange as it may seem: Tuhaf ama At last: Sonunda Strangely enough: Tuhaf ama Much as: Her ne kadar... -sede -sada Strictly speaking: Kesin olarak söylemek gerekirse In the light of: Işığında Subject to: Maruz kalmak Much less: Şöyle dursun Subsequent: İzleyen At long last: En sonunda Subsequent to: -ı takiben, -den sonra Much rather: -dense...iyi yeğlemek Successive: Birbiri ardına In the hope that: Ümidiyle Such...as: gibi, kadar Much the same: Hemen hemen aynısı Such as it is: Kusurlarına karşın Last but not least: Sonuncusu ama önemsizi olmamak Such/as such: Belirtildiği şekilde Much to one's noun..much to my surprise, she was ready. Such as to: -ecek şekilde In the hands of: ellerinde, denetiminde Such/(no)such thing as: diye bir şey (yok) Such that: Öyle ki Much too: Çok fazla Suppose: Diyelim ki Last of all: Son olarak Supposed to, be: -meli-malı Must: Zorunluluk, mantıksal çıkarsama, gereklilik, insani zorunluluk, serzeniş Supposedly: Olduğu varsayılan In the guise of: Kılığında Supposing that: Diyelim ki Must have: Geçmişe ilişkin tahmin, zorunluk Sure enough: Beklendiği gibi Late: Geç, son zamanlarda, merhum Surprisingly: Şaşırtıcı biçimde Namely: Yani, isim vermek gerekirse Take: Sürmek, gerektirmek In the form of: Şeklinde Thanks to: Yüzünden, nedeniyle, sayesinde Naturally: doğal olarak, kuşkusuz That: Şu, adı geçen, bu Of late: son günlerde That is: Yani Near: Yakın...at or to or within a short distance, no great distance from That is to say: Yani In the first place: İlkin Nearby: Yakın, close at hand, adjacent, neighboring, not far away Later on: Daha sonra That is why: İşte bu yüzden, bunun için Nearly: Hemen hemen The fact of the matter: İşin gerçeği In the face of: Yüzünden The few: Küçük bir gurup Necessarily: ille de, zorunlu olarak The first/last but one: Bir önceki Latter: Sözü edilen iki şeyden ikincisi The late: Merhum Needless to say: Söylemeye hiç gerek yok ki The long and the short of it: Kısaca In the event that: Eğer, şayet, şartıyla The minute: -ir..mez Needn't: Zorunda olmamak The number of: Sayı At least: En azından, hiç olmazsa The other way round: Tam tersine Needn't have: Geçmişte yapmak zorunda olmadığımız ama yaptığımız şeyler The others: Diğerleri In the event of: Takdirde The present: Günümüz, şu anda Neither..nor: Ne....ne de.. The same as: İle aynı Not in the least: Hiç Then: O zaman, ondan sonra, o halde, o zaman ki Never mind: Boşver, aldırma Then again: Diğer taraftan In the end: sonunda, zaman, süreç olarak (sübjektif at kullanımı değil) Then and there: Hemen ve orada Nevertheless: Fakat, ama, yine de Thence: Oradan, bu nedenle Least of all: En az Thenceforward: Ondan, o zamandan sonra Next but one: Önümüzdeki, bir sonraki There again: Ek bilgi verilirken kullanılır In the dead of the light: Gecenin koyusunda There and back: Gidiş dönüş mesafesi Next to: Bitişik, yakın Therefore: Bu yüzden, bu nedenle, dolayısıyla Less and less: Giderek daha az Therein: orada, o şekilde Next to impossible: Hemen hemen imkansız Thereof: Oradan, onunla ilgili In the course of: Zamanla, zaman içinde Thereupon: Bunun sonucu olarak, ondan hemen sonra, bunun üzerine Next to nothing: Çok az, hemen hemen hiç Therewith: Bununla birlikte, buna ek olarak No less than: -den az değil Think better of it: Yeniden düşünmek, fikrini değiştirmek Nil: Sıfır, hiç This and that: Şu ya da bu, ıvır zıvır şeyler In that case: Bu durumda This is why: Bu nedenle No doubt: Hiç kuşkusuz Thoroughly: Tamamen bütünüyle Lesser: Daha az önemli Though: -e rağmen No less a(person etc.) than: Hiç de daha