Konya
°C
Yeni Meram

İlim adamlığı

İlim adamlığı-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
07.09.2017 10:54
0
7093
ABONE OL
İnsan inanamıyor, değerli okuyucularım. Neye? Diyeceksiniz. Anlatayım. Televizyon tartışma programında, bir yanda 2 ilim adamı oturuyor, biri doç. dr. siyaset bilimci, diğeri prof. dr. idari bilimler uzmanı. Bunların karşısında da, bir bayan siyasetçi oturuyor, eski bakan, şimdi ana muhalefetçi, onun yanında da eski hakim bir hukukçu oturuyor. O da muhalefeti savunuyor. Manzara şöyle, bir yanda ana muhalefeti anlatan, savunan, sorulara cevap veren 2 konuşmacı, tarafları, görevleri belli. Öte yanda da 2 ilim adamı. Güzel, ilginç ve öğretici bir tartışma, bir sohbet bekliyorsunuz. Ama nerede! Konuşmalar ve sohbet başlayınca, şaşırıp kalıyorsunuz. Sanki ilim adamlarının yan yana oturduğu kısım, iktidarın en militan 2 mensubunun oturduğu kısım. Bu ilim adamları diyorlar ki, “Ana muhalefet, söylem ve davranışlarıyla, Fetö terör örgütüne adeta yardım ediyor.” Karşı taraf ise, bunu kattiyyen reddediyor, “Fetö ile mücadelede, dikkatsizlik yüzünden masum insanlar hapse düşüyor. Bunları söylemek görevimiz. Fetö hain bir terör örgütüdür, bunu biliyor ve ona göre hareket ediyoruz.” Vs. konuştuktan sonra, eski hakim olan muhalif hukukçu özellikle soruyor. Şöyle soruyor: “Bir hakim olarak iddia ediyorum ki, 17-25 aralıktaki telefon konuşmaları gerçekti, montaj değildi, montaj olduğuna dair bir rapor getirilemedi. Getirildi mi? Hayır.” Bu nesnel (objektif) soruya her iki ilim adamı da cevap vermek yerine tevil (söz kaçamağı) yolunu seçtiler. Bu öylesine ilkel bir tarafgirlikti ki, bu insanlara ilim adamı demeye dilim varmıyor. Düşünüyorum, ülkenin imkanlarıyla bu seviyelere gelmiş, üniversitelerde ders veren bu insanlar, hangi şartlar altında bu hale gelmişler. Apaçık bir gerçek için, “evet öyle” dememek, diyememek nasıl bir baskı veya korku sonucudur? Bu korkaklar nasıl ilmi temsil ederler? Anlayamıyorum. Böyle diyorum ama, bu manzaralara ilk defa rastlamıyoruz ki. Geçenlerdeki bir yazımda, “ülkemizin içinde bulunduğu, adeta bir ateş çemberine dönmüş dış ilişkiler buhranında, üniversitelerimizden neden hiç ses çıkmaz?” diye feryat etmiştim. Bu durum aynen devam ediyor. Bunun anlamı da, ilim ışığının, doğruların sesinin yükselmesi gereken üniversitelerin derin bir baskı içinde, vahim bir sessizliğe devam edecekleridir. Hukukçularımızın da icraatları yanında, özel davranışları da, bizleri üzmektedir. Geçenlerde, hukukun en tepesindeki Sn. Danıştay Başkanı’nın, Sn. Cumhurbaşkanı önünde eğilmesi gibi. Bu saygı mıdır, özgüvensizlik midir? Cevap ne olursa olsun, manzara üzücüdür. Siyasal otorite karşısında, saygıdan öte bir korku ve güvensizlik içindeki, yukarda belirttiğim tipde, ilim adamlarından, hukukçulardan yazık ki, ülkemizde çok var. İlim konusunda, Yunus Emre (1240-1320), “ İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.” diyor. Adalet konusunda da, Pascal (1623-1662), “Adalet kuvvetli, kuvvetli de adaletli olmalıdır” diyor. Bizde ise, “adalet kuvvetli değil, kuvvetli de adaletli değil” Allah’tan hayırlısı. Saygılarımla.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.