Konya
°C
Yeni Meram
28.01.2015 10:36

“Hepimiz Emrinizdeyiz…”

A+
A-
28.01.2015 10:36
0
2323
ABONE OL
Tarih 22 Ocak 1922. Günlerden Cumartesi... “...Kazım Paşa’yı içinizde tanıyanlar ve tanımayanlar vardır. Karabekir Paşa,  gayet zeki, üstün ahlaklı, namuslu, fevkalade iyi huylu, namuskâr, tedbirli bir adamdır... Gittiğiniz her yerde aleyhte bulundunuz. Yazık değil mi? Tarihe geçecek O’nun yaptığı şeyler...” Rahmetli Uğur Mumcu’nun, “ Kazım Karabekir Anlatıyor” eserinden aldığımız  bu sözler,  Kazım Karabekir’i  “komünistlikle” suçlayan Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey’e, Karabekir’i savunan Mustafa Kemal tarafından söyleniyordu. İdealin, güvenin ve vefanın aynı kavşakta buluşturduğu bu iki mükemmel insanı, münafıklar ikinci bir kavşakta maalesef ayırdılar. Eğer Kazım Karabekir Paşa,  İstanbul Hükümeti’nin emirleri doğrultusunda hareket etmiş olsaydı, Milli Mücadele belki de daha başladığı noktada boğulur ve iş “Manda” zilletine katlanmaya kadar gidebilirdi. Bu nedenle, Kazım Karabekir’in Türk İstiklal Savaşı’nın başlangıç noktasında ve gelişim çizgisinde çok özel bir yeri vardır. Dahası, Mustafa Kemal’in, kendisini geri çağıran İstanbul Hükümeti’nin emrine uymayarak çok sevdiği askerlikten istifa etmesinde ve mücadeleyi milletin bir ferdi olarak sürdürmeye karar vermesinde, Kazım Karabekir’e olan güvenini göz ardı etmemek gerekir. “Batan gemiyi ilk önce fareler terk eder” miş... Batan bir gemide bulunmadığımız  için, bu sözdeki gerçeklik payını kendi gözlemlerimize dayanarak açıklığa kavuşturmak durumunda değiliz... Ancak, bir ibret belgesi ve koşullara göre değişen insan profiline örnek olması bakımından bir olayı kısa bir paragraf olarak aşağıya aktarmayı uygun bulduk. Mustafa Kemal Paşa ile Samsun’a çıkan 3. Ordu Kurmay Başkanı Miralay Kazım Bey (Dirik), Erzurum’da üniformalarını çıkarıp atan Mustafa Kemal’e, “ Paşam, siz askerlikten istifade ettiniz. Benim bundan sonra bu vazifeme devam imkânım kalmadı. Müsaadenizle Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’dan askeri bir vazife isteyeceğim. Evrakı kime teslim etmemi emredersiniz...” Mustafa Kemal Üzgündür. Rauf Bey’e (Orbay) : “Rauf, devlet makam ve mesnedini gördün mü?” sözleriyle üzüntüsünü dile getirir. Kazım Dirik kapıdan çıkalı beş dakika olmadan Yaver Cevat Abbas telaşla içeri girer ve Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’in geldiğini haber verir. Tutuklanmayı bekleyen Mustafa Kemal’e saygıyla selam veren Kazım Karabekir : “ Kumandamda bulunan zabitan ve efradın hürmet ve tazimlerini arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi, bundan böyle de muhterem kumandanımsınız. Kolordu Komutanına mahsus araba ile mahiyetinize bir takım süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz...” der. Bu söz, hem Mustafa Kemal’in, hem de Türk Milleti’nin yazgısını değiştirmiştir. Kaderin, hiçbir hafif meşrebin kabullenmediği cilvesine bakın ki, tamamen kişisel çıkarını gözeten bir zihniyetle Mustafa Kemal’i yarı yolda bırakan Kazım Dirik, İzmir Valisi olarak Atatürk’e suikast olayını sadakat gösterisine malzeme yaparken, Kazım Karabekir, Ankara Emniyet Müdürlüğü nezarethanesinin soğuk taş zemininde zanlı olarak yatıyordu! Şablon bir ifadedir: “ İhtilal evlatlarını yer...” Sabahattin Selek’in tanımıyla tam bir Anadolu İhtilali olan Kurtuluş Savaşı; Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde, her şeyi kökünden değiştiren bir dönemin başlangıcı olmuştur. İhtilal gibi sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel yapısal değişimleri zorunlu kılan bir oluşumda, yola beraber çıkanların zamanla yollarının ayrılması doğaldır... Kaldı ki, muhafazakâr yönü ağır basan Kazım Karabekir’le, her türlü yeniliğe kapılarını açan ve yüzünü Batı’ya çeviren Atatürk arasında bazı sürtüşmelerin olması değil, olmaması zaten yadırganırdı... Ama bu, tam bir güvensizliğe dönüşmemeli ve mahkeme salonlarına kadar gitmemeliydi. Kurtuluş Savaşı’na kucaklaşarak başladılar, kırgın ayrıldılar. “Atatürk seni çağırsa gider misin?” sorusunu yönelten 5 yaşındaki kızına , “ Giderdim kızım, giderdim... O Mustafa Kemal’dir. Çağırınca gidilir...” diyen Kazım Karabekir’i, kimse siyasal eğilimlerine ve ideolojik saplantılarına malzeme yapıp, ondan kendine bir pay çıkarmasın… Atatürk bir umman,  O ise ummana akan büyük bir nehirdi… Ölümünün 67’nci yıl dönümünde minnettarlığımızı bir kez daha tekrarlıyor,  “ Ruhun şad olsun Büyük Paşam …”  diyoruz.  
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.