Konya
°C
Yeni Meram

İŞİN ERBABI İŞİNE SAYGI DUYANDIR!

İŞİN ERBABI İŞİNE SAYGI DUYANDIR!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
04.07.2018 00:08
03.07.2018 17:09
0
8297
ABONE OL
Atalarımız “ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmekte üste ver” demişler. Demişler de kime demişler diye ne bir soranımız, ne kulak asanımız, ne de bu işe akıl yoranımız var! İşin erbabı olmak, işin ehli olmak, işini severek yapmak, bu konuda tanınmak, bilinmek, kabul görmek gibi meziyetler neden hep göz ardı edilir bilen var mı? Sırf birisi iyi para kazanıyor diye, dükkanı arı kovanı gibi çalışıyor diye, adamın tam karşısına, yada hemen bir iki dükkan ilerisine, aynı işi yapan bir işyeri açarsanız ne olur? Üç gün sonra, işi olup, işini bilmeyenlere, sızlananlara, bana neden gelen giden olmuyor demelere başlarsınız. Birçok insan, inat uğruna, heves uğruna, kıskançlık uğruna, o işyeri açarda, ben açamaz mıyım iddiaları uğruna, parası ile perişan olur! Eline “tornavida” alanın elektrikçi, “mala” alanın sıvacı olmaya kalktığı bir dünyada, sanatkârı, sanat erbabını mumla ararsınız! İşe eli yatkın olanın, bir bakmada öğrenirim diyenin, bana bu işi kimse öğretmedi, kendi kendime öğrendim diyenin ustayım, sanatkarım dediği bir ortamda, bir çok sanatın ve esnaflığın neler çektiğini, zararının o konularda hizmet alan, hizmet alma aşamasında olanların gördüğünü kime anlatsak, kime izah etsek? Bize bu konuda hak verecek, haklısın diyecek kaç kişi çıkacak? Günümüz kolay yoldan, zahmetsizce, en fazla kâr getireninden iş hayali kuranların, elinde parası olup, bu yola girmeye kalkanların yaşadıkları hüsranlarla dolu. En iyi iş, bildiğin iştir diyenlere kimsenin aldırdığı yok! Sen bu işi yapamazsın, batarsın, kendine de yakınlarına da yazık edersin diyenler bu sözleri söyleyenlere az düşman kesilmediler! Şatafatlı ve gösterişli açılışlar yaparak, açılan birçok işletme altı ay gitmedi! Bir ayını doldurmadan kapanan yerler az mı? İş sahibi olamaz mıyım, bak göreceksiniz ondan daha iyi bu işi yapacağım, herkes anasının karnında mı öğreniyor bu işleri diye öne çıkanlar, söyledikleri sözlerin ağırlığını kaldıramadılar! Toplum olarak çektiğimiz ceremelerden ders almaya, ders çıkarmaya niyetimiz yok! Sanat erbabının bu işe çıraklıktan başladığını, uzun bir süre kalfalık yaptıktan sonra, ustalığa eriştiğini bilmezden geliyoruz. Üstelik Ahi Evrenin bu şehirde kurduğu ve geliştirdiği “Ahi” geleneğinin var olduğu, yaşadığı, o eli öpülesi meslek erbaplarının, güngörmüş ustaların ruhlarının bu şehrin bedesteninde, cadde ve sokaklarında dolaştığı bir şehirde yaşadığımızı hep unutuyoruz! Bildiğiniz gibi “Ahi” kardeş demek! Esnaflar, sanatkarlar, sanatçılar, ticaret üzerine çalışanlar birbirlerinin hasmı değil, ancak ve ancak kardeşidir diyememenin ıstırabını yaşıyoruz! Esnafın gülen bir yüzü yoksa, yüzü sirke satıyorsa, yani niye geldin, ne istiyorsun diyen gözlerle müşterilere bakıyorsa, müşteri sizin işyerinize neden gelsin? Yaptığı işi seven, müşterisine sevgisi ve saygısı olan, kapılarda karşılayıp, kapılara kadar uğurlayan, hiçbir şey almasa bile yüzünü ekşitmeyen, müşteri velinimetimdir demesini bilen bir esnaf kardeşimizin inanın müşterisi eksilmez! İşinin ehli olanı, işinin erbabı olanı size olan davranışından, yaptığı için özüne vakıf olmasından, konuşmasıyla güven vermesinden, samimiyetinden bilirsiniz. Kendini en tepede bir yere koyarak tepeden konuşan, Havalı konuşan, Buradan şu kadar önemli insan alışveriş yaptı, Keyfin bilir, ister al, ister alma, zaten benim sattığım ürünleri, herkes alamaz, benim müşterim bana özeldir, diyerek müşteri seçen… Müşteriler arasında sınıflandırmalara giren esnafların sattıkları ürün çok kaliteli de olsa, kullandıkları üslup nedeniyle, İşinin ehli, işinin erbabı esnaf sıralamasında toplum nazarında sınıfta kalırlar! İşinin ehli insanlarla, mesleğinin erbabı olan insanlarla sürekli yarış halinde olanlar onları hiçbir zaman sevemediler, sevmediler! Ancak, sever gibi görünmenin çok daha akıllıca olduğunu düşündüler ve sever gibi görünmenin yollarında, sever gibi görünerek ve onlar olmadan, onlarsız yürümeye devam etmekte hiçbir beis görmediler! Bu arada… İşinin ehli adamları sevmek adına ahkam kesen, Onları aradığımızı söylemekten geri durmayan sözlere, Anlatımlara ve bakış açılarına sahip olduğumuzu söylemekten gurur duyduğumuzu bilmeyen yok! Lakin, işin ehlini, işin erbabını semtimize sokmama konusunda da kimseler elimiz su dökemez! Üstelik, yanımızda bulunmasına dahi razı değiliz! Çünkü, doğru söylemlere tahammülümüz yok! Bu iş öyle değil, böyle yapılmalıydı diyen tavsiyelere, ikazlara karşı öfkeliyiz! Benim işimi bana öğretmeye kalkıyor şeklindeki savunmaların bizi kurtarmadığını bilsek de, yapmış olduğumuz yanlışların ortaya çıkmasını kabullenemiyoruz. İşin başına, işini bilen birini getirmek konusunda kafamız olabildiğince karışık! Doğru iş yapmaktan, düzgün çalışmaktan korkuyor muyuz? İşin erbabı olmadan, işi bilmeden kurduğumuz iş konusunda yaşadığımız bocalamalar, zorluklar, çıkmazlarda gözümüzü açmıyor. Bizi kıskançlık, hasetlik ve fesatlık konularında dolduruşlara getirenlerin, gururumuzu okşayan, egolarımızı şımartan sözleri birçoğumuza hata üzerine hata yaptırıyor. Anlamıyoruz, anlamak istemiyoruz, dahası anlamak işimize gelmiyor!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.