İnsanlığın Baş Belası Fitne!

Televizyon denen aygıtın ekranlarına baktığımızda, ülkemizde olduğu kadar dış dünyada istisnasız bütün devletlerin bir varolma mücadelesini sürdürdüklerini görüyoruz. Bu mücadele öylesi kıran, kırana bir mücadele olurken, insani değerlerden uzak kalınarak büyük günahlar işlenmektedir. Bu günahların adını koymamız gerekirse fitneden başka ad koyamayız. Fitne ki; Yüce Kitabımız KUR’AN’ın sureleri içinde 60’tan fazla ayette, fitnenin insanlık faktörünü nasıl yıpratıp yok ettiğini görmekteyiz. İslam’daki 4 Halifeden biri olan Hazreti Osman (R.A) Sevgili Peygamberimizden neşet eden Nübüvvet Mührünü kuyuya düşürüp kaybettiğinde, Fırsatı kollayan müşfiklerin, mührün elden gitmesini bilenlerin ne denli azgınlaşıp FİTNE VE FESATLIKLAR çıkardıkları İslam Tarihi sayfalarında yer almaktadır. Yüce İslam dini Sevgili Peygamberimizin gösterdiği yoldan bu FİTNE VE FESATLIKLARLA saptırıla saptırıla bu günkü İslam Alemi perişanlıkları yaratılarak ekonomik ve teknolojik güce İSLAM TESLİM OLMUŞ arzu edilmeyen perişanlıklar hayatımızın bir parçası olmaktadır. Şu FİTNE belasını ulusal ve siyasi hayatımızın akışından çıkarabilsek, mutlu ve müreffeh bir ülke ve insanları olma bahtiyarlığına ereceğiz. Televizyon ekranlarımızdan ve hayatımızın akışı içindeki yaşam tarzımızın her yönünde siyaseti gördükçe ne yazık ki midemiz bulanmakta, oy ve tercihlerimizi kerhen verme sorumluluğumuz, omuzlarımızdan inmemektedir. YÜCE YARATANIMIZ Türk İslam Cumhuriyeti gibi bir nimeti ecdadımızın eseri olarak bize verirken, koyduğu ilkelerin zerresinde FİTNE’ye yer verilmediği içindir ki, Dünya İslam Alemi içinde bir numara olma şerefini tüm olumsuzluklara rağmen kaybetmediğimiz gibi, başımız dik yüreğimiz pek ülkemizi çevreleyen tüm düşman ülkelere direnme gücümüz kanıtlanmaktadır. Ne olur, Cuma Hutbeleri sonunda okunan ADALET VE İHSAN bu ülke ve insanlarının hakkıdır bu vecibeye sadık kalalım. Ne olur koltuk ihtirası için değil, hak ve adalet kavramlarımız için görev sorumluluk üslendiğimizin bilincinde olalım. Ne olur; çıkarlarımız için değil de FİTNE’den arınmış duygu ve düşüncelerimiz ile, bulunduğumuz mevki ve sıfatlara en adil görev ifa etmenin faziletine erelim. Ne olur; Kızım Fatima’nın bile çalıp çırpmasına izin vermediğim gibi, onunda elinin kesilmesine emir veririm diyen Sevgili Peygamberimizin yolundan giderek, bu ülke ve insanına hizmet sunalım. Ne olur; görmeyen gözlerin, duymayan kulakların, acımayan yüreğin sahibi olmayalım Bu Aziz Mübarek RAMAZAN AYINDA İCRAATLARIMIZIN VE YAPTIKLARIMIZIN YAPACAKLARIMIZIN izahını yaparken FİTNE’ye asla yer vermeyelim. Bu ülke ve insanları FİTNE dışındaki güzelliklere, adil ve eşit hak ve adalete layık insanlardır. Sizlerde bu insanları bir parçası olurken, gelecek nesillere örnek olmak suretiyle FİTNE’ye hayatımızın hiçbir zerresinde yer vermeyelim. Bize bizden başka dost yoktur. Biz ancak 80 milyon birlik ve beraberlik yolunda muasır medeniyete yol alıp, inancımızın içine girmeyen FİTNEDEN ARINMIŞLIĞIN MUTLULUĞUNU YAŞAYALIM. Ramazanı şerifin ikinci yarısını yaşıyoruz. Duygu ve düşüncelerimizin ORUÇ gibi duru ve temiz olmasına özen gösterelim.