Konya
°C
Yeni Meram

İLYAS’IN KAVAKLARI…

İLYAS’IN KAVAKLARI…- Kerim ÇINAR- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
22.09.2020 01:46
22.09.2020 09:11
0
8554
ABONE OL
Kentin çeperlerinde, köyüne kolay gidebilmek için yola yakın olması gerektiğine inanan, kente göç etmiş civar köylülerin yoğun yaşadığı yerler vardır. Arsasında; planlı, ruhsatlı kırsal alandaki alışkanlığıyla oluşturulan bahçeli, avlulu, hayatı olan evlerde yaşayan yeni kentli, köy kökenli hemşeriler, birlikte mahalle kurdular. Böylece, kent ve köyün sentezlendiği bir yaşam alanı oluştu. Geleneksel mahallede, avlu ve ahırı olan evlerde, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yaygındır. Yumurta için tavuğu olan, süt için ineği olan mahalleli, ineklerini sabah saatlerinde dışarıya otlatmak amacı ile çıkarırdı. İlyas’ın kavakları, Konya’nın doğusunda, kentin kıyısında, Aslım bataklığına sınır bir konumda yer alır. Kavaklar, selvi cinsi olduğu için şehrin her yerinden görünürdü. Konum tarif edilirken de bu kavaklar her yerden görünüp yer belirleyici olduğu için yöre insanları tarafından, mesafe, ölçü ve konum belirlemede kullanılırdı. Mahalle çobanı da inekleri otlatmak için İlyas’ın Kavaklarına kadar götürüp otlatır, akşama doğru geri getirir. Akşam gelen her hayvan kendi evini bilir, sürüden ayrılan evine girer. Eğer kapı açık değilse kapının önünde açılmasını bekler. Sığır sürüsü psikolojik olarak bu hareketi her gün tekrar eder. Bir çoban bütün sürüyü götürür, otlatır ve noksansız geri getirir. Sığır sürüsü geride yalnızca dışkılarını bırakır, onu da mahalle sakinleri, tezek yapmak için toplar. Hayvanların şartlanmış bir şekilde tekrarladıklarını bazı insanlar ise yapamıyor, yaşadıkları evlerini bulamıyor. Öyle ki kapısında sessizce beklemek yerine kapıyı yumrukluyor, hayvanlara nedensiz zarar veriyor ve sokağa çöp atarak yerlere tükürüyor. Kimde akıl, kimde saygı olduğu belirsiz... Şehrin yakın çevresindeki otlaklar, büyük ve küçükbaş hayvanların yaşam alanıydı. Bugün ise bu mahalleler ve otlaklar büyük apartmanlara ve kapalı sitelere dönüştü. Artık evde büyükbaş hayvan beslemek yasaktır. Yeşil alanlar, yalnızca refüjlerde kaldı. Acil toplanma alanları dahi yok. En büyük yeşil alan ve acil toplanma yerleri mezarlıklardır. Başka bir boşluk bulmak imkânsız, artık boş alan kalmadı. İlyas’ın kavakları da yok oldu, unutuldu. Bilenler bilir, bilmeyen yoktur. Sınır tanımaz kentin sınırlarını aşan kontrolsüz ve acımasız büyüyen binalar her yeri sardı. Bütün otlaklar kamusal alanlar rant sağlamak amacıyla imara açılarak dönüştürüldü. “Ya çobansız kentte başıboş gezen sığır sürüsüne ne demeli?” boynunda iple bağlı olduğu kazıkla sabitlenmiş alanda otlamakla geçer günü. Gezen hayvan mutluluğundan ve et lezzetinden uzakta… Anlamsız ve amaçsız, boş boş gezen, sürü psikolojisini sürdürenler, bölünmüş yoldan karşı yola geçiyor. Hak nedir? Kural nedir? Saygı nedir? Umursamadan şehri magandalar işgal ediyor. Ne şehirli ne de köylü, sözüm ona güçlü, her şeyi kendinden marifet sayanlar hüküm sürüyor. Kentin kültürü mü yoksa çeperin kültürü mü kenti yutuyor belirsiz. Prof. Dr. Sinan Canan’ın da dediği gibi; "İnsan, karnı doyunca arıza çıkaran tek canlıdır". Karnı doyan sığır, işkembesi dolunca ahırına kendisi giriyor ve o gün yediklerini geviş getirerek sindiriyor. Sahibine süt veriyor, fazla olanı ziyan etmiyor. Artık olan ekmek kırıntılarını dahi tüketiyor, fazlasını ertesi güne bırakıyor. Dışkısı dahi gübre ve tezek olarak çevresine, doğaya katkı sağlıyor. Ne şehirde ne de köyde; saf, yardımsever, tarlasının her bir karışını tertemiz tutmaya çalışan, bereketine inanan, minnetini belirten köylü var şimdilerde… Arafta bir yerde varlık savaşı veriliyor ve her geçen gün bu türün sayısı artarken doğrular kayboluyor. Tıpkı insanlıklarının kaybolduğu gibi… Umut dolu yarınlara…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.