Konya
°C
Yeni Meram

İnsanlardaki hırs

İnsanlardaki hırs-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
25.07.2017 12:09
0
2196
ABONE OL
İnsanlardaki hırs duygusu denince, bu duyguya ben genellikle olumlu taraftan bakmışımdır. Bunu, insan hayatında bir itici güç, bir çalışkanlık enerjisi olarak görmüşümdür. Ne var ki, gerçek bu şekilde düşünmemize engel oluyor. Küçük çapta düşünürsek, komşumda var bende de olsun, mahallemde var bizde de olsun, ilçemde çok kişide var bende de olsun duygularını olumlu karşılıyorum. Yukarda ifade ettiğim gibi bunları itici güç olarak kabul ediyorum. Ta ki bu güçle amaca giderken, başkalarına, komşuya, hemşehriye zarar vermeyelim, hasetlik, kötü kalplilik yapmayalım. Bir yarış yapıyorsak, bunun kurallarına uyalım. Bir canlı örnek olarak, trafikteki sürücülerimiz aklıma geliyor. Şöyle iddialı bir söz söylüyorum. “Hemen hemen hiçbir Türk sürücü, bir trafik konvoyunda, düzenli bir hızla yoluna devam etmiyor.” Peki ne yapıyor? Mutlaka önündeki aracı geçmek için çabalıyor, geçiyor. Geçiyor ama, önünde başkaları var, onları da geçmeye çabalıyor, çabalıyor da çabalıyor. Denebilir ki, sürücünün yolculuğu, hep bir gerilim içinde geçiyor. Gideceği yere vardığında 2 misli yorgun düşüyor. Ben kendim yıllardan beri, gücü ve hızı büyük, Mercedes araba kullanıyorum. İtiraf edeyim ki, arabayı makul bir hızla sürmeme rağmen herkes beni solluyor. Sol kulağım, adeta sollayanların gürültüsünden rahatsız. Şimdi buradaki örneği, olumlu bir açıdan bakarak, hep önündekini geçmeye çalışarak araba sürenleri, çalışkan, gayretli insanlar olarak değerlendirebilir miyiz? Yoksa onlara, alışılan deyimle, trafik magandaları mı deriz? Çalışkanlık, itici güç vs vs diyoruz ama, bu duygular insanları bazen de, tatminsizliğe, mutsuzluğa sevkedebilir. Az zahmetle, büyük varlıklara sahip olmak gibi sağlıksız düşünceler sıkıntı yaratır. Meşhur Rus Yazar ve Düşünür Lev Tolstoy’a, (1828-1910) nasıl mutlu oluyorsunuz? diye sormuşlar. Tolstoy söyle cevap vermiş: “Hayatta sahip olduğum şeylere seviniyorum, sahip olamadığım şeylere de hiç üzülmüyorum.” Fevkelade güzel bir yaklaşım. Varlıklı olmakla, fakir olmakla ilgili başka bir hikaye de şöyle: Bir zamanlar bir derviş bir kervanla yolculuk yapıyormuş. Tabii yaya olarak. Bir boğazda, eşkiyalar kervanın yolunu kesmiş ve herkesi soyup soğana çevirmişler. Soygun sırasında, sıra dervişe gelmiş, eşkıya reisi, dervişte alınacak bir şey bulamayınca, defol git be adam diyerek onu kovmuş. O da bir ağacın altına gidip oturmuş ve çubuğunu tüttürmeye başlamış. Onun bu halini gören, soyulmuş kervan arkadaşları, “yahu sen ne merhametsiz adamsın, herkes kan ağlıyor, sen burada keyif çatıyorsun” deyince derviş, “bırakın beni be kardeşim, ömrüm boyunca çektiğim fakirliğimin, bir defacık keyfini çıkarayım.” demiş. Varlığa, paraya ulaşmak için, hırs sahibi bazı insanlar da her türlü doğru-yanlış yolu deneyerek eğilip bükülüyorlar. Büyük Şair Yazar ve Öğretmen Arif Nihat Asya’ya (1904-1975) bir sohbet sırasında, “eğilir, bükülür, katlanır, istenen şekle kolayca sokulur bir cam yapmışlar üstad, duydunuz mu?” diye sorulunca, Arif Nihat Asya şu cevabı vermiş: “Desenize, camı da kendimize benzettik.” Değerli okuyucularım, daha iyiye, daha güzele varmak için çalışkan ve hırslı olalım, ama asla başkasına zarar vermeden. Hep söylediğim bir söz var. “Bırak komşun iyi durumda, hatta senden daha iyi durumda olsun, buna sevin, en azından gelip senden borç para istemez.” Saygılarımla.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.