az, önemsiz Thrice: Üç kez, üç kere, üç defa In that: Açısından Through: Bir uçtan öbür uca, baştan sona, içinden No longer: Artık Through and through: Her tarafı, her yönden Let alone: Şöyle dursun Throughout: Baştan başa, her tarafında, boyunca No matter: Nereye, kim, ne kadar, nasıl olursa olsun Thus: Bu nedenle, böylelikle, bu yüzden In terms of: Şekliyle, yoluyla Thus far: Şu ana kadar No more/less..than: -den daha fazla/az Till: -e kadar Liable: eğilimli, sorumlu olmak Yet again: Bir kez daha No other than: -den başka (değil) Year in year out: Yıllarca In support of: Destekleyerek Year by year: Yıldan yıla No soooner.....than: -ir..mez, henüz...dı ki Year after year: Yıllarca Likelihood: Olasılık Wrongly: Yanlışlıkla No use: Yararsız, faydasız Would sooner..than: -dense In succession: Birbiri ardına Would rather: -ı yeğlemek No way: Asla At worst: En kötüsü Likely to/be: Eğiliminde Worse stil: Daha da kötüsü No wonder: Şaşılacak bir şey yok Without so much as: -sızın In spite of the fact that: -e rağmen, karşın Without regard to: -i dikkate almaksızın Seldom: Nadiren, nadir olarak Without question: Hiç kuşkusuz Little by little: Yavaş yavaş, parça parça Without doubt: Hiç kuşkusuz Self: Kendisi Without: -siz, sız, meksizin, maksızın, meden, madan In spite of: -e rağmen, karşın Within: İçinde Shall: Öneri, gelecek zaman endikatörü, söz, buyruk, kesinlik With this in mind: Aklında olarak Little different: hemen hemen aynı With this: Bununla, bunu belirterek Shall have (perfect modal): Gelecekte belirli bir anda tamamlanacak olan eylemler With the exception of: Hariç, dışında In short: Kısaca, söylemek gerekirse With respect to: Hakkında To be at a loss: Şaşkın, ne yapacağını bilememek With regard to: İle ilgili olarak Shortly: Hemen With reference to: İle ilgili olarak In return: Karşılığında With an eye to something: Niyetiyle Shortly after: Kısa bir zaman sonra With a view to: Niyetiyle Made up of: -den oluşmak Why ever…why: Soru sözcüğünü vurgulama şekli Should: -meli, malı, ivedi, gerekli, devrik koşul cümlelerinde, resmi dilde, beklenti Whole-as a whole: Bütün, tam, tüm, bir bütün olarak In response to: Cevap olarak, karşılığında Whither: Nereye Should have: Gerçeğe aykırı geçmiş, çıkarsama, duygu Whilst: While ile aynı anlamda resmi kullanım Many a: Pek çok While-for a while: Kısa bir süre için Similar to: -e benzer Wherein: Orada In reason: Akla uygun Whereby: Yoluyla Since: -den beri Whereas: -iken, rağmen No matter: Kim, ne, ne kadar olursa olsun Where: Nerede, şimdi ki, orada So: Bu nedenle, bu kadar, öyle ki Whatsoever: Her ne In question: Söz konusu, tartışma konusu Whatever: Her ne anlama geliyorsa So-as long as: -ı sürece, müddetçe What's more: Dahası, üstelik May/might as well: Bari, en iyisi What of it: Neden önemli olsun ki So..as to: -ecek kadar What..like: Nasıl In quest of: Arayarak So as to: -mek için - sın diye May have to: Geleceğe yönelik olasılık So-called: denilen In proportion to: oranla So far: Şimdiye kadar,şu ana kadar May well be: Geleceğe yönelik olasılık So far as: Kadarıyla In principle: Temel olarak So far from: Şöyle dursun Meanwhile: Bu arada So long (ago) that: Öyle uzun zaman önce ki In place of: yerine So much so that: O kadar ki, öyle ki Mere: Sadece, tek, sırf So that: -ması için, amacıyla, -mısın diye In person: Bizzat, şahsen So to speak: Bir benzetme yapılırsa Might: May’den daha az olasılık Somewhat: Biraz, oldukça In part: Kısmen Somewhere: bir yer, bir yerde Might have: Geçmişe ilişkin olasılık".
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.