Konya
°C
Yeni Meram

“GÖNÜLDEN GÖNÜLE PENCERE VARDIR”

“GÖNÜLDEN GÖNÜLE PENCERE VARDIR” - EROL SUNAT- YENİ MERAM GAZETESİ

A+
A-
22.02.2019 08:20
21.02.2019 17:31
0
9042
ABONE OL
Her birimizin, görünmeyen, bilinmeyen dost ve arkadaşlarımıza, sırdaş edindiklerimize açtığımız gönül pencerelerimiz vardır. Gönül penceresinin açılması sevgi ve samimiyetle orantılıdır. Herkese, her isteyene açılmaz. O pencereyi ardına kadar açtığınıza da, siz bu dünyadan ayrılana kadar kapanmaz. Gönül penceresi bir dosta, Bir arkadaşa açıldığı andan itibaren, Bilin ki, dostunuz ve arkadaşınızın da gönül penceresi size açılacaktır. Gönül penceresinin açılabilmesi için, gönülden sevmek gerekir. Gönül pencereleri açık olan insanların aralarında mesafenin, uzaklığın, kilometrelerin, uzak şehirlerin bir hükmü yoktur. Maddi ayrılıkların adı her ne olursa olsun, gönül pencereleri açık olanları birbirinden ayıramaz. Bizde, “gözden ırak olan, gönülden de ırak olur” diye, manasız, anlamsız ve bize ait olmayan bir söz vardır. Gözden ırak olan, neden gönülden ırak olsun ki… Gönül, gönlünden uzak tutacağına o pencereyi hiçbir zaman açmaz, istese de açamaz. Pencere’nin açılmasının şartları ezelden konulmuştur. Gönül penceresi bir kez açılmışsa, Dost dediğiniz o insan, O gönüle halk tabiriyle pazara kadar değil, Mezara kadar şeklinde, yerleşmişse, Ulaşırsınızda, konuşursunuzda, buluşursunuzda. Gönül bağı denen görünmez bağ, gönül pencereleri arasında ki irtibatı sağlar. Bu bağlar sıkı bağlarsa, sıkı kurulmuşsa mesafenin önemi diye bir şeyin adı bile edilmez. Eskiler “kalp kalbe karşı” tabirini çok kullanırlardı. Bu nedir bilir misiniz? Çok sevdiğiniz bir arkadaşınızı aramak istersiniz. Bir dakika geçmez telefonunuz çalar. Bakarsınız ki, o az önce aklınızdan geçirdiğiniz dostunuz arkadaşınız. Az önce seni aklımdan geçirmiştim demekten de kendinizi alamazsınız. Diyelim ki, aynı şehirdesiniz, biriniz şehrin bir ucunda, diğeriniz bir başka ucunda. Aylardan beri de görüşmemişsiniz… Ya siz, yada dostunuz, arkadaşınız sizi andı, aklına getirdi. Rastgele seçilmiş bir günde ve o günün yine rastgele bir saatinde, bir dükkanda, bir sokakta, bir caddede karşılaşırsınız. Bu ve benzer olaylar, hemen hepimizin başına gelen durumlardır. Bu karşılaşmalara tesadüf diyenler olur. Tevafuk diyenler olur Şaşıranlar, ne oluyor, nasıl oluyor diyenler olur. Gönül penceresi açılır ve gönül bağı denen bağ, davetiye misali çağrıda bulunur. İçinizden geçen duygunun yoğunluğu, Samimiyetiniz , Keşke yanımda olsaydı da bir görüşseydik, Danışsaydım, danışabilseydim dediğiniz anlar olmadı mı? Daha şaşırtıcı bir şey söyleyeyim. Şimdi burada olacaktı ki dediğiniz birisini, Birkaç dakika sonra, Kapı zilinin çalınmasıyla birlikte, Bir anda karşınızda görseniz, Ne yaparsınız? Böyle durumlarda… Az kalsın şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım diyenler olmuştur. Şaşkınlıktan kapıda donup kalanlar, konuşamayanlar olmuştur. Gönül penceresi açılmaya görsün. Gönül bağının davetiyesi bazen, Gelmeyecek olanı, Gelemeyecek olanı, Hiç aklımda yoktu seninle görüşmek diyeni, Adeta tutar kolundan getirir kapınızın önüne. Gönülden gönüle açılan pencereleri maddi olarak değerlendirenler için, öyle bir pencere aslında hiç açılmamıştır. Maddi menfaatlerin bitmesi durumunda, bitiveren dostlukların ve samimiyetlerin ne gönülle, ne de gönül penceresiyle alakası vardır. Onlar gönül pencerelerini sıkı sıkıya kapatan, kimselere açamayanlardır. Oysa gönül penceresi açılmak için, gönül bağlarıyla bağlanmak içindir. Hz. Mevlana diyor ki, “Gerçekten de gönülden gönüle pencere vardır. İki insan birbirine gönülden bağlanınca, artık onlar, birbirinden ayrı değillerdir. Bedenleri birbirinden uzak düşse de gönülleri beraberdir.”
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.